*Minnesota'daki Kürtaj Yasaklarını Durdur Mitingi'nden, Mayıs 2019 /wikipedia
ABD’de Yüksek Mahkeme’nin, kürtajın tüm eyaletlerde hak olarak tanınmasını sağlayan Roe v. Wade kararını kaldırmasıyla kürtaja yasaklar getirilirken, dünyanın birçok ülkesinden istemeden çocuk sahibi olan kadınlar, istemeden anne olmanın ne kadar zor anlatıyor. Guardian’dan Diana Karklin’in haberini kısaltarak çevirdik.
“Hamile kalmak, hayatta başıma gelecek en kötü şeydi”
Meksika
Evlendikten iki yıl sonra hamile kaldım ve hamile kalmak başıma gelebilecek en kötü şeydi. Çünkü tam da kocamla ayrılma aşamasındaydım. Beni dövmeye kalkışmıştı.
Çocukları sevmiyordum, bu yüzden de çocuk sahibi olma fikrine de sıcak bakmıyordum. Bu nedenle aklıma gelen ilk şey kürtaj oldu ama kürtaj olabileceğim en yakın yer Mexico City’ydi ve ancak 12 haftalıktan önce kürtaj olabiliyordun.
Şimdi, genelde işe gitmek için saat 10.00’da evden çıkıyorum. Ev işlerime annem yardım ediyor ve ben işteyken küçük kızıma da bakıyor. Akşam 20.00 gibi evde oluyorum. Yorgunluktan bitkin olsam da genellikle kızımla oynuyorum. 21.00-22.00 gibi yatağına yatırıyorum. Sonra ya video izliyorum ya da hiçbir yapmıyorum, çünkü kendimi ayırabildiğim bütün zaman o. Kızım uyuduktan sonra bu sefer ikinci işime başlıyorum. Online olarak süpermarketlerdeki indirimleri takip ediyorum ve o indirim kuponlarını ya da indirimli ürünlerini alıp satıyorum. Mecburum, ancak bu şekilde faturalarımı ödeyebiliyorum.
Herkes beni kızım anneli babalı bir evde büyüsün diye kendi mutluluğumdan vazgeçmediğim için suçluyor. Yani bana kendi mutluluğumu kızımın mutluluğu önüne koyduğum için bencilmişim gibi hissettiriyorlar. Bu toplumdaki önyargılarla da ilgili. Toplum anneden önce kadın olmak isteyen anneleri, mutlu olmak isteyen ve çocukları için her şeyi feda etmeyen kadınları şeytanlaştırıyor.
Sanırım annelikten pişman olduğumu, kızım fark edecek. Ama mış gibi yapmak istemiyorum, aksine yapmam gerekenleri doğru düzgün yaptığımda, kızım beni anlayacak.
Bir çocuğa sevgi, şefkat ve mümkün olan her şeyi verdiğinizde, bunu anlar ve pişman olmanız ikincil mesele haline gelir.
Ve hala eski hayatımı özlüyorum. Olduğum durumu kabullenmeyi ne kadar istesem de, bunu yapamıyorum. Seçmediğim bu hayattan nefret ediyorum.
"Seçmediğim bu hayattan nefret ediyorum"
İspanya
Çocuğumun babasıyla 17 yaşımdayken tanıştım. Toksik bir ilişkiydi, prezarvatif kullanmak yerine doğum kontrol hapı kullanmam için baskı yapıyordu. Dışardan bakılınca kolay görünüyor ama birisine aşık olunca her türlü sorumluluğu alırsınız.
Anne olmak istememe rağmen 18 yaşında hamile kaldım. Annem şöyle dedi: “Bu evde kürtaj olmaz” ve “Eğlendin ve sonucuna da katlanmalısın.” En başta kabul etmeye çalıştım. İyi bir anne olmayı istedim ve sanki kötü bir şey değilmiş gibi yaptım.
Bir gün kendime dürüst olmaya karar verdim. Aynaya baktım ve kendime şöyle dedim: “Sen kimi kandırmaya çalışıyorsun ki? Anne olmak istemiyorum.” Çevremdekiler beni başarısız ve berbat hayatı olan bir salak olarak yaftalamasınlar diye mutlu taklidi yapıyordum. Olduğum durumdan ve istemeden kurduğum hayatımdan nefret ediyordum. O kürtaj karşıtı din öğretmenleri nerde şimdi? Çocuğuma onlar mı bakacak? Yaptığımız şeyin sonuçlarına katlanmamızı söyleyen eski sevgilim, neden çocuk için nafaka ödemiyor? Ben neden okula gidebileyim diye çocuğuma annemin bakması suçluluğu ile yaşamak zorundayım? Bu gerçekten çok zor, çünkü istenmeyen hamilelik dokuz ay sürmüyor, bir hayat boyu devam ediyor.
Birkaç ay önce kızım okula gitmedi diye sosyal hizmetler beni aradı. Babasıyla olunca böyle oluyor. Yani anlaşılan o ki, çocuğa ne olursa olsun, sorumluluk benim.
Çok olmadı, babası kızımı almaya geldiğinde, bana fiziksel olarak saldırdı. Doktora gittim ve rapor aldım. Dava hala devam ediyor, hakim henüz karar vermedi, ki benim de zaten çok fazla bir umudum yok. Cinsiyetçi bir toplumda yaşıyoruz ne de olsa.
Yaralar eninde sonunda iyileşir ama psikolojik şiddet daha uzun sürüyor. Kızımla daha iyi bir ilişkim var. Beraber eğleniyoruz, daha çok ortak ilgi alanlarımıza yani resim, müzik gibi ortak ilgi alanlarımıza yoğunlaşıyoruz. Yani neredeyse benim kızkardeşim gibi. İlişkimiz daha eğlenceli artık.
Annelik birçok çelişki barındırıyor, biri de şu: Kızımı seviyorum ama anne olmaktan pişmanım. Biliyorum bunu anlamak kolay değil. Toplumun senden beklediği özverili ve fedakar anne, mükemmel anne fikrinden nefret ediyorum.
“Anne olmaya hiç hazır değilmişim”
Ortadoğu
Evlenmeden önce çalışıyordum. Çocuk sahibi olmanın nasıl bir şey olduğuna dair en ufak bir fikrim yoktu ama zamanla 40’ına yaklaşan kocam için çocuk sahibi olmanın ne kadar önemli olduğunu gördüm. Ayrıca, kocam bana 40’lı yaşlarında çocuk sahibi olmayan kadın arkadaşlarının nasıl da depresyona girdiğini anlatıyordu. İşte böyle başladı.
Hiç hazır değilmişim. Her gün saat 06.00’da kalkıyorum, haftasonlarında bile. Giyinmek ve çocukların kahvaltı etmeleri, okul için giyinmeleri, okulda yiyeceklerini hazırlamam, dişlerini fırçalamaları, ellerini yüzlerini yıkamaları vs. için 45 dakikam oluyor. Sonra servis geliyor ama ben o 45 dakikada günlük enerjimin yarısını tükettiğimi hissediyorum.
Sonra ev işlerine başlıyorum ve bu arada eşim uyanıyor ve sakin sakin sabah rutinlerini yapıyor.
Saat 15.00’te servis çocukları eve getiriyor. Son birkaç yıldır, çocukların gelmesi demek sürekli ağlamaları ve çığlık atmalarıyla geçen iki-üç saat demek.
Bu arada ben akşam yemeklerini hazırlıyorum. Ardından yemeklerini yedirip oyun oynatıyorum. Sonra banyolarını yaptırıp, pijamalarını giydirip iki ya da daha fazla kitap okuyup, aynı ninniyi dokuzuncu kez söyleyip uyutuyorum. Bitmedi, sonra yine ev işi yapıyorum . Sonra uyku.
Kocam işi nedeniyle çok fazla seyahat ediyor, iş arkadaşlarıyla toplantılara ya da yemeklere katılıyor. Yani çocuklar olmadan önceki hayatına devam ediyor. Evde sürekli çocuklarla yalnız olan benim. Çünkü kocam, babalığın annelik gibi olmadığına ve çocukların anne tarafından büyütüldüğüne emin. Altı yıldır asla tam bir günü çocuklarla geçirmedi. Bunun bir tek onun suçu olmadığının farkındayım, büyüdüğü toplum böyle. Ama bazen yine de sormak istiyorum: Bunun böyle olacağını biliyor muydun? Benim çocuklar doğduktan sonra her gün evde bir başıma çocuklarla hapsedileceğimi biliyor muydun? Ve eğer biliyorduysan, neden bana söylemedin?
Çocuklarımı seviyorum, kocamı seviyorum ama eski hayatım daha heyecanlı ve daha doyurucuydu. Çocuklarım doğduğundan beri hayatımın bir anlamı kalmadı gibi hissediyorum. Ben kimim? Burada ne yapıyorum? Nereye gidiyorum? Çocuklarım mutlak öncelik oldu artık, onların eğitimleri, günlük ihtiyaçları, mutlulukları, peki ya ben? Bir cevap bulamıyorum, o yüzden hayallerim neydi diye kendime sormayı da bıraktım.
“Tekrar başlayabilsem, çocuk sahibi olmazdım”
Almanya
Fanatik- dindar bir toplulukta büyüdüm. En başından beri, bana hayattaki rolümün anne ve eş olmak olduğu söylendi. Yani anne olmak benim kaderimdi diyebiliriz.
Şu anda dört oğlum var. Eskiden sakin ve derli toplu evleri severdim. Şu anda olan şey ise sürekli gürültülü ve kaos olan bir ev. Onların bağırmaları ve kavga etmeleri olmadan 10 dakika bile geçmiyor. Birileri sürekli benden bir şey istiyor. Sabahın ilk ışığından bitkin halde yatağa gidene kadar hep böyle. Çocuk hizmetlerinin, kreşlerin durumu da felaket. En küçük çocuğumun 18’ine girip evi terk etmesi için günleri sayıyorum. 13 yıldır bir kez bile kesintisiz bir uyku uyuyamadım.
Sadece geceleri sekiz saat uyumak, işe dinlenmiş gitmek, sakin bir şekilde eve gelmek ve televizyon izlemek istiyorum.
Kocam 28 yaşına geldiğinde “Bundan sonra içimden ne geliyorsa onu yapacağım” dedi ve öyle yaşamaya başladı. Ben evde çocuklarla kalakaldım.
Bir gün arabaya atladım ve otobana çıkıp amaçsızca hız yaptım. Ağlamamı durduramıyordum. Ve o anda kafamda bir fikir çaktı: “Direksiyonu bıraksam ne olur?” Sonra çocuklarımı düşündüm, babalarıyla yaşamaya devam edemeyeceklerini anladım ve eve dönebilmek için kendimle savaştım.
Tabii ki çocuklarım kalbimde, onları seviyorum ve onlar için yaptığım her şeyi de seviyorum. Buna rağmen eğer hayatıma en başından tekrar başlayabilecek olsam, hiçbirini doğurmazdım. Huzurumu, bana ait yeri ve hayatımı istiyorum.
Anneliğin dünyadaki en büyük mutluluk olduğu bir yalan. Anne olmak istemeyen arkadaşlarım ya da büyükannem, neden beni uyarmadılar? Neden kimse ben anne olmadan önce gözümdeki pembe gözlükleri çıkarmadı?
"Asla evlenmemeli ve çocuk yapmamalıydım"
İsrail
Burada, çocuk istemeyen bir kadın toplumsal yapı için bir tehlikedir. Sebep şu: Araplardan daha fazla nüfusa sahip olmak için daha çok Yahudi bebek doğmalı. Eğer anne olmazsan, vatanına ihanet etmiş olursun.
Ben askere gitmek istemedim, ama bu zorunlu. Bu durumda insan kendini ordudan nasıl korur? Evlenerek. Kocam bana karşı çok iyiydi. Anne olmayı isteyip istemediğimi asla düşünmedim bile, hemen hamile kaldım. İlk çocuğum daha doğmadan pişman olmuştum. Bunu kelimelerle anlatamam ama bir bunun bir hata olduğunu biliyordum.
Çocuklarımı düşününce kendimi suçlu hissediyorum. Bu çok zor ama bir anneden ihtiyaçları olan şeylere sahip olamadılar. Kocasına, çocuklarına ve yaşlılarına bakmak birçok kadının “işi”. Toplumsal olarak, bakıcı olmak kaderimiz.
Çocuklarımla ilişkimiz vasat. Yıllar geçtikçe, daha da uzaklaşıyoruz birbirimizden.
Ölmekten korkmuyorum, ama aynaya baktığımda yaşlı ve hasta bir kadın görüyorum ve kendim için üzülüyorum. Kendimi tanıyamıyorum. Gençken yıllarımı ziyan ettim ve şimdi hayallerimi gerçekleştirecek zamanım yok.
Şu andaki kadın partnerimle, yıllar önce, ilk tanıştığımızda, aşık olmuştuk. Birlikte yaşamak istedik ama o zamanlar bırakın birlikte yaşamayı, birlikte görülmek bile yasalara aykırıydı. Annem bizim lezbiyen olduğumuzu anlayınca korkunç şeyler yaşandı. Ondan sonra birbirimizi uzun süre göremedik. Ben evlendim. Yıllar sonra o beni aradı ve birbirimizi görebildik ve tekrar çift olmaya karar verdik. O benim hayatımın aşkı, ben de onun.
Bir erkekle asla evlenmemeli ve çocuk yapmamalıydım. Her an suçlu hissetmek çok zor ama hissettiğim bu: Anneme, çocuklarıma ve şu andaki partnerime karşı suçluyum.
“Bazıları anne olmak için doğmuştur ve ben onlardan değilim”
ABD
Loisiana ağır Katolik bir toplumdur ve bu dini zorlama kadın düşmanlığını getiriyor. Annen liseyi bitirmemiş. 17 yaşına girmeden bir ay önce evlenmiş ve 21 yaşına geldiğinde 3 çocuğu varmış. Yani ne işi, ne eğitimi ne de kariyeri varmış. Kendinden bile sıkılmış bir kadın. Benim yaşamak istediğim hayat, işte bu hayat değildi.
Ama birdenbire 24-26 yaşlarımda biyolojik saatim çalışmaya başladı. Ve aklıma baskın çıktı. Annemin haklı olabileceğini, artık büyüdüğümü ve anne olmak istediğimi düşündüm.
29’uma gelirken kocamla tanıştım, altı ay içinde evlendik ve hamile kaldım. Biyolojik saatim büyük ihtimalle sperminden faydalanmak için bir erkekte nefret ettiğim her şey olan bir insanla birlikte olmam için IQ’mu geçici olarak düşürdü.
Kızımın küçücük bedeni kucağıma verilinceye ve tıpkı benim gibi kocaman mavi gözleriyle bana beklentiyle bakıncaya kadar, bunun nasıl bir hata olduğunu anlamamıştım.
Kocam hiçbir şeyden vazgeçmek istememişti. Doğumdan sonra hastanedeyken, kocamı arayıp oynadığı video oyunları bırakıp hastaneye gelmesini ve çocuğu görmesini söylemek zorunda kaldım. Ondan ayrıldıktan sonra, bu sefer de yeni kocamdan kızımı evlat edinmesi ve böylece çocuk için nafaka ödememesini talep etmeye başladı. En sonunda yeni eşimle kızım onunla görüşmek zorunda kalmasın diye öyle yaptık. Hiçbir şey olmamış gibi durumdan kurtuldu ve insanlar onu yargılamadılar bile. Bazı zamanlar üzüntü, bazı zamanlar suçluluk, bazen bunaltı duyuyorum bazen de eski kocamın hiçbir şey olmamış gibi bu işin içinden sıyrılabilmesine içerliyorum.
Bazı insanlar ebeveyn olmak için doğmuşlardır ve ben onlardan biri olduğumu sanmıyorum.
“Bugün bildiklerini daha önce bilseydin yine anne olur muydun?” sorusu kolayca evet ya da hayır cevabı verilecek bir soru gibi duruyor ama değil. Kesinlikle kızımı seviyorum ve harika bir ilişkimiz var. Kızıma anne olmaktan pişman olduğumu daha önce söylemiştim ama kızım buna rağmen iyi bir anne olduğumu düşünüyor. Kızım sevildiğini ve istendiğini bilerek büyüdü.
Yine de… Bence anne olarak aldığından fazlasını veriyorsun. Ebeveyn olarak o kadar çok şey kaybettim ki, sürekli geri dönmeye çalışıyorum, yaş aldıkça da, kaybettiklerimi yerine koymak daha da zorlaşıyor. Kızımdan koşulsuz sevgi görüyorum ve bu gerçekten harikulade bir şey ama tabii ki kızım büyüyecek ve evden ayrılacak, umarım benim yaptığım gibi hayatını mahvetmez, çünkü inanın buna değmiyor.
TIKLAYIN - Kürtaj engellemeleri en çok yoksul kadınları etkiliyor
(NÖ/EMK)