"Devlet, çocuklarını zorla evlendiren anne ve babaları, eşine şiddet uygulayan kocaları koruduğu sürece çocuk istismarıyla baş edemeyiz. Devletin bu alanda ciddi bir politikası olması lazım. Türk Ceza Kanunu'ndaki (TCK) değişiklikler de uygulanmadığı sürece bir anlam taşımıyor. Tüm sisteme erkek bakış açısı sinmiş."
Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nden avukat Türkay Asma, bianet'e 15 yaşından küçük kızını zorla evlendiren anneye ve babaya "Denetimli Serbestlik Yasası" uyarınca verilen cezaları değerlendirdi. Asma, "Aile, TCK'nin 'Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali'ni düzenleyen 233. maddesi uyarınca yargılanmalıydı" dedi.
Radikal gazetesinin haberine göre 40 yaşındaki A.D'yle resmi nikahsız evlendirilen kız çocuğunun annesine 60 gün kamuda çalışma, babasınaysa 600 YTL para cezası verilmişti.
"Aile hapis cezası almalıydı"
Verilen cezanın hakim ve savcıların bakış açısını gösterdiğini vurgulayan Asma'ya göre kız çocuğunun durumunun kabahat suçu kapsamında değerlendirilmesi yanlış. Asma'nın ailenin yargılanması gerektiğini savunduğu TCK'nin 233. maddesi şöyle:
"Aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişi, şikayet üzerine, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
"Denetimli Serbestlik Yasası"nın çocuklara ve yetişkinlere yaptırım için uygulandığını belirten Asma, cezanın verildiği durumlarda yerine getirilip getirilmediğinin takip edilmesi gerektiğini kaydetti.
"Ceza caydırıcı olmazsa suçun önüne geçilemez"
"Bu çocuğu zorla evlendiren, dolayısıyla cinsel istismarına sebebiyet vermiş, eğitim hakkını elinden almış bir aile için yeterli bir ceza olabilir mi? Yasalarda değişiklik yapılıyor da ne oluyor, buna göre ceza verilmiyor. O çocuklar hepimizin çocuğu... Böyle cezalar vermek, aileyi korumak demek örneğin babanın kızını taciz ettiği durumlarda ensesti serbest bırakmak demek değil mi?"
Daha önce ilgilendiği davalardan örnek veren Asma, baronun çabalarıyla kız çocuklarının koruma altına alındığını, babanın tutuklandığını aktardı. Asma'nın ifadesine göre bu gibi durumlarda da çocuğun yakınları, çocuğu şikayetinden vazgeçmeye zorlarken, avukatları da tehdit ediyor.
"Çocuklar korunmuyor. Bu şekilde toplumu yaşanılır bir yer haline getiremeyiz. Hakim ve savcılar duyarsız. Oysa her durumda çocukların yerine kendi çocuklarını koyarak düşünmeliler." (GG/TK)