Haberin İngilizcesi için tıklayın
*Yok hükmünde olan bu karara karşı tüm hukuk yollarını kullanacağız. Danıştay’a hem biz dava açacağız, hem de dava açmak isteyenlerin ihtiyaç duymaları halinde hukuki destek sağlayacağız.
*Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin iradesi ve 42 milyon kadının yaşam hakkı tek adamın keyfine ve birkaç tarikatın gerici tutumuna feda edilemez.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, İstanbul Sözleşmesi’nin feshine yönelik tepkisini böyle anlatıyor.
“Onlar uygulamıyorsa biz uygulayacağız”
Sözleşme’nin feshini tanımadıklarını söyleyen Gökçen, itirazlarını hem hukuki hem de siyasi yollarla sürdüreceklerini vurguluyor:
“İstanbul Sözleşmesi’nin bizim için anlamı yalnızca kadınların, çocukların ve LGBTİ+’ların her türlü şiddetten korunması değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde saygın bir yaşamın güvencesi olması.
“Dolayısıyla kadınları güçlendirecek tüm adımları atacağız. İstanbul Sözleşmesi’ni ve tek adamın kadınlara ihanetini tüm Türkiye’de vatandaşlarımıza anlatacağız. Kadınların siyasette eşit temsilini güvenceleyecek ve sivil toplumun görüşleri doğrultusunda hazırladığımız kanun teklifimizi toplumsallaştıracağız. Kadınları ekonomik olarak güçlendirecek adımları atacağız.
“YaşamHak projemizle şiddete uğrayan her bir kadına psikolojik ve hukuki destek sağlayacağız. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde saray rejimi yanlıları, kadınların haklı öfkesini ve demokratik hak arayışlarını bundan sonra tam da ensesinde hissedecek. Aile destekleri sigortasını geliştirerek kadınları güçlendirecek bir sosyal devlet anlayışını kuracağız.
"İktidara geldiğimiz ilk gün İstanbul Sözleşmesi’ni geri getireceğiz ve o güne dek tüm yetkilerimizi Sözleşme’nin içeriğini hayata geçirecek şekilde kullanacağız. Onlar uygulamıyorsa biz uygulayacağız ve kadın örgütleriyle dayanışma içinde ve daha sıkı bir iletişim halinde olacağız."
TIKLAYIN - Örnek Danıştay başvurusu
“Sokaklar da mücadele alanımız”
“Bir davada hakkını arayan kadın, katiller elini kolunu sallayıp gezerken yaşam hakkı için sokağa çıkıp gözaltına alınan kadın, haklarını öğrenmek isteyen ama eğitimsiz bırakılmış kadın dönüp de devlete baktığında devlet sırtını dönüyorsa, milletvekillerimiz o her bir kadının yanında olmak zorundadır” diyen Gökçen’e göre, bundan sonra meydanlar, sokaklar, TBMM ve kadınların bulunduğu her yer sürekli bir mücadele alanı.
Meclis’te de kadın direnişin büyüyerek devam edeceğini söyleyen Gökçen, “Kadınların canını korumayacağım” diyenlere karşı Sözleşme’yi halkla buluşturmak ve tüm insan hakları kazanımlarına sahip çıkmak görevimizdir” diyor.
“İnsan haklarını savunmak canımızı savunmaktır”
İnsan haklarını savunmanın önemine değinen Gökçen şöyle diyor:
“Kadına yönelik ayrımcılığı yasaklayan CEDAW’ı da, çocuk istismarını önleyen Lanzarote’yi de, sesini çıkaramayan her çocuğun yaşadığı korkunç karanlığa karşı insanlığı sonuna kadar savunacağız. İnsan hakları sözleşmelerini savunmak, canımızı savunmaktır. Canımızı korur gibi koruyacağız bu sözleşmeleri.
“Biz kadınlar olarak bu ülkede kendimizi güvende hissetmiyoruz. Bu ülkede bir tek arkadaşımızı daha kaybetmek, bir tek şüpheli ölümde bile iğrenç savunmalar duymak istemiyoruz artık. Biliyoruz ki burada yaşayacaksak bu yaşamın kendisi bir mücadeledir, ama bu mücadeleyi tüm gücümüzle yaygınlaştırmaz ve kadınların bugünkü öfkesini sürekli bir mücadeleye dönüştüremezsek hiçbirimiz güvende değiliz.
“Canımıza yapılan tüm saldırılara karşı, tek adama karşı milyonlarca kadın olarak çok güçlüyüz. Ve isteseler de istemeseler de biz kazanacağız. Bir kadın olarak, bana ve benim gibi milyonlarca kadına bu gücü hatırlatan ve her yaşadığımız ayrımcılıkta ayağa kalkma gücünü veren tüm kadınlara yürekten teşekkür ederim. Hiçbir zaman yalnız değilsiniz ve yalnız kalmayacaksınız.”
İstanbul Sözleşmesi hakkında
Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” 11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açıldı ve ilk imzalayan ülke Türkiye oldu. Sözleşme 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe girdi.
Sözleşme, ''kadına yönelik şiddet'', ''aile içi şiddet'', ''kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet'', ''kadın'' kavramlarını tanımlıyor.
Uluslararası alanda kadına yönelik ve aile içi şiddetle ilgili ilk bağlayıcı belge olma özelliğini taşıyan sözleşme şunları içeriyor:
İstanbul Sözleşmesi psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kadın sünneti, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz ve taciz dahil cinsel şiddet olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm türlerini kapsıyor.
Sözleşme çerçevesinde ev içi şiddet, aynı evde yaşıyor olsun ya da olmasın mevcut ya da eski eş ya da partnerler arasında yaşanan her türlü şiddet edimini içerecek şekilde kadının korunmasını esas alıyor.
Kadınları konumlandırırken "aile" olmayı, evlilik birliği içinde bulunmayı ya da aynı evi paylaşıyor ya da paylaşmış bulunmayı gerektirmiyor.
Sözleşmenin getirdiği yükümlülükler öncelikle devlet görevlilerine yönelik. Devlet kendi adına hareket eden görevlilerinin İstanbul Sözleşmesi'nin gereklerini yerine getirmesini sağlamak zorunda.
Devletlerin sorumluluğu bununla sınırlı değil. Şiddeti gerçekleştiren ister kadının sevgilisi, ister kocası, ister babası, ister patronu olsun, yani kim olursa olsun şiddetin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması, zararın tazmin edilmesi yükümlülüğü de devlete ait.
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi'nin tüm maddeleri...
TIKLAYIN - 7 Soru, 7 Yanıt: İstanbul Sözleşmesi Nedir, Ne Getiriyor?
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi nedir, ne değildir?
TIKLAYIN - “İstanbul Sözleşmesi 4 partinin de ortak fikriydi”
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi'nin tüm maddeleri...
TIKLAYIN - 7 Soru, 7 Yanıt: İstanbul Sözleşmesi Nedir, Ne Getiriyor?
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi nedir, ne değildir?
TIKLAYIN - “İstanbul Sözleşmesi 4 partinin de ortak fikriydi”
TIKLAYIN-"Tek adamın kararını kabul etmiyoruz"
(EMK)