Trans Danışma Merkezi T-Der, yayınladığı “Yeniden Doğdum” kitapçığında cinsiyet geçiş süreciyle ilgili gerekli bilgileri ve Türkiye’deki trans bireylere dair verileri bir araya getirdi.
Kitapçıkta cinsiyet geçiş süreciyle ilgili tıp ve hukuk alanında faydalı bilgilerin yanısıra konuyla ilgili kavram ve tanımlara da yer verildi.
Türkiye’deki trans bireylerle yapılan anket ve derinlemesine görüşmelerle gerçekleştirilen araştırma ise, transların demografik bilgiler, çocukluk döneminde yaşadıkları sosyalizasyon süreci, cinsiyet geçiş dönemi deneyimleri, sağlık ve hukuk alanında yaşadıkları ve LGBTİ örgütlenmesiyle ilişkilerine yoğunlaşıyor.
Çoğu trans bireyin cinsiyet geçiş süreçleriyle ilgili arkadaş çevrelerinden ve bunu daha önce deneyimlemiş bireylerin tavsiyelerinden yararlandığı biliniyor. “Yeniden Doğdum” tam da bu noktada yeniden önem kazanıyor çünkü 30 trans kadın ve erkeğin deneyimlerini toplayan bir kaynak oluşturuyor. Türkiye’de trans bireylerin hangi hastaneleri, hatta hangi doktorları tercih ettiğine kadar birçok bilgiyi paylaşıyor.
Cinsiyet geçişi yapmayan transseksüeller de vardır
T-Der cinsiyet geçiş sürecini, transseksüellerin tıbbi, hukuki, psikolojik ve sosyal alanlarındaki değişimin bütünü olarak tanımlıyor. Cinsiyet geçişini gerçekleştirmeyen transseksüeller de olduğunun altını çizen T-Der, “Cinsiyet geçiş süreci transseksüellerin bedeni ve görünümünde ne kadar değişiklik isteyeceği ile ilgilidir” diyor.
30 trans kadın ve erkekle gerçekleştirilen ankete katılanların yüzde 36,6’sı (11 kişi) henüz herhangi bir operasyon geçirmediklerini belirtiyor. Cerrahi operasyon geçirenlerin (17 kişi) yarısından fazlası özel hastanelere ve/veya muayenehanelere başvuruyor.
Katılımcıların yüzde 73’ü ise (22 kişi) ise hormon kullandığını belirtiyor. T-Der’e görei cinsiyet geçiş sürecine adım atan bireylerin sağlık konusunda yaptıkları ilk şey genellikle hormon kullanmaya başlamak oluyor. Hormon kullanımı bedeninde rahat etmeyen bireylerin psikolojik olarak biraz olsun rahatlamalarını sağlıyor. Bir trans erkek şöyle anlatıyor:
“Hormon çok güzel bir şey. Bedenimin değişmeye başlaması, değişiyor olması beni güçlendiriyor. Yani sesimin kalınlaşması, gür çıkmasının da etkisi var. Daha az göz hissediyorum üzerimde, daha az fısıltı duyuyorum.”
Üniversite hayatında en büyük sorun barınma
Araştırmaya katılan 30 trans bireyin yüzde 73’ünün lise sonrası eğitim hayatına devam ettiği görülüyor. T-Der, üniversite eğitimine erişebilecek imkanları olan bireylerin geçiş süreçlerinde daha aktif olduğunun altını çiziyor.
Bunun yanısıra bu örneklemden hareketle trans bireylerin yükseköğrenime katılma ve devam etme oranlarının yüksek olduğu genellemesinin yanlış olacağı da belirtildi.
Üniversite eğitimi gören trans bireylerin bu yıllardaki başlıca sorunu ise barınma. Bir trans erkek bunu şöyle anlatıyor: “Üniversitede kız öğrenci yurdunda kaldım. Bir kız, bu lezbiyen, demiş. Beni çağırıp, seni yurttan atacağız dediler. Nedenini sordum. Sen biliyorsun, dediler. Lezbiyen olsam bile, o kızla yatsam bile, dünyanın sonu mu bu. Çok kötü bir şeymiş gibi bahsetti. Yurttan attılar beni.”
Bir diğeri de “Ben üniversitede bir süre kız yurdunda kaldım. Bu benim için çok büyük bir sorundu. Eğitim hayatımda yaşadığım en büyük ayrımcılık buydu” diyor.
89 sayfalık kitapta çok daha fazla bilgi, çok daha fazla deneyim paylaşımı var elbet.
T-Der’in Türkçe ve İngilizce olarak yayınladığı “Yeniden Doğdum / I Was Reborn” kitabını [email protected] adresine mail atarak ya da 0312 232 3858 numarasından derneğe ulaşarak ücretsiz olarak temin edebilirsiniz. (ÇT)