CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) üstüne düşen görevi yapmadığını söyledi.
“YSK, gücünü halktan, hukukun üstünlüğünden değil belli bir siyasi otoriteden almaktadır."
Referandum
Kılıçdaroğlu’unun konuşması anahatlarıyla şöyle...
“Bu referandum gerçekten anayasanın öngördüğü şekilde mi yapıldı? Anayasada öngörülen bu kurallara göre bir halk oylaması yapılmadı. Eşit olmayan koşullarda bir referandum yapıldı.
“OHAL'den yararlanarak bir kanun çıkardılar. Özel televizyonların tek taraflı yayın yapmasına imkan sağladılar. Kampanya evet için devlet kampanyası, hayır için millet kampanyasına dönüştü.
“1982 anayasasına yüzde 91.4 evet çıktı. O dönemde baskılar vardı, hayır diyenler cezalandırılıyordu. Bugünkü şartlarda olduğu gibi.
“Devletin bütün bürokratlarını kullandılar. Valileri, kaymakamları hepsini kullandılar. Tehdit unsuru olarak devlet vatandaşın karşısına çıktı. Devletin bütün mali imkanlarını kullandılar. Gak dedikçe para, guk dedikçe para harcadılar. Sadece paralarını değil, sadece bürokratlarını değil, arabalarını forslarını uçaklarını televizyonlarını her şeylerini kullandılar. Ama buna rağmen yılmadık, yolumuza devam ettik.
“Sadece bununla da yetinmediler. OHAL’den yararlanarak bir kanun çıkardılar. Çünkü OHAL çerçevesinde çıkan kanun dolayısıyla anayasa mahkemesi de buna bakmam, diyor. Özel televizyonların, havuz medyasının tek taraflı yayın yapmasına imkan sağladılar. Devletin televizyonu dışında bütün televizyon kanalları kendileri için çalıştı. Ama buna rağmen direndik, buna rağmen sandığa gittik, buna rağmen hayır oyunu verdik.
“Kampanya ne oldu? Evet için devlet, hayır için millet kampanyasına dönüştü.
”Özel anketörler buldular, ceplerine para doldurdular. Bir gün önce açıklama yaptırdılar, yüzde 60 çıkacak diye… Acaba onların sandığa gitmelerini engeller miyiz diye her türlü yola başvurdular.
“YSK yasaları çiğnedi”
“YSK, yasaları çiğnemiştir. YSK, üstüne düşen görevi yapmamıştır. YSK, gücünü öyle anlaşılıyor ki, haktan hukukun üstünlüğünden anayasadan değil belli bir merkezden, siyasi otoriteden almaktadır. Siyasi otoriteden alınan güç güç değildir, demokrasiye ihanettir.
“Efendim ne olmuş? Adalet ve Kalkınma Partisi’nden biri başvurmuş. Bunun üzerine toplanıyorlar, kanunda bu kadar açık hükümler olmasına rağmen ‘bunlar geçerli olabilir’ diye karar alıyorlar. Bu, maç ortasında kuralları değiştirmektir. Ve bu seçimin adı mühürsüz seçimdir, bu seçimin mühürü yoktur.
“YSK başkanı diyor ki, oyların sahte olmadığı ispat edilmedikçe seçim geçerlidir. Yahu oyların sahteliğini engellemek için bu mühür getirildi değerli kardeşim sen hala bunu anlayamadın mı? 2010’da getirildi bu, bu karar da henüz yayınlanmış değil. Bugün başvuruyoruz. 24 milyon oyun namusu için bugün başvuruyoruz.
Eski örnekler
“Bakın 2014 Bitlis Güroymak’ta seçim yapılır. Seçimlerde mühürsüz oy pusulaları olduğu görülür. Ve seçim iptal edilir. Ve yenilenir. İtiraz edilir, YSK’ya gelir. YSK alır bakar der ki kusura bakmayın mühürsüz oy pusulaları var, ilçe seçim kurulunun aldığı karar doğrudur, seçimin yenilenmesi gerekir.
“Anayasa Mahkemesi’ne başvurulur bunun üzerine 6 Şubat 2014’te karar verilir. “Mühürsüz oy pusulası ve zarfla kullanılan oylar geçersiz sayılır” Ne kadar güzel değil mi? Mühürsüz oy pusulası ve zarfla kullanılan oylar geçersiz sayılır diyor. Anayasa Mahkemesi diyor.
"YSK şimdi ne diyor? Bunlar geçerlidir diyor. Ben Meclis’i takmıyorum diyor, Anayasa Mahkemesi’ni de takmıyorum diyor. Ben beni buraya getirenin iradesine bakarım diyor. Sen öyle kararı veremezsin kardeşim.
“Ve şunu da kimse unutmasın: Üsküdar'a geçen çalınan atını geri alan Köroğlu'dur. Başkası değil. Tarih, çalınan atını geri alan Köroğlu'nu yazar. Tarih, atı çalan hırsızları asla yazmaz.” (YY)