Evlerde, sokaklarda, okullarda kısacası kamusal ve özel alanların tümünde çocuklar nüfusun bir bölümünü oluşturuyor. Çocukların bu alanların tamamında haklarının korunması için yapılan çalışmalar son yıllarda birden fazla başlıkta şekillendi. O çalışmalara imza atan sivil toplum kuruluşlarından biri de Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği.
Hem istismarı önlemeyi hem de çocukların birey olarak saygı görmesini amaçlayan "Çocukların bedensel söz hakları vardır" kampanyasının çıktılarını ve "bedensel söz hakkı" kavramının çerçevesini Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği Önleyici Çalışmalar Uzmanı ve Psikolog Nurgül Öz ile konuştuk.

Öncelikle çocuğun bedensel söz hakkı nedir? Bu hakkın sınırları nerelerde başlar ve biter?
Seçme, karar verme, saygı görme, hayır deme, merak etme, soru sorma, bilimsel ve güncel bilgiye erişme, bilgilendirilme, keşfetme, gizlilik, katılım, güvende olma, bütünlük hissi… tüm bunlar çocuğun bedensel söz hakları kapsamındadır. Bedensel söz hakkı, bedensel otonomi, bedensel özerklik demektir; yani kişinin bedeni üzerinde söz ve kontrol sahibi olması. Bu sadece yetişkinlerin bedenleri için değil, çocukların bedenleri için de geçerlidir.
Bedenine yönelik baskı ve zorlama içeren, onayı alınmadan gerçekleştirilen her davranışın çocuğa gelişimsel açıdan zarar vereceğini, bedeninde ve ilişkilerinde izler bırakacağını unutmamalıyız. Ayrıca beden sadece fiziksel beden değildir; duygular, hisler, duyumlar, düşünceler; tüm bunlar bedenin bileşenleridir. Bedeni bir bütün olarak ele almalıyız.

“İklim krizi, aynı zamanda bir çocuk hakları krizidir”

Bu mesele bir nevi farkındalık gerektiriyor haliyle yaygınlaşmasını nasıl sağlanabilir? Ebeveynler bu konuda nasıl bir yol izlemeli?
Evet, toplumsal dönüşüm çok önemli. Kişisel sınırlar ailede oluşmaya başlar. Yetişkinler destek sunar ve eşlik ederken sadece çocuğu değil onun haklarını da korumalı; bu hakları öncelikle kendileri kabul ve teslim etmeli.
Ebeveynler için önerebileceklerim:
• Çocukların bedenlerinin kendilerine ait, özel ve değerli olduğunu kabul etmek.
• Çocukların hakları olduğunu unutmamak, kendi bedenleri üzerindeki söz haklarını tanımak.
• Bedenlerine yönelik her müdahaleden önce bilgi vermek, onay almak.
• Cinselliği yaşamın süreğen ve olağan bir parçası olarak görmek. Buna seks pozitif ebeveynlik diyoruz.
• Cinselliği, “ayıp”, “günah”, “hiç yakışmıyor” gibi kelimeler kullanarak utanç ve suçluluk duyguları ile ilişkilendirmemek.
• Genital organlardan bahsederken bilimsel isimlerini kullanmak.
• Genital organlar ve cinsiyeti; övünç ya da utanç aracı olarak kullanmamak.
• Bilgi sahibi olunmayan konularda “bilmiyorum ama araştıracağım” diyebilmek.
• Açık iletişim kurmak ve hiçbir kelimeyi tabu haline getirmemek; sır vermemek ve sır hakkında konuşmak.
• Sebebini açıklayarak sınır çizmek.
• Eğitim kurumlarından bu konularda bilgilendirici seminer ve eğitimler talep etmek. Güncel kitap ve yayınlardan faydalanmak.
Bizim bu konudaki temel kitapçığımız açık kaynak olarak web sitemizde erişilebilir. Kitapçıkta bulunan “çocuğun bedensel söz haklarını tanıyan yetişkinin kontrol listesi”ni inceleyerek yetişkinler kendilerini değerlendirebilirler. Kitapçığa basılı olarak ulaşmak isterseniz bizimle iletişime geçebilirler.

Günümüzde çocuğun bedensel söz hakkını ihlal eden en yaygın davranışlar ve durumlar size göre nelerdir?
Çocuğun hayırlarını duymamak, istemedikleri bir eyleme zorlamak, utandırmak, sınır ihlalleri (zorla öpmek /sevmek /sıkıştırmak vb.) çocuğu nesneleştirme, pasifleştirme, yaşa bağlı ayrımcılık, bedeni ve cinsel gelişimine dair bilimsel bilgiden mahrum bırakma, bedenleri üzerinde tahakküm kurma, bastırma, ifade alanı tanımama (sen anlamazsın, yaşın küçük, çok ayıp, hiç yakışmıyor vs.)
Çocuğun "hayır"larını duymamak, “hayır”larını şımarıklık, huysuzluk, uyumsuzluk olarak değerlendirmek, onlardan sorgusuz sualsiz bir itaatkarlık beklemek, en yaygın ihlal. Çocuk her koşulda, her yetişkine saygı duyması gerektiği mesajını alırsa, yetişkinden gelen her davranışı koşulsuz doğru ve kabul edilebilir görebilir. Bu algı çocukların istismar edilmesinin önünü açar. Bu nedenle çocuklar rahatsız hissettikleri durumları ifade ettiğinde bu duygular hafife alınmamalıdır. Rahatsız olduğu durumları paylaşmaya devam etmeleri için, iyi bir dinleyici olmak gerekir. Çocuklar bedenleri ile ilgili konularda “hayır” dediklerinde onlara suçlu ya da kötü hissettirecek tepkiler verilmemeli. İstemedikleri davranışlara hayır diyebildikleri için onları desteklemeli ve bu tutumu sürdürmelerini sağlamalı.
‘Hayır’ın ardından söyleyebileceğimiz destekleyici cümleler: “Kararın saygı duyuyorum.”, “İstemediğini açıklıkla ifade ettiğin için teşekkür ederim.”, “O zaman şimdilik bu fikirden vazgeçelim.”, “Tabi ki seni istemediğin bir davranışa zorlamayacağım.”, “Şu an istemediğini anlıyorum. Fikrini değiştirirsen bana söyleyebilirsin.”, “Seni neyin rahatsız ettiği hakkında konuşmak ister misin?”, “Sana iyi hissettirmeyecek hiçbir davranışa evet demen gerekmiyor.” Bu yaklaşım, bedenlerine yönelik izinsiz her müdahalenin yanlış olduğu bilincini kazanmalarını ve başkalarının memnuniyetinin kendi güvenli alanlarından daha önemli olmadığını öğrenmelerini sağlar.
Toplumun normalleştirdiği veya ebeveynlerin kanıksadığı hangi durumlar bu hakkın ihlali anlamına geliyor? Belki buradaki yanıt herkesin bir adım geriye çekilip yeniden davranışlarını ve duygu aktarımlarını değerlendirmesine fırsat verir.
Öncelikle eğitim siteminin bir parçası olarak kapsamlı cinsel eğitimine ulaşamamak bir cinsel ihmaldir ve bilgiye ulaşma hakkımızı elimizden alır. Her ne kadar bunu kanıksamış olsak da biliyoruz ki cinsellik eğitiminin şiddete karşı koruyucu-önleyici bir etkisi vardır. Bedeni ile ilgili merak ettiklerine dair yaşa uygun bilgiye erişemeyen çocuklar bu bilgileri dijital ortamlarda arar. Dijital alanlar, çocukların hem gereğinden fazla -ve çoğu zaman yanlış- bilgiye hem de sömürüye en açık olduğu alanlar.
Dijital şiddetin ve istismarın yakın geleceğin konusu olacağının hepimiz farkındayız. Acilen önlem almamız, kendimizi bilgilendirmemiz gerekiyor. Şu an çocuk fotoğraf ve videolarının sosyal medyada sınırsızca paylaşılması da çok yaygın ve bu da risklere açık bir alan. Ebeveyni, öğretmeni ve yakını dahi olsa; yetişkinlerin kendi çıkarları için dijital mecralarda çocukları kullanmaları, yine bir çeşit sömürü türüdür.
Bunların yanında; daha çok erken evlilikler, çocuk yaşta evlilikler olarak bilinen aslında çocukların evlilik yoluyla istismarı diyebileceğimiz konu halen toplumda kabul görebiliyor maalesef. İnterseks bebeklere yönelik cinsiyet atama ameliyatları, herhangi ciddi bir sağlık riski olmaksızın çocuğun bedenine onayı olmadan yapılan her türlü tıbbi müdahale ihlal ve hatta şiddet olarak anılmalı. Bedenine yönelik bir müdahale söz konusu olduğunda, çocuk kendi karar verebileceği yaşa gelene kadar beklenmeli; sağlık açısından risk içeren bir durumsa mutlaka sebebini açıklayarak ve bilgi vererek müdahale edilmeli.

Peki gazeteciler adına bir soru sorayım. Bu hak ihlali silsilesine düşmemek için haberlerde neye dikkat etmeli?
Çocukların kendi medya araçlarına sahip olmadıkları ya da sınırlı sahip oldukları bir toplumda, medyanın çocuk haklarını yetişkinlere hatırlatmada bir araç olması gerekir. Çocukları pasifleştiren, yetişkin algısına hizmet edecek şekilde araçsallaştıran haber içeriklerini kesinlikle gözden geçirmemiz gerekiyor. Daha çok okunsun ya da izlensin diye çocukların davranışlarını, görünüşlerini, çizimlerini, hikayelerini haber malzemesi haline getirmek etik habercilik ihlalidir. Şiddeti, acıyı okuyucuya servis ettiğimiz an etik habercilikten uzaklaşmış oluruz. Çocukların yakın plan yüzlerini, mimiklerini içeren fotoğraflar kullanmak; şiddeti romantize etmek ve hatta pornografikleştirmektir; bundan kesinlikle kaçınmalıyız.
Çocukların fotoğraflarının kullanılmasını genel olarak önermiyoruz. Hak temelli habercilik için oluşturduğumuz bir görsel arşivimiz var. Fotoğraf yerine bu görseller kullanılabilir; böylece duygular yerine haklara işaret etmiş olursunuz. Kullanılan dil çok önemli; çocukları geleceğin bireyleri olarak değil bugünün çocukları olarak ele almamız gerekiyor. Bu konuda daha fazla öneri için, cinsel istismar konusunda hazırladığımız yazı dizisinin “hak odaklı habercilik” sayısını okuyabilirsiniz.

Çocukla ruh hizasında konuşmak ne demek?
(NÖ)








