Yapımcı, yönetmen ve uzun yıllar Beyoğlu’ndaki Çiçek Bar’ın işletmecisi, "Çiçek Arif" lakaplı Arif Keskiner için yarın saat 11.00’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda bir tören düzenlenecek. Keskiner, Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Kilyos Mezarlığı’nda toprağa verilecek.
1938 yılında Adana’nın Osmaniye ilçesinde dünyaya gelen Keskiner, ilkokulu ve ortaokulu Osmaniye'de tamamladıktan sonra İstanbul Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu'ndan (günümüz Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi) mezun oldu.
Bir süre Yılmaz Güney ile çalıştı. Kitapçılık ve spor yazarlığı yaptı. İsveç'te muhabirlik ve bulaşıkçılık yaptı. Ardından Türkiye'ye döndü.
“Otobüs”, “Kapıcılar Kralı”, “Selvi Boylum Al Yazmalım”, “Maden”, “Köşeyi Dönen Adam” ve “Piano Piano Bacaksız” gibi filmlerin prodüktörlüğünü yaptı. “Yılanı Öldürseler” ve “Piano Piano Bacaksız” filmlerinin senaryo yazımında yer aldı. “Bizi Güldürenler” filminin yapımcılığını üstlendi.
2018 İstanbul Film Festivali Sinema Onur Ödülü’nün sahibi olan Keskiner, aynı zamanda Filmciler Kooperatifi'nin de kurucularından.
“Namus Borcu”nun yapımcılığını da üstlenen Keskiner, Sinema Sevenler Derneği Lokali'nin de kurucusu.
15 yıldır tedavi gören Keskiner, 12 Mart 2024'te 86 yaşında hayatını kaybetti.
Çiçek Bar hakkında
"Çiçek Arif" lakaplı Keskiner, 1985 yılında Sinema Sevenler Derneği lokali adı ile Taksim Sıraselviler'in başında Çiçek Bar’ı açtı. Uzun yıllar sinemacılar, yazarlar, ressamlar ve gazetecilerin uğrak mekanı olan Çiçek Bar'ın hikayesini Keskiner AA'ya şöyle anlatmıştı:
"Çok dostum, arkadaşım var. Kötü olmamışım bir kere. O yüzden barı açarken de içimde bir rahatlığım vardı. İş yapacağına inanıyordum. Bu tarz barın işletme şeklini biliyordum. Kimi ararsanız oradaydı her gün. Dolup dolup boşalıyordu. İnsanlar orada birbiriyle konuşuyor, problemlerini çözüyor, filmlerini konuşuyor, sergiden çıkıp senaryolarını tartışıyorlar. Resim sergisinden çıkıp oraya geliyorlar falan. Özellikle de kadınlar."
Ortağı Azmi Yılmaz'ın işlettiği bar, müdavimleri için bir kale gibiydi. Büyük masalar kurulur, saatlerce sohbet edilirdi.
Tiyatro eleştirmeni Üstün Akmen Evrensel'de kaleme aldığı yazıda Çiçek Bar'ın müdavimlerini şöyle sıralamıştı:
"Çiçek Bar akşamlarında Adonis’i, Elia Kazan’ı, Bertolucci’yi, Dido Sotiriyu’yu, Abidin Dino’yu, Aziz Nesin’i Yaşar Kemal’i görmek mümkün olabilirdi. Pazartesi akşamlarıysa Ali Poyrazoğlu’na, Levent İnanır’a, Volkan Severcan’a, Yaman Tezcan’a, Umur Bugay’a, Mücap Ofluoğlu’na, Onat Kutlar’a, Hıfzı Topuz’a, Aydın Boysan’a, Melih Âşık’a, Tuncer Cücenoğlu’na, Güneri Artunkal’a, Mustafa Alabora’ya, Osman Hızlı’ya, Memet Ali Alabora’ya, İsmet Ay’a, Hüseyin Baş’a, Demirtaş Ceyhun’a, Ersan Uysal’a, Amele Erol (Özkök)’a, Sümer Tilmaç’a, Genco Erkal’a, Acun Günay’a, Kıymet Coşkun’a, Deniz Kavukçuoğlu’na, Savaş Dinçel’e, Tuncer Kurtiz’e, Ali Sirmen’e, Erhan Abir’e, Nuri Dikeç’e, Osman Şengezer’e, Yaman Tüzcet’e, Erdal Öz’e, Çiğdem Erken’e, Mehmet Yaşin’e, Şener Şen’e, Yücel Erten’e, Dilek Türker’e daha kimlere kimlere rastlamak, onların elini sıkmak, selamlaşmak, tanışmak sadece ve sadece Çiçek Bar’da olasıydı.
"Çiçek Bar’da oluşmuş bir kültür vardı. Bunlardan en önceliklisi ve önemlisi, Çiçek Bar kadınların tek başına gelebilecekleri bir yerdi. Orta locada çarşamba günleri Macide Tanır, Işık Yenersu, Güler Ökten otururdu."
Keskiner, "Akşam Çiçekleri - Sohbet Tadında Çiçek Bar Hikayesi" isimli bir kitap da kaleme almıştı. (AÖ)