İstanbul'da zorunlu göçle gelen çocuklarla çalışan Başak Kültür ve Sanat Vakfı ile Çocuklar Aynı Çatı Altında Derneği'nin (ÇAÇADER) birlikte yürüttüğü, her iki şehre gelen zorunlu göç çocuklarıyla yapılan anketlerin sonuçları açıklandı.
Suçlu muyum, Suçlu muyuz, Suçlular mı isimli projenin parçası olarak düzenlenen anket 14-18 yaş arasındaki çocuklarla yapıldı.
Çalışmanın sonucunda ortaya çıkan verilere bakıldığında genel olarak sorulara ortak cevaplar verilse de yaşanılan yere bağlı olarak zaman zaman farklı cevaplar görüldü.
Anketi değerlendiren sosyolog Ayşe Tepe Doğan'a göre, "hem günlük olarak karşılaşılan olaylar hem de medyada yoğunluklu olarak çıkan haberlerin çocuklardaki suç, şiddet, adalet, hak, eşitlik vb. kavramlara bakış açılarını etkilediğini söylemek mümkün."
Yapılan değerlendirmede, cevapların her iki kent açısından da çocukların kimi zaman umutsuzluklarını gösterdiği vurgulandı .
Doğan'a göre, suça kaynaklık eden etkenlerin başında şiddet geliyor. Suçun ve şiddetin nasıl önlenebileceğine dair sorulan sorulara çocukların verdiği "eşitliğin, adaletin sağlanması, yoksulluğun ortadan kaldırılması, barış, sevgi, eğitim, kadın özgürlüğü, anadilin özgürce kullanımı, bilinçlendirme" gibi cevapları Doğan "çocuklar belki de hayallerindeki dünyanın tanımını yapıyorlardır" diye yorumladı.
Şiddet uygulayanlar arasında fark
Çocukların suç ve suça kaynaklık eden kavramlara yönelik düşüncelerini çocuk bakış açısıyla ortaya çıkarmayı amaçlayan anket çalışmasında iki kentteki çocukların yaklaşımında bazı farklılıklar olduğu tespit edildi.
Farklılıkların en belirgini, Diyarbakır'daki çocuklar kendilerinden büyük olanlar için büyük çocuklar kavramını kullanması. Diyarbakır'daki çocuklar bu grubu en çok şiddet uygulayanlar arasında gösterdi. İstanbul'da ise çocuklar bu kavramı hiç kullanmadı.
Benzer şekilde Diyarbakır'da şiddeti en çok uygulayanlar arasında öğretmenler de yer aldı. İstanbul'da ise sadece bir görüşmeci öğretmenleri telaffuz etti.
Şiddet uygulayanlar arasında "erkekler"in anılması da daha çok İstanbul'a ait. Diyarbakır'da çok az görüşmeci bu cevabı verdi.
Diyarbakır'da şiddet algısı
Diyarbakır'daki anket çalışmasında çocuktaki şiddet algısının dayak, küfür, hakaret, kavga gibi olguları çağrıştırdığı ortaya çıkarken çocukların gözünden şiddetin en çok uygulandığı yerler arasında okullar, sokak ve mahalle, ev ve karakollar belirlendi.
Buralardaki şiddet uygulayıcılarını anlatırken çocuklar, okulda öğretmenler ve büyük çocuklar, evde aile bireyleri, sokaklarda ise hem çocuklar hem yetişkinler, karakolda da polisi gösterdi.
Şiddete nasıl itiliyorlar?
Diyarbakır'da çocuklar kendilerini neyin şiddete ittiğiyle ilgili sorulara verdikleri cevaplarda "sözel ve bedensel şiddete maruz kalmayı, kişiye küfredilmesini, haksızlığa uğramasını, hakkının yenilmesini" öne çıkardı.
Çözüm önerisi olarak öngörülerini sıralayan çocuklar şu noktalara değindi: Anlaşılmak, dinlenilmek, konuşmak, iletişimi güçlendirmek, empati kurmak.
Çocuklar suça itilme nedenleriyle ilgili olarak eşitsizlik ve adaletsizlik gibi kavramların yanı sıra "insanların en temel insani ihtiyaçlarını karşılayamama hali, insanların kendi ve ailelerinin geçimini sağlayamaması ve ailelerin çocuklarıyla yeteri kadar ilgilenmemeleri, eğitmemeleri" gibi konuları dile getirdi; kötü çevre ve kötü arkadaş gruplarından söz etti.
Çözüm önerileri
Çözüm önerisi olarak, eşit hak ve şartlarda insanca yaşamdan ve adil bir şekilde bu haklardan yararlanmaktan bahseden çocuklar, herkesin kendini ve ailesini geçindirebilecek kadar bir gelire sahip olması gerektiğini de belirtti.
İstanbul'da kadına karşı şiddet
İstanbul'da görüşülen çocuklar ise şiddet uygulayanlara dair erkeklerin yanı sıra "babalar, devlet, polis, ordu, iktidar, gardiyan, baskı gören insanlar, eşkıyalar, güçlüler, suçlular, serseriler, çeteler, mafyalar, tinerciler, öğretmen, haksız olanlar, aileler (anne-baba), cahil insanlar, insanlar, büyükler, gençler, herkes, büyük çocuklar, başıboş çocuklar, çocuklar, etraftaki büyükler, taraftarlar" gibi cevaplar da verdi.
Çocukların verdiği cevaplardan çıkan sonuçlar arasında en çarpıcı noktalardan biri kadına karşı uygulanan şiddetin çocukların da dikkatini çekmiş olması ve bunun yoğun olarak dile getirilmesiydi.
Belirtilmesi gereken bir diğer önemli veri ise, suçun ve şiddetin önlenebilirliğine ilişkin olarak adaletin sağlanması ve hak-hukuk gibi klasik cevapların yanında "aslında adaletin, eşitliğin olmadığı, bu kavramlara inançlarının olmadığının" ortaya çıkmasıydı. (YY)
ÇAÇADER ve Başak Kültür Sanat Vakfı'nın anket çalışmasının sonuçları için tıklayınız.