CHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, Kurban Bayramı tatili sonrasında da özellikle sahil kentlerinde geride tonlarca plastik atığın kaldığına dikkat çekerek, “Tek kullanımlık plastiklerin kullanımına yasaklama getirilmesini içeren kanun teklifimizi TBMM Başkanlığına sunduk” dedi. Budak şu bilgileri aktardı:
"Denizlerde 150 ton plastik var"
* “Dünya Ekonomik Forumu’nun 2016 raporuna göre dünyadaki denizlerde toplam 150 milyon ton plastik bulunmakta ve her yıl 5 ila 13 milyon ton plastik denize karışmaktadır.
* Bilim insanları Akdeniz kıyı şeridinde kilometre başına günlük ortalama 5 kg plastik atığın sahile vurduğunu ifade ediyor. Dalgaların kıyılarına en çok plastik atık taşıdığı ikinci ülkenin 12.1 bin tonla Türkiye olduğu belirtiliyor.
* Akdeniz’den alınan derin deniz örneklerinin yüzde 92,8’inde plastik saptanırken Akdeniz Havzası'nda 4 metrekareye 1 plastik atık düşmektedir.
* Marmara Denizi’ndeki her 10 çöpün 1 tanesi plastik, her 7 plastiğin 4 tanesi de kara kökenli. Karadeniz’deki her 10 çöpün 5 tanesi plastikten oluşuyor.
"406 milyon ton plastiğin yüzde 40'ı tek kullanımlık"
* Dünyada her yıl üretilen 406 milyon ton plastiğin kabaca yüzde 40’ının tek kullanımlık olduğunu söylersek manzaranın ciddiyeti bir kez daha ortaya çıkacaktır.
* AB ülkeleri 2021 itibariyle tek kullanımlık plastikleri yasaklıyor. Biz de bu konuda acilen harekete geçmeliyiz. Hem ülkemiz hem de dünya için plastik cehennemi haline gelmeye dur demeliyiz.” (DB)
Ermeni Kilisesi ve toplumu, bugün İsa peygamberin doğuşunu kutluyor.
6 Ocak tarihine denk gelen kutlama, hem İsa'nın doğumu (Noel) hem de vaftizi (Epifani) anısına yapılır ve "Surp Dzınunt" (Kutsal Doğuş ve Beliriş) olarak adlandırılır. Bu tarih, Batı kiliselerinin 25 Aralık'ta kutladığı Noel'den farklı ve Ermeni Apostolik Kilisesi'ne özgüdür.
“Kutsal Doğuş Yortusu” olarak da anılan gün ile ilgili Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan, bir mesaj yayımladı.
“Mesih doğdu ve belirdi”
Agos Gazetesi’nin aktardığına göre, Maşalyan’ın mesajı kısaca şöyle:
“Meleklerin Beytlehem’in dağlık vadilerinde söyledikleri ilahiler hala yankılanıyor. Fakat bu kez, onların ilahilerini dünyanın her bir yanına dağılmış olan Kilise’nin Evlatları seslendiriyor: ‘En yücelerde Tanrı'ya yücelik olsun, yeryüzünde O'nun hoşnut kaldığı insanlara esenlik olsun!’
"Çobanlar gibi, bizlerin de bu anın heyecanı ve sevinciyle duygulanmış yüzleri, derin bir huşuyla içindedir: ‘Kurtarıcı Doğdu.’
“İsa'nın doğuşu, bize Tanrı'nın kimliğine ilişkin birçok temel gizemi açıklayan ilahi bir vahiydir. Rab İsa'nın Doğuşu’ndan ışıldayan derin açılımlar Tanrı'nın karakterini tanımamıza ve böylece kime ve nasıl benzememiz gerektiğini yeniden belirlememize büyük ölçüde yardımcı olabilirler. Dolayısıyla Mesih'te açıklanan Tanrı imajı her zaman önümüzde rehberimiz olacaktır.
“Mesih'in doğuşu, yıldızlardan da yüksekte var olduğu halde engin sevgisiyle harekete geçerek çaresiz bir bebek örneğiyle Beytlehem’in yemliğinde beden almaya razı gelmiş sevgi dolu Tanrı’nın muhteşem hikâyesidir. Gelin dostlar, karakterimizi düzeltelim ve Beytlehem'in yemliğinde huzur içinde uyuyan beden almış Öz Oğul’un mütevazı görünümünden ilham alarak Tanrı’ya, Göksel Baba’mıza benzeyelim. Ne harika bir manzara!
“Diaspora’da bulunan İstanbul, Tıbrevank, Getronagan, Esayan, ve Mıhitaryan Okulları Dernekleri’ne, yurtdışında yaşayan ve zor şartlarda gelenek ve göreneklerine sahip çıkmaya çalışan imanlı cemaat üyelerimize en içten sevgilerimizi gönderiyoruz. Kutsal Doğuş Yortusu vesilesi ile başta Ermeni Katolik ve Protestan Kiliseleri olmak üzere tüm kardeş Kiliseler’in ruhani önderlerini, din görevlilerini ve imanlı cemaatlerini de Mesih sevgisi ile kutluyoruz. Tanrı’nın lütuf, sevgi ve kutsayan gücü hepimizle birlikte olsun. Amen.
"Mesih doğdu ve belirdi. Mübarektir onun doğuşu. Pederane sevgilerim ve Mesih’te dualarımla.”
* Şnorhavor Surp Dzınunt (Շնորհավոր Սուրբ Ծնունդ) Ermenice bir ifade ve "Mutlu Kutsal Doğuş" veya "Mutlu Noel" anlamına gelir.
Yortu hakkında
Surp Dzınunt yortusuna hazırlık süreci, Ermeni Kilisesi'nde yedi hafta sürer. Bu hazırlık dönemine Hisnag (50 günlük dönem) denir. Hisnag'in birinci, dördüncü ve yedinci haftalarında kilise üyeleri, vejetaryen bir perhiz uygular. Her cumartesi gün batımında dualar ve ilahiler eşliğinde, mor renkli yeni bir mum yakılır.
Noel yortusuna hazırlık döneminin bir parçası olan yılbaşı gecesi, ailelerle birlikte geçirilir. Bu gece, kiliselerde yıl sonu şükran duası yapılır ve akşam saatlerinde aile üyeleri, akrabalar ve dostlar bir araya gelir. Surp Dzınunt perhizi nedeniyle sofralarda özellikle deniz ürünleri ve vejetaryen yemekler tercih edilir. Topik ve kuruyemiş gibi geleneksel lezzetler de sofrada yer alır.
Yılbaşı gecesi saat 23:58 civarında evdeki tüm ışıklar söndürülür ve hep birlikte dua okunarak yeni yıla girilir. Geleneksel olarak anuşabur (bir tür aşure) yenilir. Bereketi simgeleyen nar, kapı eşiklerinde patlatılarak kutlamaların bir parçası olur.
Noel'in ikinci günü olan 7 Ocak'ta, kabir ziyaretleri gerçekleştirilir. Aileler, ölmüşlerinin ruhlarına dua okur ve yakınlarının mezarlarını ziyaret ederek bu kutsal günün anlamını derinleştirir. (TY)
Mersin'de sahilde bitkin halde bulunan ve Hatay'da tedavi gören Akdeniz foku yavrusu, iyileşmesinin ardından doğal yaşam alanına salınmak üzere Mersin'e gönderildi.
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi'nden (HMKÜ) yapılan yazılı açıklamaya göre, Anamur ilçesindeki Ören kumsalında 25 Aralık 2024'te hareketsiz halde bulunan dişi Akdeniz foku yavrusu, 30 Aralık 2024'te ODTÜ Öğretim Görevlisi Dr. Meltem Ok ve Sualtı Araştırmaları Derneği Akdeniz Foku Araştırma Grubu (SAD-AFAG) ekiplerinin refakatinde Hatay'a getirildi.
HMKÜ bünyesindeki Deniz Kaplumbağaları İlk Yardım Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi'nde tedaviye alınan yaklaşık 14 kilogram ağırlığındaki Akdeniz foku yavrusu, sağlığına kavuştu.
Tedavisinin tamamlanmasıyla Mersin sahillerindeki yaşam ortamına gönderilmesine karar verilen fok yavrusu, ODTÜ Öğretim Görevlisi Dr. Ok'un refakatinde Mersin'e uğurlandı.
Akdeniz foku hakkında
Bilimsel adıyla Monachus monachus, fokgiller (Phocidae) ailesine ait, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan en nadir memelilerden biri. Akdeniz, Ege, Marmara ve Atlantik Okyanusu'nun bazı bölgelerinde yaşar ve toplam popülasyonunun 700-800 birey civarında olduğu tahmin edilmektedir.
Yaşamak için özellikle insan faaliyetlerinin az olduğu, izole ve sessiz bölgeleri tercih eder. Beslenme alışkanlıkları arasında mürekkep balıkları, yengeçler ve diğer küçük deniz canlıları bulunur. Ancak yaşam alanları, deniz kirliliği, balıkçılık, turizm ve diğer insan faaliyetleri nedeniyle giderek daralmaktadır.
Türe yönelik koruma çalışmaları Türkiye, Yunanistan, Fas ve Moritanya gibi ülkelerde yoğun şekilde sürdürülmektedir. Türkiye'de Akdeniz Koruma Derneği ve SAD-AFAG (Sualtı Araştırmaları Derneği Akdeniz Foku Araştırma Grubu) bu konuda önemli rol oynar.
Özellikle Foça, Bodrum ve Kaş gibi bölgeler, Akdeniz foklarının üreme ve dinlenme alanları arasında öne çıkar. (TY)