Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla yayımladığı basın bülteniyle, Türkiye'deki kadına yönelik cinsel işkence ve şiddet vakalarındaki artışa dikkat çekti.
Bürodaki verilere göre, 2024 yılı içinde ofise toplamda 55 başvuru yapılırken, bu başvuruların detayları kadına yönelik işkencenin çok boyutlu ve yaygın bir sorun olmaya devam ettiğini gözler önüne serdi.
Cinsel işkence ve şiddet durmuyor
Büro, 1997 yılından bu yana kadınlar ve trans kadınlara ücretsiz hukuki yardım sağlamakta. Ancak 2024 yılında da gözaltı merkezleri ve cezaevlerinde kadına yönelik cinsel şiddet ve işkencenin yaygın bir şekilde sürdüğü ifade ediliyor. Raporda, çıplak arama, fiziksel şiddet, tehdit, hakaret ve cinsel taciz gibi yöntemlerin kadınların en çok maruz kaldığı uygulamalar olduğu belirtildi.
İstanbul Sözleşmesi’nin geri çekilmesi etkileri
Kadına yönelik şiddetle mücadelede bir dönüm noktası olarak kabul edilen İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye'nin 2021 yılında çekilmesi, hem toplumsal algıyı hem de şiddet vakalarının seyrini olumsuz yönde etkiledi. Bu durumun kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde gözle görülür bir artışa neden olduğu vurgulandı.
Hukuka aykırı uygulamalar
Gözaltı ve cezaevi koşullarında uygulanan işkence yöntemleri, ulusal ve uluslararası yasalara aykırılık teşkil ediyor. Raporda şu detaylara yer verildi:
- Çıplak arama, hem gözaltı merkezlerinde hem de cezaevlerinde yaygın bir şekilde kullanılmaya devam ediyor. Oysa bu yöntem, Birleşmiş Milletler Mandela Kuralları’na tamamen aykırı ve cinsel taciz içeren bir işkence biçimi.
- İstanbul Protokolü’ne uygun davranılmıyor. Polis ya da jandarma görevlilerinin doktor muayenesi sırasında odada bulunması, protokole aykırı olmasına rağmen yaygın bir uygulama olarak devam ediyor.
- Süngerli oda uygulaması, cezaevlerinde izolasyonun en ağır biçimlerinden biri olarak kullanılıyor. 2021 yılında Kandıra Cezaevi’nde yaşamını yitiren Garibe Gezer’in ölümü, bu uygulamanın tehlikelerine somut bir örnek olarak gösteriliyor.
2024 yılı verileri
Büro tarafından yapılan açıklamada, 2024 yılında ofise başvuran mağdurların profili ve maruz kaldıkları şiddet türleri şu şekilde özetlendi:
- 55 başvuru (40 kadın, 1 çocuk, 14 trans kadın)
- Etnik dağılım: 37 Kürt, 15 Türk, 3 sığınmacı (1 Iraklı-Arap, 1 Faslı-Arap, 1 Sudanlı)
- Şiddet türleri:
- 20 darp,
- 22 cinsel taciz,
- 12 çıplak arama,
- 9 sinkaflı küfür,
- 1 tecavüz,
- 9 tıbbi işkence.
Hekimlerin rolü ve adli tıp eleştirisi
Büro, bağımsız hekimlerin raporlarının delil kabul edilmemesini ciddi bir sorun olarak tanımladı. İşkence vakalarının tespiti ve belgelenmesinde yalnızca Adli Tıp raporlarının kabul edilmesi, mağdurların adalete erişimini zorlaştırıyor.
Kadın mücadelesi umudu koruyor
Kadına yönelik şiddetin tüm boyutlarıyla devam ettiği vurgulansa da, kadın hareketinin mücadele gücünün umudu canlı tuttuğu ifade edildi.
Büro, cinsel işkenceye maruz kalan kadınların adalet mücadelesinde yanında olmaya devam edeceklerini belirtti.
Polisin işkence ile gözaltına aldığı LGBTİ+'lar: Başımıza bir şey gelirse sorumlusu sizsiniz
(EMK)