Kendi hayatlarıyla birlikte şekillenen bir topluluk Çıplak Ayaklar Kumpanyası (ÇAK). Kuruldukları 2003'ten bu yana süreç içinde çeşitli yollara sapmış, yolda olan bir kumpanya.
Kuruluştan sonraki beş yıl, 20'li yaşların da verdiği geçicilikle yan yana gelip, gösteri üretip dağıldıkları bir dönemdi. Ardından 2007'de Tophane'deki stüdyolarına geçtiler. Biraz daha yerleşik olunmasıyla birlikte başka disiplinlerden sanatçıların da gelip gittiği, atölyelerin olduğu, muhabbetle çoğalan bir sürece girdiler.
İznik'te bir festival arazisi
"Çünkü bir mekanımız vardı artık" diyor Mihran Tomasyan.
"2007'den itibaren daha rahat prova yapabildiğimiz ve daha iyi gösterebildiğimiz işler oldu. 2015-2016 yıllarından itibaren ise Beyoğlu'nun değişimi, Kadıköy'e göç ve kentsel dönüşümle de beraber bizim de ruh halimiz de değişti tabi."
İki yıl önce İznik'te bir arazi aldılar, "Aynı zamanda hayatımıza bir de şehirden daha da uzakta bir mekan girdi artık." Foseptiğinden, yoluna, elektriğine kadar her şeyiyle kendileri ilgileniyor.
"Ormanda bile gösteri yapabiliriz. Festival, tiyatro festivali, sirk festivali olabilir. Büyük çocuk buluşmaları olabilir. Yaşadıkça şekillenecek burası da."
"Önemli olan yolda olmak"
Tomasyan, "Yani sonuçta hayatlarımızla beraber şekillenen bir topluluğumuz var. Kendi kişisel dünyamızda olan yolculuklar ya da duraklamalar ya da üretimlerin hepsi aynı zamanda kumpanya için de geçerli. Kimi zaman daha çok gösterili dönemler ya da daha sakin dönemler oluyor. Her sene bizim için yeni bir dönem, üzerine tartışacağımız yeni bir yolculuk oluyor. Önemli olan yolda olmak" diyor.
Melih Kıraç ise ekip içinde kendi alanlarını ve özgürlüklerini koruduklarını belirtiyor.
Artık yurtdışından farklı sanatçıları da davet ettikleri atölye ve eğitim tarafına ağırlık verdikleri bir sürece girseler de hala üretmeye devam ediyorlar. Dans ve hafıza arasındaki ilişkiyi irdeleyen, dansı hafızanın performansı olarak deneyimlemeye davet eden "Gölge Veri" gösterisi de bu yeni üretimlerinden biri ÇAK'ın.
ARTER programı kapsamında yeni gösteri
"Gölge Veri", ARTER'in prodüksiyonuyla, Selen Ansen'in küratörlüğünde hayata geçti. ARTER'in Performans Programı kapsamında "Kutlama", "Katılma" ve "Tınlama" alt başlıklarındaki programın "Katılma" ayağında ilk kez 11 Ocak'ta sahnelendi. Aynı zamanda ARTER'de eğitim programına da devam ediyorlar Kumpanya.
Melih Kıraç'ın hazırladığı performansta, Aslı Öztürk, Büşra Firidin, Mihran Tomasyan ve Kıraç dansçı olarak yer alıyor.
Tomasyan, "Melih'in zihnindekilerin dışavurumu bu gösteri biraz da" diye ekliyor.
"Dans arşivi yok"
Kıraç, topluluk olarak arşiv, hafıza gibi konularda çok heyecanlandıklarını söylüyor:
"Son dönemde çağdaş dans pratiği adına ne yazınsal bir şey var ortada, ne de hakkıyla muhafaza edilmiş bir arşiv."
Mihran Tomasyan "İkimiz de dans hocalarımızın arşivlerini ve dekorlarını tutmaya çalışıyoruz. Ne olacak onlar mesela, ya da tiyatroda ne oluyor? Dansta neredeyse saklanan hiçbir şey yok. Bu konu bizim aramızdaki bir sohbetti aslında. Arter bu teklifle gelince bu sohbeti onun içine nasıl koyarız diye konuştuk" diye aktarıyor.
Arşivlerin çok kişisel kaldığını, ortak bir alanın olmadığının altını çiziyor Kıraç ise:
"Aslında tartışmalı bir konu. Belki kimisi bunu aktarmak istemiyor da olabilir. Mutlaka saklanmalı ve aktarılmalı diye de bir durum yok tabi. Bizim bedenlerle de aktardığımız bir şeyler var. Ama bir pratik yok bu anlamda Türkiye'de. Bir müzenin herhangi bir kütüphanesinde, Türkiye'de 90'lardan bu yana nasıl dans gösterileri olmuş diye bakamıyorsunuz misal."
Peki, dünyada örnekleri var mı dans müzesi gibi bir oluşumun?
Tomasyan Fransa'daki Ulusal Dans Merkezi örneğini veriyor:
"Orada birçok stüdyo ve arşivin olduğu, videoların olduğu bir yer var. Fransa'nın birkaç şehrinde var bu merkezler. Bizim performans sanatları, dans alanımız çok bakir bir alan."
Gölge Veri ismine nasıl karar verildi?Kıraç anlatıyor:"Çok farklı disiplinlere, pratiklere bakarken daha çok dijital veri üzerine okuduğumuz bir şeylerde bir terim vardı. Bir mesleki terim bu aslında. İnternette sörf yaptıktan sonra arkanızda bıraktığınız ize "gölge veri" deniyor. Dans biraz da böyle bir şey. Bir süre geçirince bedenlere bir hafıza kazınıyor. Somut değil, bizim arayışımız, geride bıraktığımız ya da aktarmış olduğumuz küçük bir veri aslında." |
AKM Büyük Salon'dan kalan izler...
Oyun biraz da buralardan dansın hafızasını üretmek üzerine kurulu. Mesela AKM Büyük Sahne'de oynadıkları zamanlardan akıllarında ne gibi izler kaldı, 18 yaşlarında çıktıkları bir gösteriden kalan detay ne?
Kıraç devam ediyor:
"Türkiye ve dünyada bir şeyi saklama, hafızayı saklama ve aktarma biçimleri üzerine konuşmaya başladık ya, bu dansta nasıl olabilir. Ben bedenimde sakladığım bir bilgiyi/hareketi nasıl açığa çıkarırım, nasıl paylaşırım ya da seyirci bunu nasıl algılar sorusu vardı önümüzde. Orada kişisel pratiklerimize baktık biraz. Kendi kişisel tarihimize nerelerde dans ettik, nasıl anılar var bedenimizde. Bunları tekrar biraz aslına başka bir medya olmadan, kendi kayıtlarımıza dönmeden, yalnızca bedenle hatırladıklarımız nasıl ortaya çıkar sorularıydı..."
Egzersiz sürecini de şöyle anlatıyor Tomasyan:
"Melih enteresan egzersizler yaptırdı. Mesela diyelim ki 30 tane oyunda dans etmişim, oyunu hatırlamıyorum ama bedenimde bir hareketi kalmış. 18 yaşında yaptığım bir gösteri ya da. Belki 20 kez oynamışım. Ama artık yok. Okuduğum bir kitap gibi düşünün. Ama onun içinden bir cümlesi kalmış. Bir egzersizde de mimari olarak, daha önce prova yaptığım bir stüdyoda hayal ettim kendimi. Fransa'da aylarca prova yaptığım stüdyoyu düşünüyordum mesela. Bütün bu kırıntılarla, böyle böyle o hareketleri geri çağırdık."
Kıraç, "Aslında izleri" diyor, "ve o izleri birbirine bağladık."
"AKM Büyük Sahne mesela. Hepimiz bir şekilde orada sahneye çıktık. Biraz da şu anda olmayan mekanların da hafızasına da gitmekti bu çalışmalar. AKM sahnesinde bir şansım olsaydı gibi... Seyirci bir arşiv okuması ya da bir dans tarihi yazımıyla karşılaşmıyor. Sanki şey gibi belki bundan yüz yıl sonra bozuk arşiv parçasıyla karşılaştınız ve onun içinden TRT'de 1970'lerde yayınlanmış dans koreografilerinden bir on saniye görüyorsun, sonra başka küçük bir iz görüyorsunuz. Bu anlamda iş oldukça soyut aslında."
*"Gölge Veri", 21/22 Şubat saat 20.00'de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İDK Çağdaş Dans ASD Bomonti Kampüsü'nde izlenebilir.
(AÖ)