Çin hükümeti ülke genelinde binlerce camiden minareleri ve kubbeleri kaldırma kararı almasının ardından Xining şehrinde yer alan 700 yıllık Dongguan Camii'nin kubbeleri eyalet yetkilileri tarafından yıkıldı.
Yetkililere göre camilerin kubbe ve minareleri ülke vatandaşları üzerindeki yabancı dini etkinin açık bir kanıtı. Çinli yetkililer ülkede yer alan Müslüman azınlığı "daha geleneksel Çinliler" yapmak adına İslam mimarisini yok etmekle suçlanıyor.
Kubbe ve minareleri hedef alan kampanya ülkede İslamofobi ve dini kısıtlamalardaki artışla doğrudan bağlantılı kabul ediliyor.
Bu kapsamda Çinli Müslüman gruplar üzerinde tam olarak neyin yabancı dini etki neyinse Çin kültürü kabul edileceği konusunda yoğun bir tartışma dönüyor.
55 gruba ayırıyorlar
NPR'ın haber analizine göre Çin Halk Cumhuriyeti'nin etnik gruplar üzerine uyguladığı politika aslında Sovyetler Birliği modelinin lokalize edilmesinden ibaret.
Çin hükümeti ülke içerisinde yer alan etnik azınlıkları yaşadıkları topraklarda sınırlı kültürel özerkliğe sahip olacak şekilde 55 gruba ayırıyor.
Teoride her ne kadar azınlık gruplar sınırlı özerkliğe sahip olduğu iddia edilse de Xi Jinping yönetiminde pratikte azınlık gruplara karşı resmi yazışmalarda 'sinikleşme' olarak adlandırılan politika güdülüyor.
Buna göre azınlıkların asimile edilerek Çin toplumuna entegrasyonu rejimin ana amaçlarından biri.
"Kültürel hegemonya çabası"
Çin'de 1300 yılı aşkın bir süredir yaşayan ve yaklaşık 10 milyon civarında bir nüfusa sahip olan Hui Müslümanları uygulanan sinikleşme politikası kapsamında ana akım Çin toplumuna kültürel ve dilsel olarak uyum sağladılar.
Topluluk üyeleri kültürlerini yabancı bir etkinin sonucundan ziyade Çin kültürünün bir parçası olarak benimsetebilmek adına eski Çin felsefesinde yer alan Konfüçyüsçü ve Taocu öğretinin ilkelerini İslami emirleri açıklamak için kullanmaya başladılar.
Müslüman Hui mezhepleri tarafından dini törenlere tütsü yakmak gibi uygulamaların dahil edilmesi oldukça yaygın bir uygulama.
Bunun yanında Henan eyaletinde kadın imamlar tarafından yönetilen ve kadınlara özel olan camiler gibi bazı örneklerin Çin kültürünün uzun ve özgün bir örneği olduğu iddia ediliyor.
Uzmanlara göre hükümetin destek verdiği bu tip uygulamalar Huiler gibi etnik azınlıkları ülkede Han çoğunluğuna benzetme amacı güdüyor.
Frostburg Üniversitesi'nde Çin tarihi üzerine ders veren Ma Haiyun'a göre Çin hükümeti ülkeye kültürel olarak egemen olmaya çalışıyor.
Dini ve etnik azınlıklar hedef
İlk defa Jinping tarafından 2016'da ortaya atılan sinikleşme çağrısında ülkede yer alan etnik ve dini grupların farklılıkları bir yana bırakıp Çin kültürünü ön plana almaları isteniyordu.
Bu kapsamda Müslüman azınlığın yoğun olarak yaşadığı Xining şehrinde uygulanan sinikleştirme politikası bölgedeki Suudi ve Arap nüfuzunu ortadan kaldırma amacıyla 2018'de başlatıldı.
Çin'in kuzeybatısında yer alan camilerin büyük çoğunluğunun kubbeleri yetkililer tarafından yıkıldı.
Öte yandan kubbelerin kaldırılmasına yerel halkın verdiği tepki oldukça sınırlı oldu.
Hükümetin uygulamalarına karşı sınırlı bir halk direnişi gerçekleşse de Dongguan Camii'nin imamı ve yöneticisinin göz altına alınarak karara onay vermek zorunda bırakıldığı belirtiliyor.
Pek çok cami kapatıldı
Çin'in diğer bölgelerinde ise sinikleştirme politikası kapsamında 2018'den beri pek çok caminin kapatılarak mallarına el konulmasına ve imamların hapse atılmasının yasal olarak önü açıldı.
Hükümetin uyguladığı sinikleştirme politikasından sadece dini azınlıklar etkilenmedi.
Mandarin Çincesi dışındaki azınlık dillerinin kullanımıyla ilgili kısıtlamalarda da artış gözlemlendi. Tibet ve Uygur gibi azınlıkların ana dillerinin kullanılmasına yönelik kısıtlamalar gerçekleştirildi.
İç Moğolistan'da okullarda Moğolca eğitimin kısıtlanmasına yönelik uygulamalar karşısında halk tarafından protestolarla cevap verilse de hükümet geri atmayarak kısıtlamaları devam ettirdi.
Azınlık gruplar bölünüyor
Ayrıca Çin hükümeti Sincan özerk bölgesinde Uygurlara yönelik yaptığı uygulamalar yüzünden uluslararası toplumdan eleştiri görüyor.
Yüzbinlerce Uygur'un tutulduğu kamplarda Çin kültürüne entegre edilmek amacıyla eğitime tutulduğu belirtilirken bölgede yer alan camilerin yıkıldığı söylendi.
Uzmanlara göre Çin hükümetinin kubbeleri yıkma uygulaması zaten mezhepsel olarak bölünmeye müsait olan Çinli Müslüman toplulukları bölme amacı taşıyor.
Ma'ya göre Xining'de camilerin biçimsel olarak dönüştürülmesini cemaatin farklı gruplara bölünmesi takip ederken hükümet bilinçli bir şekilde bu bölünmeyi destekliyor.
(DE/PT)
*Bu haber bianet stajyeri Doğucan Eroğlu tarafından çevrildi ve hazırlandı.