Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, çocuğun cinsel istismarı suçlarına yönelik düzenlemelere dair açıklamasında görev düşen kurumları sıralarken Diyanet İşleri Başkanlığı'na da yer verdi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'na yapılan bu referansı "Diyanet:Türkiye Cumhuriyeti'nde Dinin Tanzimi, Müslüman Toplum", "'Laik' Devlet: Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanlığı, Bir Toplumda Bir arada Yasamak için Akılda Tutulması Gerekenlere Dair El Kitabı" yazarı Prof. Dr. İştar Gözaydın ile konuştuk.
Diyanet’in dini hassasiyetlere sahip olan kişilerin bir şekilde sözünü dinlediği bir kurum olduğunu söyleyen Gözaydın, Bozdağ'ın sözlerine dair “Din referanslı, ahlaki bir takım normların iletilmesi açısından önemli” dedi.
Aynı zamanda, bir kurumun dini nitelikli olmasının o kurumda istismarın gerçekleşmeyeceği anlamına gelmediğine işaret eden Gözaydın, tüm kurumlar gibi Diyanet’in de kurum içinde istismara dair şikayetler olduğunda bu konuyu örtbas etmeden gerekli incelemeleri yapması gerektiğini belirtti ve çocuğun cinsel istismarına karşı, devlet kurumları, sivil toplum örgütleri dahil olmak üzere tüm kurumların dikkatinin gerektiğine dikkat çekti.
"Dini hassasiyeti olan kişilere daha kolay ulaşabilir"
Bozdağ çocukların cinsel istismarına dair koruyucu tedbirler üzerinde durmaya dikkat çektiği konuşmasında “Burada ailelere, MEB'e, STK'lara, medyaya, üniversitelere, Diyanet'e büyük görevler düşüyor. Bu alanda bir seferberlik bilinciyle hareket edilmesi çok önemli. Burada çok geniş kapsamlı bir adım atılacak” demişti.
Gözaydın’a Diyanet’in bu konuda nasıl rol alabileceğini sorduk.
Kurumun 2000’li yıllardan itibaren daha yaygın bir hizmet anlayışına sahip olduğunu belirten ve Bozdağ’ın sözlerinin bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Gözaydın sözlerini şöyle sürdürdü:
“Diyanet de kendi tarafından bir şekilde din referanslı, ahlaki çağrı yapma görevini üstleniyor. Dini hassasiyetleri olan her kişinin bir şekilde sözünü dinlediği, bu kişilere daha kolaylıkla ulaşabilecek bir kurum. Dolayısıyla bu bakımdan da din referanslı ahlaki bir takım normların iletilmesi açısından önemli.
“Ancak bu Diyanet’le sınırlı değil. İster dinsel, ister din dışı olsun çocuk olarak nitelendirilen yaştaki bireylerle ilgilenen her kurumun, özelikle devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının, dikkat göstermesi ve başka kurumların denetim mekanizması içinde gereken kontrolü yapmaları gerekiyor.
“Diyanet’in dinsel hassasiyeti olan gruplara ulaşabilecek bir yapısı mevcut ama dinsel alanda hizmet veren sadece Diyanet değil. Pek çok sivil toplum örgütü, vakıflar, bunların yurtları var, tüm bunlarda da gereken dikkatin gösterilmesi gerekir.”
"Dinsel hizmet sunması o kurumu dokunulmaz yapmaz"
Kuran kurslarında istismar haberlerinden bahsettiğimizde ise Prof. Gözaydın, “Dünya üzerinde bir kurumun dini nitelikli olması istismarın bulunmadığı anlamına gelmiyor” derken her kurumun kendisini gözden geçirmesi ve bu konuda gereken dikkati göstermesi gerektiğini söyledi.
“Bir kurumun dinsel bir hizmet sunuyor olması onu bu konuda dokunulmaz hale getirmiyor. Böyle şikayetler varsa ya da herhangi şekilde ortaya çıkarsa, Diyanet gibi bir kurumun her şeyden önce bu konuyla ilgili olan şahısları korumayarak onlar hakkında gereken her türlü incelemeyi yapması gerekiyor.”
Diyanet dergisinde istismar konusu
Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan "Diyanet" isimli derginin Mart sayısının "Aile" ekinde Çocuğun cinsel istismarı konusu ele alındı. Diyanet İşleri Başkanlığı Dinler ve Kültürler Arası İlişkiler Daire Başkanı Sema Yiğit “Çocuk İhmal ve İstismarı" başlıklı yazısında istismarın ne olduğu, istismarla karşılaşıldığında neler yapılması gerektiği gibi noktalara dikkat çekti. (BK)