Güneydoğu’nun Irak sınırındaki Cizre ilçesine en son Temmuz ayında gelmiştim. Irak sınırında havada savaş uçakları yerine daha yalnızca ‘operasyon’ lafları uçuşurken yaklaşan seçimler hakkında insanlar ne düşünüyor öğrenmek için buradaydım. Kentte kalınabilecek tek oteldeki oda fiyatı 50 YTL'ydi.
Dün ise Diyarbakır’dan Cizre’ye doğru yola çıktığımızda aynı oda 110 YTL olmuştu, Cizre’ye vardığımızda ise 150 lirayla tavan fiyatı zorluyordu. Şehrin içinde ve çevresinde birkaç saat geçirip otele döndükten sonra lobide çay içmek için yanlarına oturduğum gazeteci arkadaşların tek konusu ‘olası sınır ötesi operasyon’ değil borsa gibi dakika dakika hızla yükselen oda fiyatlarıydı.
Cizre'de yanıtlar soruyu kimin ve nasıl sorduğuna bağlı
Herkes hararetle birbirine ‘Sen ne kadara kalıyorsun?’ diye soruyor, herkes bir başka rakam söylüyordu. Tartıştık durduk, hiçbirimiz resepsiyona sormayı akıl etmedik.İşin tuhafı resepsiyonun da verecek net bir cevabı yoktu, çünkü gelen müşterinin yerli, Türk, yabancı olmasına ya da otele hangi gün geldiğine göre fiyatları devamlı değiştiriyorlardı.
Yalnızca otel fiyatları değil, Cizre’de hemen her sorunun cevabı kimin sorduğuna, hatta nasıl sorulduğuna göre değişiyor. Otelden sabahın erken saatlerinde dağılan gazeteciler aynı yerlere gidip, aynı kişilerle görüşüp farklı hikayelerle geri dönüyorlar. Birisi “geçitten sonra yollar kapalı, asker artık bırakmıyor,” derken hemen yanında oturan “ben bugün geçtim, gayet iyiydi,” diyor.
Cizre'de herkes milliyetçi söylemden rahatsız
Bir diğeri “Kasetlere el konuluyor, ya da sildiriyorlarmış” derken, berisindeki ‘‘Asker çok kibar, bazı sorularımızı bile yanıtladılar. Bizimkiler öğrenmiş artık bu PR (public relations/halkla ilişkiler) işini’ deyip haberini yazıyor. Gelen bilgiler de oda fiyatları gibi saat saat değişiyor.
Madalyonun haber yapanlar için olan yüzü biraz şans, biraz deneyim. Ama bir de diğer yüzü var, yani haber olanlar. Cizre’de kiminle konuştuysak basının "milliyetçi ve şovenist" söyleminden son derece rahatsız. Kentteki bir yerel gazeteci ‘‘Batı basını bir günde Şırnak’ı 10 yıl geriye götürdü.
Köşeyazılarına baktığınızda her yeri savaş alanı zannedersiniz. Cizreliler çok rahatsız’’ diyor. Akşam saatlerinde kaldırımlara tabureleri sıralayıp, sokağa çıkardıkları televizyonlarından grup gup haber izleyen esnaf da aynı görüşte.
Daha birkaç saat önce sokakta gördükleri muhabirlerin yaptığı haberlerin İstanbul’da nasıl derlendiğini hayretler içinde ve bol bol "çık çıklayarak" seyrederken ulusal basının Güneydoğu insanını bir bütün olarak terörist gibi gösterdiğinden şikayet ediyorlar.
"Öldürtecek bu basın bizi"
Yani basına kızan yalnızca hükümet değil, kullanılan dil yüzünden Cizreliler de çok kızgın ve daha da önemlisi endişeliler. İnternet kafesinde bize çay ısmarlayan Cizreli bir esnaf, ‘basınımız’ sayesinde daha savaş başlamadan insanların psikolojilerinin bozulduğundan bahsediyor.
İnsanlar korku içinde. "Huzursuzluk tekrar mı başlayacak, bizi tekrar tutuklayacaklar mı? Öldürtecek bu basın bizi. Son birkaç yıldır geceleri rahat rahat sokağa çıkıyorduk Hele savaş bir başlasın herkes tekrar evine kapanacak,’’ diye anlatırken, şehre 30 kilometre uzaklıktaki İdil’den bir esnaf ise ‘’Basının milliyetçi şovanist duyguları yüzünden halklar savaşı başlayacak. Kürt Türk savaşacağız sonunda’’ diye ekliyor.
Yaklaşılmasından çok korkulan sınır ötesi operasyon söylentilerine ve tüm medya provokasyonlarına rağmen Cizre’de hayat şimdilik normal seyrinde devam ediyor.
Oda fiyatları gizemini hala koruyor
Sabahları kepenkler açılıyor, esnaf taburelerinde çayını yudumlayarak güne başlıyor. Cizre’nin merkezinde yaşayan çocuklar kendi aralarında, çevresindeki dağ köylerinde yaşayanlar ise son iki haftadır neden okul yollarında silahlı askerlerin onlara ‘eşlik ettiğini’ anlamadan ama ses de çıkartmadan okullarına gidiyorlar.
Onşar Otel’de ise oda fiyatları hala gizemini koruyor. Kimse tam olarak bu konuda net bir bilgiye sahip değil. Tıpkı her sabah otelden çıkıp Cizre’den Şırnak’a doğru her köşebaşında haber yakalamaya çalışan gazeteciler gibi. (SG/NZ)