Müslüman Toplumlarda Cinsel ve Bedensel Haklar Koalisyonu'nun (CSBR) düzenlediği "Ortak Mücadele Hep Birlikte" kampanyası kapsamında Beyoğlu'nda Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği (KİH-YÇ) "Hür Doğdum, Hür Yaşar mıyım?" paneline ev sahipliği yaptı.
"Cinselliğimiz, Bedenimiz ve Şiddetle Mücadele" konulu panelde yasaların yanı sıra, yetkililerin "erkek zihniyetinin" de değişmesi gerekliliğine dikkat çekildi; defalarca şikayetçi olmasına rağmen kadınların öldürülebildiği söylendi. Panelist ve izleyiciler basının yaklaşımını, keyfi polis muamelelerini, günlük hayattan tecrübelerini de paylaştı.
Anayasa Kadın Platformu'ndan Hülya Gülbahar konuşmasında "diğerini yok saymamak için 'Müslüman toplumlar' yerine 'Müslüman çoğunluklu toplumlar' gibi kullanımlar gerektiğine" dikkat çekti, kadın cinayetlerini adli vakalar durumuna indirgeyen söyleme karşı, meselenin politik olduğunu vurguladı.
"Anayasa taslağında yer almasını son anda engellediğimiz 'Çocukları cinsellikten korumak' gibi kavramların, ilgili maddeleri topluma çocuklar üstünden dayatma yöntemi olduğunu söyledi; "Sistemin bu konudaki heves ve iştahı asla bitmeyecek; yeni anayasa için de tartışmalıyız" dedi.
Kadın Cinayetlerine Karşı Kadın Platformu'ndan Funda Ekin, "Erkekler itaat istiyor, sistem şekillendiriyor. İçi boşaltılıp ele alınan şiddet yine kadını vuruyor. Polisler şikayetlere aileyi koruma bazlı yaklaşıyor; savcılığa taşınabilirse, aile içi tartışma sayılıyor" diye konuştu.
"Devlet önlem almadıkça, başbakan kadın ve erkek eşit değil dedikçe, bu cinayetlerin ortağı ve azmettiricileridir. Gülbahar'ın her yıl bini aşkın kadının cinsiyeti nedeniyle öldürülmesini 'bir cinsin kıyımı' olduğu yönündeki tanımı çok yerinde."
"Sokakta trans istemeyen devlet ceza kesiyor"
Kadın Kapısı çalışanı Şevval Kılıç "Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği anayasaya girsin istiyoruz; istihdam talep ediyoruz" diye konuştu ve translar özelinde "basit ve net bir kurtuluş manifestosu" ortaya koymak gerektiğini belirtti.
"Sokakta transları istemeyen devlet ceza kesiyor; ama bunları ödemek için translar daha çok seks işçiliği yapmak zorunda kalıyor" diye ekledi.
Son 12 ayda işlenen cinayetleri konu alan raporundan bahseden gazeteci Emine Özcan cinsel şiddet olaylarının gizlendiğine, gazetelerde günde üç cinayet gibi görünen sayının gerçekte daha yüksek olduğuna değindi.
Cinayet sebepleri münferit değil
Özcan, "Üçüncü sayfada tek başına okununca münferitmiş gibi görünen cinayetlerin, bir araya getirilince çok sık tekrarlanan bahanelerden oluştuğu açığa çıkıyor. Haberlerde nefret cinayetinin adı konmalı" diye konuştu.
Amargi ve Kaos GL üyesi Yasemin Öz, ceza kanununda cinsel haklarla ilgili maddelerin "çocuğun kimin dölü olduğu" gibi konuları dert edinen veya "hayasızca hareketler" gibi kadın ve LGBT bireylere baskı aracı olarak kullanılan muallak kavramlardan oluştuğunu; elde edilen yasaların kullanılabilmesi için mahkemelerdeki zihniyetin de değişmesi gerektiğini belirtti. (EÇ/EÖ)