Travma Çalışmaları Derneği'nin (TÇD) düzenlediği Toplumsal Travma Söyleşileri'nin 16'ncısı "Çocuk ve Travma" başlığında dün akşam (13 Nisan Pazartesi) Cezayir Toplantı Salonu'nda gerçekleşti.
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolga Dağlı ve gazeteci/yazar Büşra Sanay'ın konuşmacı olarak yer aldıkları söyleşide, çocuğa yönelik istismar özelinde çocuk ve travma konusu ele alındı.
Çocuk Koruma Merkezlerini Destekleme Derneği Başkanı da olan Prof. Dağlı, vaka sayılarının gerçeği yansıtmadığını çünkü toplumda saklandığına değindi.
"Vakalar saklanıyor"
"Bana soruyorlar hep, 'hocam ne oldu bizim topluma, neden bu istismar vaka sayısı artıyor sürekli?' diye. Gazeteciler de hep soruyor 'bize bir sayı verin.' diye.
"Bu sayıların hiçbir anlamı yok. Biz bir çocuğa bile ulaşsak bizim için önemli bir kazanım. Her bireyin, her çocuğun sağlığı bizim için önemli.
"Ama şunu biliyoruz ki vakaların saklandığı kesin."
Sanay ise rakamların gerçeği yansıtmadığını sadece bir fikir vermesi açısından önemli olduğunu belirtti.
"Sosyal medya olduğu için mi biz bunu daha fazla görüyoruz, yoksa bu tür istismar olayları medyatikleştikçe bizim algımız mı bunu seçiyor...
"Vakalar çoğalmış olabilir çünkü özellikle 2012 yılından bu yana Türkiye'ye ciddi anlamda mülteci geldi. Çocukların kaçırılması ve 'seks turizmi' diye bir şey oluştu.
"Okullarda çocukların öğretmenlerine anlatabilmesi için aralarındaki güven ilişkisinin ciddi olarak sağlanmış olması lazım. Belki başta birkaç kelimeyle çocuk bunun izlerini verebilir, sonrasında öğretmenin deşerek yol alması önemli. Tabi çocuğu incitmeden yaklaşması gerekir.
"Aile içinde yaşananları hangimiz görüyoruz?"
"Kardeşini Doğurmak: Türkiye'de Ensest Gerçeği" kitabının yazarı Sanay ensestin de görülmediğini belirtti.
"Medyatikleşmiş istismar olaylarını ve sonrasında cinayete giden bir süreçse çok fazla görüyoruz. Fakat aile içinde yaşananları hangimiz görüyoruz."
Cezalar hakkında da konuşan Prof. Dağlı, ceza artırımlarının işe yaramadığını, Türkiye'de nitelikli cinsel istismara verilen cezanın zaten üst seviyede olduğunu aktardı.
"Delil bulamayınca alt sınırdan ceza veriliyor"
"Burada asıl sıkıntı delil bulamamakla ilgili. Bir istismar vakası çok netse, adam yakalandıysa, o zaman bir infial oluyor, toplum basıncı artıyor.
"Ancak delil bulunamayan vakalar var. Bu nedenle ceza ile ilgili, daha da kötüsü oluyor ve delil bulamıyorum diyor. Bu nedenle alt cezayı verelim deniyor. Hiçbirimiz çocuğun istismarı anlamında düzgün bir eğitim almıyoruz. Yeni yeni öğreniyoruz. Yeterli delili oluşturacak gelişmiş profesyoneller olması lazım."
"Hakim ve mahkemelerin de bu konularda deneyimli olmaları çok önemli. Eğitim almaları gerekiyor. 400-500 civarında hakime eğitim vermiştik bu konuyla ilgili. Psikodrama ve rol yapma teknikleriyle ilerleyen eğitimlerdi bunlar.
"'Hocam biz neler yapmışız! Babacan tavır sergileyeceğim diye ne hatalar yapmışım' diyenler oldu.
"Ekip çalışması önemli"
Prof. Dağlı, çocuk istismarı konusunda sosyal hizmetler, sağlık sistemi ve hukuk sisteminin birlikte uyum içinde çalışması gerektiğini aktardı.
"Bu üçünün birlikte çalışmayı bilmeleri, öğrenmeleri lazım. Ekip çalışması çok önemli. Bu sayede, sistematik çalışma yöntemleriyle birlikte olaya çok yönlü yaklaşabiliyorsunuz. Çocuğun bir davranışı, bir hareketi gözden kaçarsa, pek çok unsur kaybolur."
Vaka ile ilgili çevresel araştırmanın da çok önemli olduğuna değinen Dağlı, mutlaka sosyal hizmet uzmanının sosyal inceleme raporu oluşturması gerektiğini aktardı. (AÖ)