Küresel sivil toplum ittifakı CIVICUS, 2014 Sivil Toplumun Durumu Raporu’nu yayınladı. Rapor ulusal ve uluslararası yönetişim hatalarının sebep olduğu küresel protesto dalgalarına dikkat çekiyor.
Dünya genelinde 30 uzmanın katkılarıyla hazırlanan CIVICUS Sivil Toplumun Durumu 2014 raporu aynı zamanda CIVICUS'un 450 sivil toplum temsilcisiyle gerçekleştirdiği ve uluslararası kuruluşların sivil toplumla ne derece ilişki kurduğunu ölçen pilot bir araştırma projesinin sonuçlarını da kapsıyor.
CIVICUS Genel Sekreteri Dr. Danny Sriskandarajah sivil toplumun işleyişinin durduğunu, uluslararası kuruluşların insanların öfkesinin sebeplerini ele almadığını söylüyor.
Çifte demokrasi açığı
“Umuyorduk ki ulusal seviyede baskı gören, marjinalize olan ve dışlananlar uluslararası seviyedeki kurumlar tarafından duyulsun ve korunsun. Ancak küresel yönetişim de işe yaramıyor.
"İnsanların katılımına sınırlı kapsamda izin veren uluslararası yönetişim kurumları güncelliğini ve geçerliliğini yitirme riskiyle karşı karşıya.
“Daha da kötüsü, milyonlarca insanın kızgınlığını dile getirdiği eşitsizlik, seslerinin duyulmaması, düşük maaşlar, işsizlik gibi konular uluslararası kuruluşlar tarafından ele alınmıyor. Bazen, uluslararası kuruluşlar küresel sermayenin çıkarlarını teşvik etme noktasında suç ortağı oluyorlar.
“Milyonlarca vatandaş bu sebeple ‘çifte demokrasi açığı’ dediğimiz durumla karşı karşıya. Hem ulusal hem uluslararası seviyede vatandaşların sesleri duyulmuyor ve hesaba katılmıyor.
“Sivil toplum olarak işleyişimiz durduruldu. Hem görmek istediğimiz değişime ön ayak olmalı, hem de o değişimin ta kendisi olmalıyız.”
Dünyada sivil toplumun alanı daralıyor
Türkiye, Venezuela, Mısır, Ukrayna ve Brezilya’daki protestolara değinen raporda şu tespitler yer alıyor:
* “Geçtiğimiz seneyi” gözden geçiren rapor son protesto dalgalarının dünyanın dört bir yanında görüldüğüne dikkat çekiyor. Protestolar Brezilya, Türkiye ve Venezüella gibi kağıt üzerinde demokratik olan ve yüksek ekonomik büyüme gözlemlenen ülkelerde de görülüyor.
* Protestolar öncelikle yerel şikayetleri dile getiriyor, ancak daha sonra kapsamını genişleterek ekonomik ve politik elitin davranışları, yolsuzluklar, yükselen eşitsizlik gibi daha geniş tatminsizlikleri ifade diyor.
* Geniş barışçıl muhalefete karşı verilen sert devlet tepkisiyle kasıtsız bir şekilde protestolar körükleniyor.
* Hükümetler, vatandaşların katılım talebine zaten daralmakta olan sivil alanı daha da küçültme çabalarıyla karşılık veriyor. Devletler sivil alanı şüpheli yasaları geçirerek, protesto hareketlerini itibarsızlaştırarak ve sivil toplum aktivistleri ve kuruluşlarını doğrudan taciz ederek daraltıyor.
* En zengin devletler ve şirketler orantısız bir şekilde uluslararası gündemi ve normları etkiliyor. Küresel yönetişim, hayatlarını etkilediği insanlardan kopuk ve uzak olmaya devam ediyor.
* Daha fazla vatandaşın karar alma süreçlerine katılımının desteklenmesi ve sivil toplumun devamlı olarak bu süreçlere katılımının sağlanması için elverişli bir ortam yaratmak gerekiyor. Bu da ancak küresel yönetişimin demokratikleşmesiyle mümkün olabilir.
Türkiye
* Türkiye’de kitlesel protestolara katılan kişiler elitist olmakla itham ediliyor. Protestocular demokratik yollarla seçilmiş ve arkasında geniş halk desteği olan bir lidere karşı çıkmakla suçlanıyor.
* Küçük barışçıl gösterilerin kitlesel hareketlere dönüşmesine, devletin göstericilere orantısız ve şiddet dolu tepki vermesi sebep oldu. Protestoculara saldıran polislerin fotoğrafları ülkedeki geleneksel ve sosyal medya kanalları aracılığıyla yaygınlaştırıldı. Görüntüler tepkinin büyümesine ve hızlı bir şekilde protestocuların sayısının artmasına neden oldu.
* Protestoya katılan insan profili çeşitlendi ve dile getirilen taleplerin kapsamı genişledi. Protestoların kapsamı ilk günlerde dile getirilen meseleleri aştı ve protestolar halkın derinlerde yatan memnuniyetsizliklerini meydana çıkardı.
Raporun tam metnine buradan ulaşabilirsiniz. (EA)