Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Avukat Ahmet Özmen Türkiye’nin Çocuk Hakları Sözleşmesi’ndeki (ÇHS) üç maddeye koyduğu çekincenin 20 yıldan beri devam etmesini değerlendirdi.
“O maddeler daha çok anadilinde eğitimi ve kimlik haklarını sınırlayan kısıtlamalarla ilgili. Yıllarca resmi ideolojide yok sayılan grubun Kürtler olduğunu biliyoruz.
“O maddelerin kabul edilmeme sebebi de Kürtler ve Kürt çocuklarına haklarının tanınmamasına dair kısıtlamadır. Ve hala devam ediyor.”
Devletin bakışı aynı
Özmen son yıllarda Kürt kimliğinin kabulünün ve anadilinde eğitim hakkının, Türkiye'nin ÇHS'yi kabul ettiği 1994'e göre daha ileri bir tartışma ortamına kavuşmuş olduğunu ancak durumun değişmediğini söyledi.
"Çekinceli maddelerin hala kabul edilmemiş olması ve bu yönde direncin devamı devletin Kürt sorununa bakış açısının çok da değişmediğini gösteriyor."
Yaklaşım değişmeli
Ahmet Özmen anadilinde eğitim hakkının çözüm sürecinde de yeri olduğunu belirtti, ama sözleşme üzerinden tartışılmasının daha doğru olacağını anlattı.
"Maalesef bu konu tartışılırken ÇHS üzerinden değil de Kürtlerin kendi talepleri olduğu üzerinden konuşuluyor.
"Bu da çözüm sürecindeki taraflar açısından sıkıntı yaratıyor.
"Devlet 'Kürtler bunu bir şart olarak ortaya koyuyor' yaklaşımından değil, uluslararası hukukun bir gereği, devletin yükümlülüğü, ben bunu kabul edip uygulamak durumundayım, mantığıyla yaklaşırsa hem çözüm sürecinin önü açılacaktır hem de çocuklar haklarına kavuşacaktır.
"Bunun hükümet açısından da büyük bir rahatlama yaratacağını düşünüyorum.
Talep var çözüm yok
Çekincelerin kısa vadede kaldırılacağı yönünde umutlu olmadığını söyleyen Özmen hükümetin bu yönde hiçbir çalışması olmadığını hatırlattı.
"Ket vurulmuş durum devam ediyor. Sürekli raporlar hazırlanıyor, bu yöndeki talepler dile getiriliyor ama sonuç alınamıyor." (YY)
Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne buradan ulaşabilirsiniz.
Türkiye’nin BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde çekince koyduğu maddeler Madde 17 Taraf Devletler, kitle iletişim araçlarının önemini kabul ederek çocuğun; özellikle toplumsal, ruhsal ve ahlâki esenliği ile bedensel ve zihinsel sağlığını geliştirmeye yönelik çeşitli ulusal ve uluslararası kaynaklardan bilgi ve belge edinmesini sağlarlar. Bu amaçla Taraf Devletler: a. Kitle iletişim araçlarını çocuk bakımından toplumsal ve kültürel yararı olan ve 29 uncu maddenin ruhuna uygun bilgi ve belgeyi yaymak için teşvik ederler; b. Çeşitli kültürel, ulusal ve uluslararası kaynaklardan gelen bu türde bilgi ve belgelerin üretimi, değişimi ve yayımı amacıyla uluslararası işbirliğini teşvik ederler; c. Çocuk kitaplarının üretimini ve yayılmasını teşvik ederler; d. Kitle iletişim araçlarını azınlık grubu veya bir yerli ahaliye mensup çocukların dil gereksinimlerine özel önem göstermeleri konusunda teşvik ederler; e. 13 ve 18’inci maddelerde yeralan kurallar gözönünde tutularak çocuğun esenliğine zarar verebilecek bilgi ve belgelere karşı korunması için uygun yönlendirici ilkeler geliştirilmesini teşvik ederler. Madde 29 1. Taraf Devletler çocuk eğitiminin aşağıdaki amaçlara yönelik olmasını kabul ederler: a. Çocuğun kişiliğinin, yeteneklerinin, zihinsel ve bedensel yeteneklerinin mümkün olduğunca geliştirilmesi; b. İnsan haklarına ve temel özgürlüklere, Birleşmiş Milletler Andlaşmasında benimsenen ilkelere saygısının geliştirilmesi; c. Çocuğun ana–babasına, kültürel kimliğine, dil ve değerlerine, çocuğun yaşadığı veya geldiği menşe ülkenin ulusal değerlerine ve kendisininkinden farklı uygarlıklara saygısının geliştirilmesi; d. Çocuğun, anlayışı, barış, hoşgörü, cinsler arası eşitlik ve ister etnik, ister ulusal, ister dini gruplardan, isterse yerli halktan olsun, tüm insanlar arasında dostluk ruhuyla, özgür bir toplumda, yaşantıyı, sorumlulukla üstlenecek şekilde hazırlanması; e. Doğal çevreye saygısının geliştirilmesi. 2. Bu maddenin veya 28’inci maddenin hiçbir hükmü gerçek ve tüzel kişilerin öğretim kurumları kurmak ve yönetmek özgürlüğüne, bu maddenin 1 inci fıkrasında belirtilen ilkelere saygı gösterilmesi ve bu kurumlarda yapılan eğitimin Devlet tarafından konulmuş olan asgari kurallara uygun olması koşuluyla, aykırı sayılacak biçimde yorumlanmayacaktır. Madde 30 Soya, dine ya da dile dayalı azınlıkların ya da yerli halkların varolduğu Devletlerde, böyle bir azınlığa mensup olan ya da yerli halktan olan çocuk, ait olduğu azınlık topluluğunun diğer üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ve uygulama ve kendi dilini kullanma hakkından yoksun bırakılamaz. |