Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğuna yapılan baskınla ilgili yayın yasağı kararının kaldırılması için Ankara 9. Ağır ceza Mahkemesi'ne başvurdu.
Sezgin Tanrıkulu'unun avukatı tarafından Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmek üzere verilen dilekçede basın özgürlüğüne vurgu yapılarak şu ifadelere yer verildi:
"Sansür meşrulaştırılmaya çalışılıyor"
“Sansür uygulamaları, toplumu koruma, milli güvenlik vb. amaçlarla meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Ancak zaten sansür, etimolojik ve ontolojik olarak toplumu koruma iddiasıyla gerçekleştirilen bir pratiktir. Kamusal yararın kamuoyunun bilgi edinmesinin yasaklanması yoluyla sağlanabileceği düşüncesi özgürlükler aleyhine ve antidemokratik sonuçlar yaratan bir düşüncedir.
"Yayın yasağı keyfi kullanılamaz"
“Anayasa ve yasaların yargıçlara yayım yasağı yetkisi tanımış olmaları, bu yetkinin keyfi şekilde kullanılabileceği anlamına gelmez. Basın özgürlüğünün ve kamusal tartışmanın demokratik toplumdaki kritik yeri, bir yasağın toplumsal bir ihtiyaç baskısı oluşturmasını, çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik gibi unsurlara uygunluğunu gerektirir. Olay hassas olabilir. Ancak hassasiyet sadece güvenlik açısından değil, özgürlük açısından da vardır.
“AİHM'e göre haberler çabuk eskiyen mallardır ve haberlerin bayatlamasını engellemek için basına yönelik sürekli nitelikteki tedbir kararları, diğer ifade özgürlüğü alanlarından daha sıkı bir denetimi gerekli kılmaktadır.
"Yasak temel hakları ihlal ediyor"
“Bu nedenle hakimlerin böyle bir karar vermeleri durumunda, genel yayım yasağından daha yumuşak, dolayısıyla ölçülü tedbirleri uygulamaları ve eğer daha yumuşak tedbirleri uygulamıyorlarsa bunun nedenlerini ayrıntılı ve ikna edici şekilde gerekçelendirmeleri gerekmektedir. Ne yazık ki, çoğu olayda olduğu gibi son olayda da bu gerekçeler yer almamaktadır.”
Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yayın yasağı kararının temel hak ve özgürlükleri orantısız şekilde kısıtlayan, hukuki dayanaklardan uzak bir karar olduğuna dikkat çekilen dilekçede kararın kaldırılması istendi. (EA)