Bu soruları Bianet sordu, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Neylan Ziyalar, İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezinden avukat İnci İşbulur, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezinden avukat Aşkın Yaşar Topuzoğlu tartıştı.
Hepsi de, çocuklara yönelik cinsel istismarın Türkiyenin hemen her bölgesinde daima var olduğu, ancak, son zamanlarda artan toplumsal duyarlılığa bağlı olarak mağdurların durumlarını açıklama cesareti buldukları tespitinde buluşuyor.
Dr. Ziyalar, çocuk istismarıyla ilgili akademik çalışmaların ve sivil toplum kuruluşlarının ilgisini önemsiyor.
İşbulur, Yeni Türk Ceza Kanunun taslağını, çocukların cinsel istismarında rızanın söz konusu olabileceği gibi yanlış bir varsayımı yansıtıyor diye eleştiriyor.
Topuzoğlu ise, ailenin önemini hatırlatırken uyarıyor da: Ancak, unutulmaması gereken şey şu ki, ailelerin sorumluluğu, tecavüz sanıklarının suçunu hafifletmez
Ziyalar: Hassasiyet artınca mağdur açıklayabilir
* Yakın zamana kadar resmi makamlara konuyla ilgili başvuru yoktu, şimdilerde hızla artmaya başladı. Benzer olaylar her zaman vardı ama, açığa çıkmıyordu; toplum bu olaylara karşı yeterince hassas değildi.
* 1990lı yılların başından itibaren üniversite mensupları bu konuları akademik düzeyde çalışmaya başladı, sivil toplum örgütleri bu konuya eğildi, basının yardımıyla, bu konu hakkındaki genel toplum bilinci yükseltilmeye çalışıldı. Bunun sonucunda da, resmi makamlara başvurular arttı.
İşbulur: Cinsel istismarda çocuğun rızası aranmaz
* Birkaç olayda, ailenin çocuğunun erkeklerle birlikte olması karşılığında para aldığı yazıldı, ancak, böyle bir durum söz konusu olsaydı aile bu durumun açığa çıkmasını istemezdi. İki gerekçeyle: Birincisi, olayların açığa çıkmasıyla para kapıları kapanmış olacak. İkincisi: Cezai yaptırımlarla karşılaşacaklar. Para ve hapis cezaları almaları olası Bu da ailelerin aleyhine bir durum.
* Türkiyenin imza attığı Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin koşullarını yerine getirebilmesi için, Tasarının çocukların cinsel istismarı suçunu ayrı bir cinsel suç olarak açıkça adlandırıp tanımlaması ve tek maddede düzenlemesi gerekir.
* Çocuklar oniki yaşını bitirmemiş olanlar, onsekiz yaşını bitirmemiş olanlar gibi kategorilere ayrılıyor. Oysa, uluslar arası sözleşmelere göre, 18 yaşını doldurmayan birey çocuk olarak kabul ediliyor. Henüz psikolojik, cinsel ve zihinsel gelişimini tamamlamamış çocukların uğradığı cinsel saldırılarda rıza söz konusu olamaz.
* Çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarda fail ve mağdur arasındaki güç ve bağımlılık ilişkisi, çocukların cinsel istismarını, cinsel bütünlüğe karşı suçlar kısmında ayrı bir madde başlığı altında düzenlemeyi gerektiriyor.
Topuzoğlu: Aile açısından yaptırımı var
* Psikoseksüel gelişimini tamamlanmamış küçüklerin cinsel obje olarak kullanılması, cinsel istismar tanımı. Buna sebebiyet veren, çocuğun yakınları ise, ceza kanununda ayrıca ağırlaştırıcı neden sayılır.
* Medeni Kanun yönünden de, eğer bir çocuğun fiziksel, zihinsel, ahlaki gelişimi tehlikedeyse, bu çocuk korunmaya muhtaç bir çocuktur. Hakkında koruma tedbirlerine hükmedilmesi gerekir. Anne, baba için de ya verilen yetinin kaldırılması ya da koruma tedbirlerinden birine hükmedilmesi gerekir ki, çocuk istismardan kurtulabilsin.
* Basında yer alan haberlerin bazılarında, sanıkların aileleri suçladığını görüyoruz Bu temelde yargıyı ilgilendirir Ancak ailelerin olayda sorumluluğu olsa bile, bunun tecavüz sanıklarının suçunu ortadan kaldırdığı düşünülemez (BB)