Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yılı dolayısıyla Tarih Vakfı ve Orient-Institut İstanbul “Osmanlı Cephesinde Yeni Bir Şey Var: Cihan Harbi’ne Yeniden Bakmak (1914-1918)” başlıklı uluslararası konferans düzenledi.
Bilgi Üniversitesi Santral Kampus'ünde 12 Nisan'a kadar devam edecek konferansın birinci oturumunda "Savaş Zamanında Yemek Politikaları" konuşuldu.
Şükrü Hanioğlu'nun moderatörlüğündeki oturumda Mustafa Aksakal, Elizabeth Thompson, ve Chris Gratien konuştu.
"Çekirge istilası gıda kıtlığı başlatmıştı"
Mustafa Aksal, Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı öncesi başlayan çekirge istilası nedeniyle zaten her yerde gıda kıtlığının baş gösterdiği çok zor bir zamanda savaşa girdiğini hatırlattı.
"Suriye, Yemen, Aydın, Edirne, Beyrut, İstanbul gibi yerlerde çekirge istilası nedeniyle zaten mahsuler zarar görmüştü. Bazı yerlerde mahsulün yüzde 80'i zaten yok olmuştu. Gıda fiyatları çok yükselmişti. İmparatorluk 1913-1914'te 88 bin taneli tohum ithal etmek zorunda kalmıştı."
Savaş zamanı bütün erkeklerin askerde olması nedeniyle tarımda çalışacak iş gücünde düşüş olduğuna sadece kadın ve ihtiyarların tarım işçisi olduğuna dikkat çekerek gıda kıtlığı ile başlayan açlığın Osmanlı'nın tüm bölgelerinde etkili olduğunu belirtti.
Aksal, gıda kıtlığının Osmanlı bayrağını yere atıp ezmeye kadar varan bireysel eylemlere neden olduğunu ve Osmanlı'ya bağlılığı yok ettiğini söyledi.
Özellikle açlık nedeniyle milyonlarca insanın öldüğü Suriye'de açlık vahimleşirken deniz ablukasındaki İngiliz ve Fransızların açlık uyarısına "abluka tam da bu nedenle başladı" cevabını verdiğini belirtti.
"Hıristiyanların açlığa mahkum edilişi"
Elizabeth Thompson, 1913-1915 arası Cebel-i Lübnan'ın Valisi olan Ohannes Kuyumciyan'ın hatıratı üzerinden savaş zamanında liberalizmin çöküşü ve gıda krizini anlattı.
"Cebel-i Lüban, Osmanlıcı ideal için iyi bir yerdi. Hıristiyanlara yönelik 1860 katliamından beri barışçıl bir dönem yaşıyordu. Kuyumciyan'ın hatıralarında Jöntürkçü, Osmanlıcılığa, Meşrutiyet'in liberalizm ve hoşgörü getireceğine inanan bir kişi olduğunu görüyoruz. Ancak vali olmasının hemen adından İttihat Terakki darbe yaparak yönetime geçiyor.
"Kuyumciyan'ın hatıralarında Cemal Paşa'nın Hıristiyan halkı gıda ambargosuyla açlığa mahkum edişini anlatıyor. Zaten çekirge istilası nedeniyle ürün yoktu. Kuyumciyan, ürünü denizden getirmek istedi. Ama Cemal Paşa bu gıdayı getirenlere ateş edilmesini emretmişti.
"Bir yandan da Kuyumciyan, 1914 ağustos'unda Hıristiyanları yağmacılık nedeniyle tutuklama emri alıyor. Bunun üzerine istifasını veriyor. Ve yola çıktığında da tehcir nedeniyle çöllerdeki Ermenilerin sefil halini görüyor."
Thompson, tüm bu yaşadıklarından sonra liberal ve Osmanlıcı olan Kuyumciyan'ın bir anda ırkçı terimlerle tüm Türkleri mahkum ederek milliyetçi bir yapıya büründüğünü söyledi.
"Adana'da savaş 10 yıl sürdü"
Adana vilayetinin 1950’ye kadarki iktisadi gelişimi üzerine çalışan Chris Gratien, Adana vilayetinde savaşın aslında 1924'te sona erdiğini yani tam 10 yıl sürdüğünü belirtti.
Adana'da savaşın sadece maddi değil ekolojik bir tahribat da yarattığına dikkat çeken Gratien, pamuğun yetiştiği bereketli Çukurova bölgesinde 1917'de pamukta yüzde 80 düşüş olduğunu belirtti.
Gratien, açlık nedeniyle insanların birçoğunun sulak alanlarda baş gösteren sıtma sonrası ölüm yaşadığını belirtti.
"Sadece askeri boyuta bakılmamalı"
Şükrü Hanioğlu, daha önce hep Birinci Dünya Savaşı'nın Batı'daki etkileri üzerine çalışıldığını Doğu'daki etkilerinin yeni yeni gündeme geldiğini belirterek savaşın sadece askeri değil, sosyal, ekonomik, çevresel etkilerinin de ele alınmasının önemine dikkat çekti.
"Osmanlı sivil nüfusu kıtlığa karşı çok zorlu bir savaş verdi. Ancak buna çok az dikkat çekildi. İmparatorluk çapında çekilen ızdıraplar farklı seviyelerde oldu. Bu ızdıraba farklı faktörlerin oransal olarak ne ölçüde yol açtığına bakılmalı. " (NV)
Konferansın detaylı programı için tıklayınız.