Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül ile Eski Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile davası birleştirilen Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili ve eski gazeteci olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Enis Berberoğlu hakkındaki MİT TIR’ları davasına İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.
Gazetecilerin “Silahlı terör örgütüne, üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme” iddiasıyla yargılandığı davada, duruşma savcısı Mehmet Yeşilkaya esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Savcı, mütalaasında Dündar, Gül ve Berberoğlu'nun örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan 10 yıla kadar hapis cezasını talep etti.
Savcı Yeşilkaya Berberoğlu için ayrıca gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçundan müebbet hapis cezası istedi.
Tanık Soner Yalçın gelmedi
Cumhuriyet’in haberine göre kamuoyuna kapalı görülen duruşmaya Erdem Gül, Enis Berberoğlu ve avukatları ile MİT Müsteşarlığı avukatı katıldı. Mahkeme bir önceki duruşmada Berberoğlu hakkında 1 Eylül 2016'da "Cemaatin CHP İmamı" başlıklı bir köşe yazısı kaleme alan gazeteci Soner Yalçın'ın tanık olarak dinlenmesine karar vermişti. Yalçın duruşmaya gelmedi.
Savcı tanıkları dinlemeden esas hakkında mütalaasını verdi
Duruşma savcısı Yeşilkaya da Yalçın’ın gelmemesine karşın mütalaasının hazır olduğunu, soruşturmanın genişletilmesi talebinin olmadığını belirtti.
Berberoğlu’nun avukatlarından Zeyney Öztürk söz alarak gazeteci Yalçın’ın zorla getirilmesini istediklerini söyledi. Avukat Öztürk, dosyaya sunulan telefon sinyallerine ilişkin HTS kayıtlarını inceleyip beyanda bulunmak için süre talep ettiklerini belirterek, “Savcının dosya tekemmül etmeden, ara kararlar ifa edilmeden ve Yargıtay’daki bekletici mesele yapılan dosya karara çıkmadan alelacele mütalaasını sunmasını anlayamadık. Hukuk adına tereddütlerimiz oluştu” diye konuştu. Berberoğlu’nun avukatlarından Yiğit Acar da, “Mütalaanın dosyadaki eksiklikler giderilmeden sunulmasını anlamış değiliz. Adil yargılanma ilkesine şüphe düştüğü kanaatindeyiz” dedi.
Sanık savcı Murat İnam’ın soruşturmasına atıf
Savcı Yeşilkaya mütalaasında Cumhuriyet’in 10 yazar ve yöneticisi hakkında “Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ)” üyeliği davası savcısı Murat İnam’ın yürüttüğü soruşturmayı anımsatarak, “Cumhuriyet Gazetesinin 2013 yılından itibaren sanık Can Dündar da dahil olmak üzere birçok yöneticisi ve yazar kadrosunun klasik bilinen sosyal demokrat yayın çizgisini terk ederek aşama aşama FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün amaç ve stratejisi doğrultusunda yayın yapar şekilde eksen kaymasında oldukları” ithamında bulundu.
Haberin tarihini de yanlış yazdı
Savcı Yeşilkaya mütalaasında 29 Mayıs 2015 tarihli mühimmat yüklü MİT TIR’larına ilişkin haberin tarihini de 2016 olarak belirtti.
Dündar ve Gül’ün hiçbir yaptığı haberlerde hiçbir kamu yararı olmadığını ileri süren Yeşilkaya, haberlerin Adana Ceyhan ve Hatay Kırıkhan ilçelerindeki adli soruşturma yürütülüyormuş görüntüsü altında yapıldığını savunarak görüntülerine yayınlamaktaki amacın “Türkiye Cumhuriyet hükümetini yıpratarak görev yapamaz hale getirmek, ayrıca Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde ülke sıfatıyla yargılatmak” olduğu tespitini öne sürdü.
Ancak yargılamaya konu haberlerde Hatay Kırıkhan’da durdurulan TIR’lara ilişkin herhangi bir bilgi yer almıyordu.
Soner Yalçın’a zorla getirme
Gazeteci Soner Yalçın’ın bir sonraki duruşmaya zorla getirilmesine karar veren mahkeme, sanıklar ve avukatlarına süre vererek duruşmayı 1 Mart’a erteledi.
Davanın geçmişi29 Mayıs 2015’te “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” manşetiyle yayınlanan MİT TIR’ları haberi hakkında “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme”, “siyasi ve askeri casusluk”, “gizli kalması gereken bilgileri açıklama”, “terör örgütünün propagandasını yapma” suçlamalarıyla soruşturma başlatıldı. TIKLAYIN - CUMHURİYET, ADANA'DA DURDURULAN TIR'LARDAKİ SİLAHLARIN GÖRÜNTÜLERİNİ YAYINLADI Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan MİT TIR'ları haberinin ardından TRT'de katıldığı canlı yayında isim vermeden Can Dündar'ı tehdit etti. Erdoğan, "Öyle zannediyorum bu özel haberi yapan kişi bunun bedelini çok ağır ödeyecek. Öyle bırakmam onu" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca, Cumhuriyet ve Dündar'dan kişisel olarak da şikayetçi olmuş, şikayet dilekçesinde “Devletin menfaatlerini gerçeğe aykırı görüntü ve bilgileri yayınlamak suretiyle hedef alan şüphelinin bu eylemi kesinlikle gazetecilik olarak değerlendirilemez” demişti. Erdoğan şikayetçi olduErdoğan’ın dilekçesinde Dündar’ın Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 312, 327, 328, 330, 220, 285 ve 289. maddeleri uyarınca bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir müebbet ve 42 yıl hapsi cezası ile cezalandırılması istenmişti. Can Dündar ve Erdem Gül, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında 26 Kasım 2015 tarihinde tutuklandı. Sulh Ceza Hakimliği, tutuklama gerekçesi olarak “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme”, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askerî casusluk amacıyla temin etme” ve “devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama” suçlarını gösterdi. Dündar ve Gül’ün avukatları, 6 Aralık 2015’te anayasanın 19. ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. ve 10. maddelerinde yazılı “kişi güvenliği ve özgürlüğü” ile “ifade özgürlüğü”, anayasanın ise 26. ve 28. maddelerinde düzenlenen “düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü” ile “basın özgürlüğü” haklarının ihlal edildiğini belirterek Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştu. Cumhuriyet Başsavcı Vekili İrfan Fidan imzalı ve 27 Ocak 2016 tarihli iddianamede her iki gazeteci için birer kez ağırlaştırılmış, birer kez de müebbet, 30 yıla kadar da hapis talep edildi. TIKLAYIN - İDDİANAMENİN DİLİ YOK 92 gün tutuklu kaldılarAYM Raportörünün hazırladığı raporunda, iki gazetecinin yaptıkları haber nedeniyle tutuklanmasını “hak ihlali” olarak nitelendirmesi üstüne Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, 17 Şubat’ta yaptığı toplantıda başvuru dosyasını Genel Kurul’a sevk etti. Cumhurbaşkanı: AYM kararına uymuyorum26 Şubat'ta AYM'nin iki gazetecinin tutukluluğunun hak ihlali olduğuna ilişkin kararının ardından Dündar ve Gül serbest bırakıldı. Kararın ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Saygı duymuyorum, karara uymuyorum" açıklaması yaptı. Dava 25 Mart'ta başladı, 16 Mayıs'ta bitti25 Mart'ta başlayan davada mahkeme, savcının talebi üzerine duruşmaların kapalı görülmesine karar verdi. Savcı 22 Nisan'daki duruşmada mütalaasını açıklamak için süre istemiş, 3 Mayıs'ta açıklanan mütalaada, Dündar için 25 yıl, Gül için 10 yıla kadar hapis istemişti. Savcı “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım ve bu şekilde suça iştirak”, “casusluk ve casusluk amacıyla belge bilgi temin edip açıklama” iddiasının Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde görülen MİT TIR’larına ilişkin davadan bağımsız düşünerek hüküm vermenin mümkün olmadığını savunarak Yargıtay’daki davanın sonucunu beklemek üzere, “darbeye teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım etme” suçunun dosyadan ayrılmasını istedi. Mahkeme 16 Mayıs'ta sona erdi. Gazeteciler "devletin gizli belgelerini açıklamak" gerekçesiyle toplam 10 yıl 10 ay hapse çarptırıldı, darbe suçlamasından beraat eden Gül ve Dündar "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan yargılanmaları sürüyor. CHP İstanbul milletvekili Enis Berberoğlu hakkında ise MİT TIR'ları görüntülerini gazeteci Can Dündar'a verdiği gerekçesiyle "Devletin gizli kalması gereken bilgi ve belgelerini askeri ve siyasal casusluk amacıyla temin etme" ve "FETÖ-PDY'ye [Fathullahçı Terör Örgütü – Paralel Devlet Yapılanması] bilerek ve isteyerek yardım etme" suçlarından 30 yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame mahkemece kabul edilmişti. Gül ve Erdem’in “silahlı terör örgütüne, üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım” suçlamasıyla devam eden davaları Berberoğlu’nun davasıyla 21 Eylül’de birleştirilmişti. |
(EA)