AİHM, 2005 yılında bin 105 davayı sonuçlandırırken bunların yüzde 26,5´lik dilimini Türkiye davaları oluşturdu. Türkiye´yi 120 davayla Ukrayna takip etti. Türkiye ile ilgili 290 davanın 269´u Türkiye´nin aleyhine, 11´i ise lehine sonuçlandı. (Lehe verilen kararlardan birisi de Leyla Şahin´in türban davasıydı. Davayı kazanan Türkiye´nin ne kadar çok üzüldüğü hala hatırımızda.)
Hal böyle olunca AB uyum yasaları paketiyle Ceza Mahkemeleri Kanunu (CMK) da Haziran 2005´de yürürlüğe girdi. 18 yaşın altındaki sanıklarla birlikte "üst sınırı en az 5 yıl hapis cezası olan suçlardan yargılanan tüm sanıklar da avukatla temsil edilmek zorundadır" hükmü getirildi. Ayrıca suçtan zarar gören herkese barodan avukat talep etme hakkı tanındı.
Daha önce 18 yaşın altındaki sanıklar için yapılan uygulama yelpazesi öylesine genişletildi ki Amerikan filmlerindeki gibi polisin şüpheliyi yakalamasıyla birlikte "avukat tutacak durumda olmadığınız ve bir avukat yardımından faydalanmak istediğiniz taktirde, size baro tarafından bir avukat görevlendirilecektir" şeklinde hakları okunmaya, üst sınırı en az 5 yıl hapis cezasını gerektiren suçlarla ilgili yargılamalarda, yargıçlar duruşmadan önce barodan avukat talep etmeye başladı. 2005 Haziran ayından önceki iş yükü 3 kat arttı.
Bu hükümleri yasaya yazınca hemen her şey güllük gülistanlık oldu(!) Yasalara uygun yönetmelikler çıkarıldı. Tüm barolar bu hizmeti tam anlamıyla verebilmek için harıl harıl çalıştılar. Yeni CMK ile ilgili seminerler yapıldı. CMK görevlisi avukatlar asgari bir hafta süren eğitimlerden geçirildiler. Nöbet sistemi içinde görevli olduğu gün 24 saat telefonları açık, baronun talebiyle, dağda bayırdaki karakol görevlendirmelerine gitmek ve giderken de tüm giderleri karşılamak, daha sonra belgelendirerek geri almak zorunluluğu getirildi. CMK avukatları açılan ceza davalarında da sanık veya müşteki vekili olarak görevlendirilirler.
Avukatlık Kanunu´na göre avukatlar;
* Bir davayı alıp almama kararını kendi özgür iradeleri ile verirken CMK avukatı görevlendirmeyi reddedemez.
* Aldıkları vekaletten istifa ederek çekilebilirler, duruşmalara mazeret bildirerek katılmayabilirler, CMK avukatı dosyadan istifa edemez, mazereti nedeniyle duruşmaya katılamayacaksa yerine bir başka avukatı görevlendirmek zorundadır. Görevlendirilen avukat da hiçbir ücret talep edemez.
* Aldıkları dava veya hukuki işlemle ilgili giderleri müvekkillerinden avans olarak alırlar, CMK avukatı giderleri kendi cebinden karşılar, belgelendirir ve Adalet Bakanlığı ne zaman tahsisat verirse o zaman alır.
* Dosyaya vekaletnamesini ibraz etmekle birlikte vekalet ücretine hak kazanırken CMK avukatlarının ücretlerini ne zaman alacaklarını Adalet Bakanı´nın dışında kimse bilemez.
Bu kadar ağır koşullarla yerine getirilen CMK görevlendirmelerinde avukatlara ne ödenir?
Avukatlar, Resmi Gazete´de yayınlanarak yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin altında ücret alamazlar. Alırlarsa disiplin cezasıyla cezalandırılırlar.
CMK görevleri için ayrı bir tarife vardır. Bu tarife de ücretler asgari ücret tarifesinin dörtte biri kadardır.
Ortalama 4-5 yıl süren bir ağır ceza davasında Resim Gazete´de yayınlanan asgari ücret tarifesi gereği bin 100 YTL altında ücret alamayan avukat, CMK görevlisiyle bu davaya 250 YTL brüt (180 YTL net) ücretle bakmak zorundadır.
Adalet Bakanlığı hala Şubat 2006 ayından sonraki görevlendirmelerle ilgili ödemeyi yapmıyor. Barolara 50 milyon YTL´nin üzerinde borcu var. Bu ödemenin kaynağı da yasada yargı harçları ve idari para cezalarından elde edilen gelirin yüzde 15´i olarak belirtilmiş. Kalan yüzde 85´in önemli bir bölümünün esnaf ve sanatkarlar için fon olarak harcandığı biçimde bir söylenti de var. Doğru olmadığını umarım.
Barolar bir yıldır bu aksaklıkların düzeltilmesi için dertlerini iktidara anlatmaya çalıştılar, olmadı. Görevlendirmeleri 18 yaş altı sanık ve mağdurlar için durdurmadılar, bila bedel devam ediyorlar hizmet vermeye. Sadece 18 yaşın üstü için görevlendirme yapmıyorlar. Çünkü artık başka çareleri kalmadı...
Yasaları çıkarmakla sorun çözülmüyor, aksine ağır ceza mahkemesinde savunmaya 180 YTL ücret biçen iktidarın bunu bile ödememesi nasıl AB üyesi olacağız kuşkusunu artırıyor.
İşte iktidarın yargıya ve savunmaya bakış şekli bu... (BY/KÖ)