Herhalde hepimiz, geçtiğimiz dönemde yaşanan çocuk istismarı meselesini düşündüğümüzde Siirt'te yaşananları irkilerek yeniden hatırlayabiliriz.
Çocuğun cinsel istismarı, diğer istismar türlerinde olduğu gibi, öncelikle çocuğun benlik saygısını zedelemektedir. Beden bütünlüğünü tehdit etmesi nedeniyle, çocuk ruh sağlığı uzmanlarının da ifade ettikleri gibi, ruh sağlığını bozmaktadır. O zaman çocukları istismardan nasıl korumak gerekir sorusu çocukla çalışan tüm kurumların ve meslek elemanlarının derdi olmalıdır.
Çocukları ihmal ve istismardan korumak için eğitim sistemini oluşturan tüm parçalarla birlikte yapılması gerekenler vardır. Bu parçaları düşündüğümüzde; idare, öğretmenler, psikolojik danışman ve rehberleri, öğretmen - rehberlik hizmetleri işbirlikleri, okul aile birlikleri.
Yukarıda sözü edilen sistemin tüm öğelerinin çocukları, hakları olan, "bireyler" olarak görmeleri gerekir, özellikle eğitim sisteminin içeriğini, örgütsel yapısını çocuk hakları yaklaşımına göre yapılandırmalıdır.
Böylece eğitim sisteminin çocuğu ihmal ve istismardan koruyabilmesinin mekanizmaları geliştirilebilecektir. Okul böylece sadece çocuklara disiplini öğreten kontrol kurumu olmaktan çıkacak, çocukların eleştirel düşünmeyi ve haklarını savunmayı öğrenmeleri mümkün olacaktır.
Bu bağlamda öğretmenler, çocukları ihmal ve istismardan korumaya yönelik eğitimlerle desteklenmelidirler. Herhangi bir istismar olayı ile karşı karşıya kaldığında nereye başvurması gerektiğini, aileyi nereye yönlendireceğini bilmelidir.
Özerk rehberlik hizmeti olmalı
İşte bu noktada okullardaki rehberlik hizmetlerinin nitelik ve nicelik olarak kalitesinin artırılması gerektiği tartışma götürmez gerçeklerden biridir. Örneğin rehberlik hizmetleri kapsamında mutlaka sosyal hizmet uzmanları ekibin önemli bir parçası olarak yer almalıdır.
Rehberlik hizmetleri ve okul yönetimi arasındaki sorunları gidermek açısından bu hizmetlerin daha özerk bir yapılanma ile verilmesi, özellikle çocuk istismarının ortaya çıkması durumunda okulun itibarının düştüğünü düşünen yöneticilerle yaşanan çatışmayı çözmek açısından yeni yönetsel anlayışlar geliştirmek ve bunun nasıl bir model olması gerektiği de tartışılmalıdır.
Bunun yanı sıra, çocuklara ve ailelerine çocuk hakları konusunda verilecek eğitimler okullarda zorunlu hale getirilmelidir. Çocuklara gerektiğinde "hayır" demeyi öğretmek, sınırlarına saygı göstermek, haklarını bilmelerini sağlamak, istismara karşı bedenini ve kendini korumayı öğretmek, istismarın gelebileceği ortam ve durumlar hakkında bilgilendirmek amaçlı gerçekleştirilecek projeler bu eğitimlerin bir parçası olmalıdır.
Özellikle çocukları cinsel istismardan korumak için çocukların cinsel eğitim hakları temel ilke olarak müfredat programında yer almalıdır.
Bugün çocukların cinsel istismar mağduru olmalarının en önemli nedenlerinden birinin cinsellikle ilgili sağlıklı bilgilerinin olmayışı olduğu bilinmektedir. Öyleyse çocuklar, ders programının yanı sıra rehberlik hizmetleri dahilinde de cinsellikle ilgili yaşantılarını paylaşabilecekleri bir ilişki ve iletişim düzeyini yakalayabilmelidirler.
Çocukların haklarını onlarla birlikte yaşama geçirmeyi temel felsefe olarak kabul eden eğitim kurumları çocuklarla birlikte pek çok sorunun üstesinden gelebilecektir. Bu felsefenin oluşması ve yaşama geçirilmesini eğitimcilerin sendikalarının da dert edinmesi tartışma götürmez gerçeklerden biridir. (ÖCÖ/SP)
*Doç.Dr. Özlem C. Öntaş - Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümü.
*Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın (Eğitim- Sen) Ağustos'ta çıkan son bülteninde yayımlanan makaleyi kısaltarak aldık.