Fotoğraf: AA
İktisatçı Doç. Dr. Taner Akpınar, "Çocuk işçiliği ile mücadele yok, düzenleme var" dedi. Dün akşam (11 Haziran) İnsan Hakları Derneği Çocuk Hakları Komisyonu'nun düzenlediği 12 Haziran Çocuk İşçiliği ile Mücadele özelinde ''Çocuk İşçiliği Gerçekleri'' başlıklı yayına katılan Akpınar, en temel sorunun çocuk işçiliğinin ele alınırken kuramsal bir bakış açısının olmadığını aktardı.
"Türkiye'de yapılan çalışmalara, uygulamalara bakarsak bir kuram yok. Türkiye'de ya bir kültürel sorun ya yoksulluk hikayeleri üzerinden ajitasyon yapılıyor ya da devlet suçlanıyor. Böyle yapılarak sorunun gerçek boyutları ortaya çıkmıyor. Mesela gezici ve geçici tarım işçilerinin yaşadığı problemler ve yaşadığı çadırlar, koşullarına dair sürekli betimlenen şeyler okuyoruz. Bu betimelemeler önemli ama sorunun kaynağına inilmiyor."
Akpınar, çocuk işçi sayısının, paylaşılan rakamların önemli olduğunu ancak sayının fazlalığının konunun önemini değiştirmediğini belirterek şunları söyledi:
"Rakamların önemi şudur, çocuk işçi var mı, var. On çocuk da olsa bile önemlidir. Meseleyi istatistiki fetişizme götürmemek lazım. TÜİK anketine göre 700 küsur bin çocuk işçi var. Öyle olmadığını tabii ki biliyoruz. Mülteci çocuklar, çıraklar dahil edilmemiş mesela o ankete. Bir milyonun üstünde olduğunu biliyoruz ama bir önemi yok. Sayının yüksek olması bizim meseleye atfedeceğimiz önemi değiştirmez."
"Özel günler, kampanyaların dönüştürme gücü yok"
"Çocuk işçiliği önlenmek isteniyor mu, hayır" diyen Doç. Dr. Akpınar şöyle devam etti:
"Çocuk işçiliği pek çok ülkede var ama çocuk işçiliği mücadelesinde somut adımlar atılmış. Uluslararası düzeyde anlaşmalar, sözleşmeler var. 90'larda imzalanan Çocuk Hakları Sözleşmesi, ILO'nun 'En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Eylem Sözleşmesi' var. Bu sözleşmeler sadece rekabet eşitsizliği sorununa bir çözüm olarak ortaya atılmış. 12 Haziran Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü, çocuk işçiliğiyle mücadele yılı gibi şeyler var. Ortada birtakım özel günler, kampanyalar var ama bir hedef yok, bunların dönüştürme gücü yok.
"Çocuk işçiliği ile mücadele adı altında yapılanlar, kampanyalar, yasal düzenlemeler vs. çocuk işçiliği ile mücadele değil, sadece düzenlemelerdir. Sermaye sınıflarına göre düzenleniyor. Düzenleme var mücadele yok. Sadece sermaye lehine çocuk işçiliğine biçim veriliyor. Bence bu noktada insan hakları aktivistleri yöntemlerini gözden geçirmeli." (AÖ)