Çocuk edebiyatında bir süredir kolektif ürünler dikkati çekmeye başladı. Bunlardan bir tanesi KeKeMe Yayınları'nda çıkan "Düşpeşe Taşların Sırrı", 16 yazarın ortak ürünü olarak raflardaki yerini aldı. Yedinci sınıf öğrencileriyle birlikte İzmir'den yola çıkılarak Mezopotamya'ya ulaşan seyahat, bizi tarihin başlangıcından günümüze taşıyor. Kitabın ortaya çıkış zamanı, fikri ve katılımcılarıyla çok ilginç bir yolculuğa davet ediyor bizi. "Taşın sırrı mı olur, taş konuşur mu, taşa kulak mı verilir?" diyeceksiniz. Ben de çok merak ettim, taşların sırrını öğrenmek ve geçmişin gizemini çözmek için kitabın sayfalarını hızlı hızlı çevirmeye başladım.
İzmir'de söyleşi ve imza
Maceracı ruhla okuyacağınız bu eserin yarın İzmir'de tanıtımı var. Üstelik Buket Başaran Akkaya'nın moderatörlüğünü yapacağı ve kitabın ortaya çıkış sürecinde mutfağında yer alanlardan Nalan Yılmaz, Nevzat Süer Sezgin, Sülbiye Yıldırım ve Gönül Çatalcalı'nın da katılacağı söyleşide kitabı da imzalayacaklar. Cumartesi günü (14 Ocak) Yakın Kitabevi'nde Saat 14.30'dan 16.30'a kadar sürecek söyleşiyi şimdiden duyurmuş olalım.
Şimdi de sizi kitabın ortaya çıkış sürecini bizimle paylaşan Nalan Yılmaz'ın ifadeleriyle baş başa bırakalım. Kitaplığınızda yer edinecek bu sıradışı eser için şimdiden iyi okumalar...
Kitap fikri ve yazım aşamasının oluşumuna ilişkin süreci özetleyen Yılmaz, "Düşpeşe projesi, dünyadaki Covid - 19 salgınının bizleri evlerimize hapsettiği dönemlerde başladı. O günlerde moralimizi ayakta tutmak, umudumuzu kaybetmemek için bir şeyler yapmak hepimize iyi gelecekti. Eksi 18 Edebiyat Topluluğu'nun içinde yer alan Martı Çocuk ve Gençlik Edebiyatı grubu olarak o güne kadar pek çok ortak kitap çıkarmıştık. Bu kez ortak bir roman yazabilir miyiz diye düşündüm. Sohbet grubu üzerinden 'Haydi arkadaşlar birbirimizin peşi sıra yazalım ve bir kitap oluşturalım' dedim. On beş arkadaştan olumlu yanıt geldi. Düştepe adı da bu birliktelikten doğdu. Yazarken birbirimizin peşine düştüğümüz gibi düşlerimizin de peşine düşmüştük. Zaten on altı kişinin birlikte roman yazma çabası, başlı başına bir düşün peşine düşmek değil mi?" diyor.
Nevzat Süer Sezgin öncülüğünde hazırlandı
Çağrıyı yaparken akında roman yazmak düşüncesi olduğunu fakat daha sonra, bazı arkadaşlarının öykü derlemesi olacağını zannettiklerini ve projeye öyle katıldıklarını dile getiren Yılmaz, şöyle devam ediyor:
"Onlara hak vermemek mümkün değil. Gerçekten, kalabalık bir yazar grubunun imece usulüyle roman yazması akla uzak bir düşünce. Ancak ben arkadaşlarıma güveniyordum. Konuştukça, onlar da projeye güvendiler. Bir çalışma grubu oluşturarak öğretmenimiz Nevzat Süer Sezgin öncülüğünde romanın ana kurgusunu tasarladık.
"Roman karakterlerini yarattık, her yazarın yazacağı sayfa sayısını belirledik. Son olarak da on altı kişinin yazma sırasını belirlemek için kura çektik. Tabii romandaki karakter sayısı yarattıklarımızla sınırlı kalmadı. Yazma sırası gelen arkadaşlarımızın bazıları yeni karakterler eklediler romana ve iletilerini onların çevresinde dönen olaylar üzerinden verdiler."
"Tarih Mezopotamya'da başlar"
Kitapta çok sayıda ören yerinin dolaşılmasının nedenini de Yılmaz şöyle anlatıyor:
"İzmir'den yola çıkan çocuklar Güneydoğu Anadolu bölgesine tarih ve kültür turizmi için gidiyorlar. Gezi boyunca Mezopotamya bölgesinde yer alan toplam dokuz ilden Batman, Hasankeyf, Diyarbakır, Mardin, Midyat yerleşim alanlarını geziyorlar. Romandaki ana düğümün çözüldüğü yer ise gizemli mağaralara sahip Hasankeyf.
"'İlkler diyarı' diye anılan Mezopotamya, tarih boyunca pek çok kavme kucak açmış ve tarihi milattan önce on iki binli yıllara uzanır. İnsanlığın buğdayla başlayan yerleşik düzene geçiş aşamasının ilk izleri yine bu bölgeye ait. İnsanlık tarihi için çok önemli olan bölgeyi, didaktik olmadan çocuklara bir de biz anlatalım istedik çünkü biliyoruz ki 'Tarih Mezopotamya'da başlar.'
"On iki bin yıl öncesine kadar uzanan tarihiyle dünya üzerindeki en eski yerleşim alanlarından biri olan Hasankeyf'in sular altında kalması pek çok kişi gibi bizleri de üzmüştü. 1981 yılında SİT alanı ilan edilmesi de kurtaramamıştı Hasankeyf'i. Kültürel mirasımıza sahip çıkmanın önemini vurgulamak için bölgenin tarihsel geçmişi, dokusu, yüzlerce yıllık yapıları ve yaşadıkları anlatılmalıydı. Elbette bir gezi ya da arkeoloji kitabı değil, bir roman yazdığımızı unutmadan. Bütün bu bilgileri roman kurgusu içinde eriterek, merak unsurunu canlı tutarak."
"Çocukları 'Dünya Vatandaşı' kimliğine yaklaştıracak"
Çalışmanın aynı zamanda ülkenin ve coğrafyamızın zenginliğini yansıttığına dikkati çeken Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnsan gelişimi dinamik bir süreç. Çocukluktan başlayarak yaşananlar kişinin kendine özgü özelliklerini belirler. Dünyamız çok sesli ve çok renkli. Çocuklar ve gençler farklılıkları okuyarak, görerek ya da yaşayarak öğrenirler. Bu unsurlar birbirini tamamlar ve onların dünyaya daha geniş açıdan bakmalarını sağlar.
"Gezip görerek deneyimlerini artıran, diğer kültürlerin yaşama biçimlerini, dillerini, dinlerini gören çocuk, ülkesinin bilmediği zenginliklerinin bir kısmını öğrenmiş ve tanıklık etmiş olarak dönecektir yaşadığı yere. Güneydoğu, tarihsel dokusu, mimarisi, arkeolojik özellikleri ve kültürüyle farklılıkların açıkça görülebileceği köklü, ilgi çekici ve renkli bir coğrafya.
"Irk, renk, dil, inanç, kültür ayrımı olmaksızın yaşanabileceğini anlamak, buna tanıklık etmek, çocukları zenginleştirirken onları 'Dünya Vatandaşı' kimliğine de yaklaştıracaktır.
Taşlardaki bilgi
Kitapta taş vurgusuna da değinen Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
"Arkeoloji bilimi, eski çağlara ait insan topluluklarının ürünü olan her şeyi inceleme altına alan, toplayan, sınıflandıran bir bilim dalı. İlkyazı türü olan çivi yazısı, taşların üzerine resimler ya da harflerle, özel bir teknikle yazıldı. Antik Mısır yazısı olan ve taşın üzerine yazılan hiyeroglifin 1822'de arkeologlar ve yazı uzmanları tarafından çözülmesi, arkeoloji bilimi için bir dönüm noktası oldu. Tarih öncesi dönemlere ait objelerin yaşları ise karbon-14 metoduyla tespit edilmekte ve böylece taştan yapılmış objenin hangi döneme ait olduğu bulunmakta.
"Biz 'Taşların konuştuğunu biliyor musunuz?' derken özellikle ören yerlerindeki her taşın, objenin içinde ya da üstünde bilgi barındırdığını, eğer istersek, bilimsel yöntemler kullanarak geçmişe dair çok şey öğrenebileceğimiz bilincini çocuklarımıza aşılamak istedik. Romanda da karakterlerimiz, ellerine geçen krokideki gizleri çözmeye ve Cemşit'in emanetlerini bulmaya çalışırken taşların dilinden yararlandılar."
Nalan Yılmaz kimdir?
Gazi Üniversitesi Sosyal ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü'nü bitirdi. Pek çok edebiyat dergisinde yazıları ve öyküleri yayımlandı. 2011'de "Köz" isimli öykü kitabı yayımlandı. Yetişkin ve çocuk öyküleriyle pek çok ortak kitaba katkıda bulundu. İki yıl boyunca, Kurşun Kalem Edebiyat Dergisi'ndeki "Beyaz Karga" isimli köşesinde yazdı. Hasan Karaca'nın resimlediği, "Dron Aysel" isimli çocuk kitabı 2020 yılında KeKeMe Yayınları tarafından yayımlandı. Eksi18 Edebiyat Topluluğunun hazırladığı, internet ortamında yayımlanan Kıpırtı Çocuk dergisinin yayın kurulunda çalışmalarına devam ediyor.