Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ekonomik ilişkiler geliştirmek ve "17 milyar dolarlık ticaret hacmindeki dengesizliği gidermek" için Çin'de. Gül'ün "Bu seyahatimde bana eşlik eden heyette çok sayıda önde gelen işadamı ve işkadını bulunmaktadır" diyerek yola çıktığı Çin, dünyanın ikinci veya üçüncü büyük ekonomisi (hesap yöntemine göre değişiyor). Döviz kuru üzerinden hesaplandığında, 2008'de gayrı safi yurtiçi hasılası (GSYH) 4,4 trilyon dolar. 585 milyar dolarla elinde en çok ABD doları bulunduran ülke.
1,34 milyarlık nüfusunda, kişi başına 3 bin 180 dolar gelirle 178 ülkede 104. sırada. Çin'in ihracat ve ithalatının yüzde 60'ını yabancı yatırımlar oluşturuyor. 1990'ların başından beri, ülke bir ucuz emek ve yatırım cenneti. Ancak mayıstaki ihracatı bir önceki aya göre yüzde 26,4 ithalatı da yüzde 25,2 düştü. Dış ticaret fazlası da (ihracat-ithalat farkı) yüzde 33 düşerek 13,4 milyar dolar oldu.
Komünist Parti'nin yönettiği, kendini "sosyalist bir devlet" olarak tanımlayan Çin Halk Cumhuriyeti, Dünya Ticaret Örgütü'nün üyesi.
Emek hakları savunucuları bastırılıyor
Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu'nun (ITUC) 2008'i değerlendirdiği rapora göre, Çin'de emek haklarını savunmak kendini tehlikeye atmak demek. Ocak 2008'de yürürlüğe giren yeni iş yasası, işçilerin haklarında göreli bir iyileştirme içeriyor; bu da sermayeyi ürkütüyor. Çin hükümetine göre, 67 bin fabrikada 20 milyon iş kaybı yaşandı.
Mart 2008'de ikramiyelerinin verilmediğini öğrenen 4 bin Casio işçisi protestoya başlayınca karşılarında bin polis buldu. Ekimde, oyuncak firması Smart Union bir gecede 7 bin işçiyi maaşlarını ve tazminatlarını ödemeden işten çıkardı. İşçiler eyleme geçince karşılarında yine polisi ve gözaltıları buldular. Tutuklanmakla tehdit edildiler. Sonunda hükümet iki aylık maaşlarını karşılamayı kabul etti; ama tazminat ödenmedi.
Grev hakkı tanınmıyor
Yasalarda "iş durdurma" geçse de, buna kalkışan işçiler hapis tehdidiyle karşı karşıya. Grev hakkı yasalarda yok. Grev örgütleyenlereyse, zorla çalıştırma anlamına gelen, "çalışma yoluyla yeniden eğitim" uygulaması var. Bu uygulama yasal olarak üç yılla sınırlı. Ama pratikte yöneticilerin isteğine göre uzayabiliyor.
ITUC Hong Kong bürosuna göre, Haziran 2009 itibarıyla 30 emek hakları savunucusu özgürlüğünden alıkonmuş durumda.
Ülkede bir tek sendikal konfederasyon var. Yeni bir sendika kurulamıyor, buna kalkışanlar yine cezalandırılıyor. Yıllarca sendikasız işçi çalıştıran büyük uluslararası sermayenin durumu, 2006'dan beri değişmiş durumda. Başkan Hu Jintao'nun emriyle, resmi sendika yabancı şirketlerde örgütleniyor. 2008 rakamlarına göre ülkedeki çokuluslu şirketlerin 313'ünde (yüzde 80), sendika var. Bunların arasında Wal-Mart, Carrefour, McDonalds, Motorola, Kentucky Fried Chicken, Samsung ve Nestle gibi firmalar bulunuyor.
Geçen yıl boyunca birçok küçük, orta ölçekli firma kapandı. Bu ülke içinde göçle gelen 30 milyon işçiyi işsiz bıraktı; 7-10 milyonu hâlâ kentlerde iş arıyor. Sanayi merkezi Dongguan bölgesinde, Hong Kong merkezli 117 işverenin 20 bin işçiye maaş vermediğini sakladığı ortaya çıktı.
Ölüm cezası
Çin ölüm cezasını en çok uygulayan ülke. Uluslararası Af Örgütü'nün 2008'le ilgili raporuna göre, yıl içinde 7 bin civarında ölüm cezası verildi; yaklaşık 1.700 kişinin bu yolla öldürüldüğü tahmin ediliyor. Çin Aralık 2008'de dünya çapında ölüm cezasının kaldırılmasına dair Birleşmiş Milletler oylamasında hayır oyu kullandı.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) İnternet'i de en geniş derecede sansürleyen Çin'i, "dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi" olarak niteliyor. (TK)