Fotoğraf: pixabay ve Ginko Çocuk
Ginko Çocuk'un yayın çizgisini belirlerken tam da çocukların içine doğduğu çağımızın "sorunlu" dünyasını göz önünde tuttuklarını anlatıyor yayınevinin çevirmen ve editörlerinden Olcay Geridönmez.
"Ve çocukları bekleyen bu dünya, bu coğrafya ve bu ülke hiç de kolay bir yer değil" diyor.
Çocuğu hak ve özgürlükleriyle birlikte tanıyıp kollayan ama onu bu dünyanın sorunlarından azade de tutmayan, anlamayı, sorgulamayı, çözüm arayışını kışkırtan ve dayanışma duygularını harekete geçiren eserlerin ön plana çıktığını söylüyor Ginko Çocuk'ta.
"Aynı zamanda hayal dünyasına da kapı aralamayı ihmal etmeden çocukların dilsel ve görsel olarak eğlenmelerine, farklı yaklaşımlara, özgün çizgilere dair bir tat geliştirmelerine olanak tanıyan kitaplar olsun istedik. Elbette hiçbir kitap tek başına böyle bir kudrete sahip değil. Ama programımızı bu esasları gözeterek oluşturuyoruz. Kurgu eserlerin yanı sıra çocuklar için bilim ve düşün kitaplarına özel bir yer ayırma kararımız da bunun bir parçası."
Çok değinilmeyen zorlu konular
Ginko Çocuk, programını 2018'in ikinci yarısında planlamaya başladı ve ilk kitaplarını da Ocak 2019'da yayınladı. Henüz az sayıda kitapla bir yılı doldurmuşken pandemi başladı.
"Bu programımızı aksattı ve yavaşlattı. Fakat şimdiye kadar aldığımız okur tepkileri, kitaplarımızın çocuk ve gençlik edebiyatı çevrelerinde, basında gördüğü ilgi ve değerlendirmeler ışığında çocuk kitaplarına meraklı yetişkinlerin dikkatinden kaçmadığımızı söyleyebilirim. "Akim Koşuyor", "Ada –gündelik bir hikâye–", "Kimsesiz" gibi yaşsız diye sınıflandırdığımız kitaplarımızın da katkısı var bunda. Büyük küçük okuru, gerek kurgu gerekse kurgu dışı, çocuk edebiyatında çok değinilmeyen, zorlu konuları cesaretle, belli bir edebi ve estetik nitelikle işleyen eserlerle buluşturabildiğimizi düşünüyorum."
"Büyük için de çocuk için de aynı şey geçerli"
Çocuk gelişiminde kitap okumanın etkileri, önemi nedir? sorusunu ise şöyle yanıtlıyor Olcay Geridönmez:
"Şu ünlü, okuyan mı gezen mi daha çok bilir sorusu düştü nedense aklıma. Bence bu sorunun kesin, net, tek bir yanıtı yok. Hangi yaşta okur olursak olalım okumak, tarih, gerçek, kurgu, bilim, bilim kurgu bize belli bir deneyim, bir görü sağlar ve yerine tam otursun ya da oturmasın bir iç görü oluşturmanıza vesile olur. Hiç bilmediğiniz, hiç görmediğiniz bir coğrafyayı, gerçekte hiç tanımadığınız var olan ya da olmayan bir kişiyi, dünyayı, âlemi 'kısmen de olsa' tanımanıza onunla belli bir bağ kurmanıza, bir anlayış geliştirmenize, sonuç çıkarmanıza neden olur. Bu insanı zenginleştirir. Ufkunu genişletir, soyut ya da somut sorgulamalar, çıkarımlar yapmasına, kâh eğlenmesine kâh öfkelenmesine, değişik bakış açıları kazanmasına neden olur. Büyük için de çocuk için de aynı şeyin geçerli olduğunu ve ne kadar erken başlarsa o denli zenginleştirici olacağını, kişinin kendi fikrini, hayata bakışını ve tutumunu etkileyeceğini düşünüyorum. Dolayısıyla çok önemli buluyorum."
"Politik iklim çocuk edebiyatına sansür olarak yansıyor"
Son yıllarda çocuk kitapları yayınlığında birçok önemli gelişme olduğunu söyleyen Olcay Geridönmez, olumlu-olumsuz gelişmleri şöyle değerlendiriyor:
"Yayımlanan çocuk kitapları sadece sayıca ve çeşitlilik olarak artmadı, nitelik olarak da önemli bir seviyeye geldi. Çocuk ve gençlik edebiyatının basit metinler olmadığı, pedagojik kıstaslarla değil, estetik kıstaslarla değerlendirilmesi gerektiği bilinci de yaygınlaşıyor.
"Ne yazık ki bu olumlu gelişmeleri gölgeleyen ve gerileten gelişmeler de yok değil. Tersine, ülkenin içinde bulunduğu politik iklim çocuk ve gençlik edebiyatına sansür olarak doğrudan yansıyor. Tüm dünyada tanınmış, birçok saygın ödüllerin sahibi usta yazarın bile ülkemiz çocuklarına ulaşması yasaklanıyor, eserleri toplatılıyor. Diğer tarafta ise aslında edebiyatla ve çocukla hiç ilgisi olmayan metinler 'çocuk kitabı' adı altında piyasaya sürülüyor, kimi son derece kalitesizken kimi gayet albenili bir ambalajla sunuluyor. Bütün bunlar müthiş bir bolluk yaratıyor ve içerisinden nitelikli eserlere ulaşmak, doğru kitabı seçmek giderek zorlaşıyor."
Geridönmez, bizzat çeviisni yaptığı ve Ginko Çocuk'tan çıkan bazı kitapları şöyle anlatıyor:
- Stefan Beuse'nin yazıp Sophie Greve'nin resimlediği "Ay'daki Keçi ya da Anı Yaşamak"
"Naifliğiyle, felsefi diliyle, açık uçlu ters köşeleriyle ve muhteşem çizimleriyle –birçok okurdan da aldığımız geri dönüşler gibi– "Küçük Prens" tadında harika bir kitap." - Christian Duda'nın sözlerinin ve Julia Friese'nin çizimlerinin birbirini tamamladığı "Kırpıntı"
"Yoksul bir çocuğun gerçekle hayal karışımı dünyasını anlatan hikâyesi." - İlk gençlik romanı olan "Mavi Kulübe"
"Ödüllü, parlak bir yazar olma yolunda ilerleyen Susan Kreller'in aile içi şiddeti 'aile içi mesele' olarak görüp 'huzurundan' taviz vermemek için üç maymunu oynayan kasaba halkı karşısında bir kız çocuğunun kimi hatalara da düşerek verdiği mücadeleyi konu eden ve bunun dışında da ilk gençliklerini yaşayan çocukların algı ve ruh dünyasına pencere aralayan roman beni en çok etkileyenlerin başında geliyor."
Akran zorbalığından dostluğa bir yolŞu an matbaa ve dağıtım aşamasında olan, "100 Yıldızla Evrenin Hikâyesi" ve "Jakob'un Deniz Kabuğu" isimli kitaplarımız var. İlki, genç okurlar için bir bilim kitabı. 2019'da Avusturya'nın en iyi bilim kitabı seçilen Florian Freistetter bu eseri bizi, 100 yıldız üzerinden evrenin çözülen ve çözülmeyen sırlarıyla tanıştırırken, her tarihsel dönemde gökyüzüne bakıp kendi hayatı için sonuçlar çıkaran, hayaller kuran, hikâyeler anlatan farklı kültür ve bireylerin evreni ve dünyamızı daha iyi anlamamıza katkı sunduğunu görünür kılıyor. | |
"Kitapların kokusu hâlâ burnumda"Ben sanırım biraz şanslıydım. Almanya'da çok da büyük olmayan bir kentte doğup büyüdüm. Evimizde pek geniş bir kitaplığımız yoktu açıkçası ama yerel kütüphane gibi çok önemli bir hazinemiz ve oradan düzenli faydalanmak gibi bir alışkanlığımız vardı. İlk kitap deneyimlerim deyince bu yüzden hep kütüphane gelir aklıma. Görsel bir imge kalmadı aklımda kütüphaneye dair ama kokusu, kitapların kokusu hâlâ burnumda. Yaşları birbirine yakın dört kardeştik, haftada bir ya da iki haftada bir birer kitap ödünç alırdık kütüphaneden. Aldıklarımızı okuyup, bazen de sadece resimlerine bakıp zamanında geri götürmeye verilen önemi hatırlıyorum. Daha sonraları, yani daha büyük yaşlarda, ucuza satılan çoğu klasik, sarı düz kapaklı cep kitapları var aklımda. "Benim gibi sıradan çocukların hikâyeleri"Bende yer eden en erken kitap nedir çok emin değilim. Ama "Pippi Uzunçorap"ın maceraları başta olmak üzere Astrid Lindgren'in kitaplarını çok seviyordum. Pippi sıra dışı bir çocuğun maceralarını anlatıyordu ama diğer kitaplarında anlattığı çocuklar benim gibi sıradan çocukların hikâyeleriydi. James Krüss'ün "Timm Thaler oder das verkaufte Lachen"in [Türkçedeki adıyla: Satılan Gülüş] beni çok etkilediğini hatırladığım belirgin bir kitap hayatımda. Büyük ihtimalle kütüphaneden edinmişimdir. "Hayvanlar Konferansı" (toplantısı) başta olmak üzere Erich Kästner'in kitapları da zihnimde yer edinenlerden. | |
(AÖ)