1996'da Şırnak'ın ilçesi Güçlükonak'ta 11 kişinin öldürülüp yakılmasıyla ilgili 13 yıldır yargılama yapılmış değil. Avukat Ercan Kanar, iki kez bölgede görevli askerlerle ve Genelkurmay'la ilgili suç duyurusu yaptıklarını, ama bununla ilgili ne işlem yapıldığını bilmediklerini, kendilerine hiçbir şey bildirilmediğini söylüyor. Kanar o dönemde İnsan Hakları Derneği İstanbul Şube Başkanı'ydı; suç duyurusunu aktivist Şanar Yurdatapan ve Petrol-İş sendikasından Münir Ceylan'la birlikte yapmışlardı.
Tersine, savcılığa verdikleri bu dilekçe nedeniyle, Genelkurmay'ın suç duyurusu üzerine "orduya hakaret"ten yargılandılar. Sonuçta İstanbul 1. ağır Ceza Mahkemesi'nin 1,5 yıl hapis kararı, Yargıtay kararıyla beraate dönüştü, bir suç duyurusu daha yaptılar, ama Güçlükonak katliamının kendisi hakkında bir işlem yapılmadı.
Dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Adnan Ekmen, Yeni Aktüel dergisinden Mehmet Korkmaz'a verdiği röportajda "Güçlükonak katliamını derin devlet yaptı" diyor, öldürülenlerin kimliklerinin yetkililerde olduğunu söyleyip "Demek ki onları yakanlar, yakmadan önce kimliklerini ellerinden aldılar" diye konuşuyor.
Olaydan hemen sonra Genelkurmay gazetecileri uçak ve helikopterle bölgeye götürüp "PKK yaptı" demişti.
"Savcılık derhal harekete geçmeli"
Kanar'a göre, savcılık Ekmen röportajından sonra, kendiliğinden harekete geçip doğrudan soruşturma açmalı, soruşturma o dönem bölgede yetkili olan herkesi kapsamalı, öldürülenlerin yakınları da davaya katılmalı.
"Kanunsuz emri veren de yerine getiren de yargılanmalı" diyen Kanar dosyanın daha sonra İstanbul'a gönderilip Ergenekon davasıyla da birleştirilmesi gerektiğini düşünüyor:"Ergenekon gerçekten Fırat'ın ötesine geçecekse, devlet adına işlenen katliamların tüm sorumluları, rütbeleri ne olursa olsun, yargılanmalı." Olayı haberleştiren gazeteci Celal Başlangıç da aynı şeyi söylemişti.
Soruşturma görevi Cizre'de
Güçlükonak'ta adliye yok. Şırnak Barosu'nun bianet'e verdiği bilgiye göre, bu nedenle soruşturma, Güçlükonak'taki adli işlerin takip edildiği Cizre Adliyesi'nde başlatılabilir.
Kanar: Bu bilgileri zaten raporlaştırmıştık
Barış İçin Çalışma Heyeti olarak hazırladıkları raporu anımsatan Kanar "İki kez inceleme yaptık. Ailelerle görüştük. PKK'ye ateş püsküren köylüler bile 'asker yaptı' demişlerdi. Zaten olay sabah saat 9, 10 civarında, askeri taburun sürekli kullandığı, çok yakınındaki yolda gerçekleşiyor. Raporumuzu Meclis İnsan Hakları Komisyonu'na, bakanlıklara da göndermiştik" diyor.
Güçlükonak'ta ne olmuştu?
15 Ocak 1996'da, PKK'nin ateşkes ilanından bir ay sonra, bazıları eski, bazıları aktif korucu olan köylüler öldürülmüş ve içinde oldukları araç yakılmıştı. Gazeteci Başlangıç ertesi gün Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye'ye 'ateşkese yanıtının' sorulacağını anımsatıyor. Yanmış cesetlerin ordu tarafından gösterilen sağlam kimlikleri daha sonra "teflon kimlikler" olarak anıldı. Öldürülenlerin yakınları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) Temmuz 1996'da başvurdu. AİHM bu davada Türkiye'yi mahkum edip, öldürülenlerin yakınlarına tazminat ödenmesine hükmetti. (TK)