Cumartesi Anneleri/İnsanları 389. kez Galatasaray Meydanı'nda Kenan Bilgin için toplandı. Eyleme ayrıca her cumartesi Cizre Lisesi önünde toplanan kayıp ve faili meçhullerin aileleri de Cizre'den gelerek katıldı.
Kenan Bilgin 1993'te Antep'te gözaltına alındı. Malatya Emniyeti'ne götürüldü ve ağır işkenceler gördü. Serbest bırakıldığında ona "Bu kez sağ kurtuldun ama bir daha seni alırsak kesinlikle sağ çıkamayacaksın" denildi. 12 Eylül 1994'te bu kez Dikmne'de bir otobüs durağında Ankara Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince gözaltına alındı. Başvurulan makamlardan "Gözaltına alınmamıştır" cevabı alındı.
Avukat Kemal Tekin Sürek, olayla ilgili 13 kişinin tanıklık yaptığını ve kendilerine Bilgin'in sorguya getirilip götürülürken diğer hücrelerdeki kişilere isminin Kenan Bilgin olduğunu, polislerin kendisini öldürmek istediğini, dışarı çıkarlarsa bu durumu ailesine bildirmelerini söylediğini aktardı.
Türkiye AİHM'de mahkum oldu
Aile, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Selahattin Kemaloğlu'na başvurdu. Savcı başlattığı soruşturmada tanıkları dinleyerek faillere ulaşmak için girişimlerde bulundu ancak görevini yapması engellendi. Yaşamından endişe etmesine neden olacak durumlar yaşadı; Ankara'dan sürüldü.
Bilgin'in dosyası da tanıkların gerçeği söylemediği, polisi ve devleti küçük düşürmeye çalıştıkları gerekçesiyle kapatıldı. İç hukuktan sonuç alınamayınca aile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu. Hükümet Savcı Kemaloğlu'nu kendi tanığı olarak duyurdu. Ancak savcı ifadesinde tanıkların gerçeği anlattığına ikna olduğunu, Bilgin'in gözaltına alınıp kaybedildiğine inandığını söyledi. AİHM yargıçları Bilgin soruşturmasında polisin sahte tutanak, Savcı Özden Tönük'ün sahte rapor düzenlediğini tespit etti. Türkiye AİHM'de oy birliği ile Bilgin'i kaybetmekten mahkum oldu.
Bilgin'in kardeşi Yılmaz Bilgin şöyle konuştu:
"Biz kardeşimizin akıbetini biliyoruz. Faili meçhul demiyoruz çünkü failleri belli. Halen kamuda ve devlette görev yapan insanlardır. 17 yıl içinde olayın aydınlatılması için hiçbir şey yapılmamıştır. Bu 17 yılın 10 yılı da AKP hükümeti döneminde geçmiştir."
Cizre'de cumartesi anneleri
Yaklaşık üç yıldır Cizre Lisesi önünde toplanarak kayıplarının akıbetini soran Cizreli ailelerden üçü Galatasaray Meydan'ındaydı. Mart 1994'te Cizre ile Silopi arasındaki jandarma arama noktasında gözaltına alındıktan üç gün sonra kurşuna dizilmiş bedenleri bulunan 14 yaşındaki Yahya Akman'ın babası İsa Akman, Ömer Candoruk'un eşi Hanım Candoruk ile yine 1994'te namaz kılarken kurşuna dizilen 70 yaşındaki Abdurrahman Gün'ün gelini ve yeğeni Hanım Gün eyleme katıldı.
İsa Akman Kürtçe yaptığı konuşmasında, "Oğlum, yeğenim Aziz Gasyak, Ömer Candoruk ve başka bir arkadaşlarıyla birlikte dört kişi karakoldan alındılar, işkence yapıldı ve kurşuna dizildiler. Üç gün sonra biz kendi çabalarımızla cenazelere ulaşabildik. Kimseden hesap soramadık. Şimdi Cemal Temizöz davası diye bilinen 2009'da Diyarbakır'da açılan JİTEM davasında bu kişiler yargılanıyor ama savcılar ve hakimler bu insanları cezalandırma konusunda çok hevesli değiller" dedi.
Hanım Gün ise yine Kürtçe yaptığı konuşmasında, "Bizim talebimiz öldürülen insanlarımızın hesabının sorulmasıdır, kimliğimizdir ve dilimizdir. Biz artık eski Kürtler değiliz, kanmıyoruz, mücadele ediyoruz. Recep Tayyip Erdoğan da bizi kandıramayacak. Bu konuya dair herkesin ayağa kalkması ve hesap sorması lazım. Bunların hesabını sormadığımız müddetçe toplumsal bir barıştan söz etmemiz mümkün değil" dedi. (RY/NV)