“Tutanak tutuldu. Hangi cezanın verildiğini bilmiyorum.”
“Memurlar kamerasız bir yerde ve hücrede beni dövdü. Canımı yakan kişi hakkında herhangi bir işlem yapılmadı.”
“… Cezaevinde ilk girişte memurlar beni soyunma odasında dövdü. Birisi başka birisinin dolabını kurcaladığı için memur hepimizi copla dövdü. Buna benzer iki olay daha oldu.”
“… Kapalı Cezaevinde kalırken bir gece uykum gelmedi. Memur beni uyanık gördü. Neden yatmadın diyerek darp etti ve uyumaya zorladı.
“Çocuk şube nezareti ve … kapalı ceza infaz kurumunda çok defa darp edildim.”
“Psikolojik baskı gördüm.”
“… Tipi ve … Tipi cezaevi girişinde darp edildim. Sırtım morardı. 2-3 gün rahat yatamadım.”
“Hücrede ve merdivende dövüldüm.”
“Memurlar tarafından darp edildim.”
Çocuk Ceza İnfaz Kurumları’ndaki çocukların anlatımlarını ve hak ihlallerini CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer - Karaca, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında kamuoyuna duyurdu.
“İnfaz kurumlarını ziyaretimiz engellendi”
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde çocuklara yönelik artan hak ihlallerine dikkat çeken Biçer – Karaca, şu noktalara dikkat çekti:
“Adalet Bakanlığı’na resmi başvuru yaparak Çocuk Ceza ve İnfaz Kurumları ile Çocuk Eğitim evleri ziyaretleri için izin talebinde bulunduk. Ne yazık ki pandemi yine bahane edildi, pek çok kurumda çocuklarla görüşme sağlanamadı. Bu konuda takibimiz devam edecek, kapalı kurumlardaki çocuklar için gözlemlerimiz, temas ve girişimlerimiz sürecek.
‘Duruşmalar yapılmadı’
“Ülkemizde; 7 Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu, 4 Çocuk Eğitim Evi bulunuyor. Salgın süresince birçok duruşma yapılamamış, infaz kurumlarına ziyaretler kısıtlanmış durumda.
“Kapalı kurumlarda çocukların yaşadığı ihlallerden haberdar olamıyor, sorunların çözümüne katkı sunamıyoruz. Biz; çocuk ceza infaz kurumlarında bulunan özgürlüğünden yoksun çocukların sesini yükseltmek istiyoruz. Genel merkezimize ve İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığımıza ulaşan talep, şikâyet ve başvurular, çocuk ve gençlik kapalı ceza infaz kurumları ile eğitim evlerine yaptığımız ziyaretler sonucunda tespit ettiğimiz hak ihlalleri ve sorunları kamuoyunun bilgisine sunuyoruz..”
Hak ihlalleri
Biçer-Karaca çocuklara yönelik hak ihlallerini şöyle sıraladı:
*Tutuklandıkları anda yeterli bilgi verilmiyor.
*Tutukluluk süresince eğitimden yararlanılmıyor.
*Su ve beslenmenin yetersiz.
*Okur yazma bilmeyen çocuklar var.
*Zorunlu eğitime rağmen kanunla ihtilafa düşmeden önce eğitim sistemine hiç dâhil olmamış çocuklar var.
*Bazı kurumlarda çocuk doktoru ve psikiyatrist yok.
*Telefon hakkının arttırıldığı, telefon hakları en fazla haftada 2 kere 10’ar dakika şeklinde olduğu ancak telefon görüşmelerinin ücretli olması nedeniyle kullanılamıyor.
*2011 yılında Adana Pozantı, 2012 yılında Ankara Sincan, 2013 yılında İzmir Şakran ve Antalya, 2014 yılında yeniden Ankara Sincan Çocuk Cezaevlerinde, tutuklu çocuklara yönelik işkence, kötü muamele yapıldığı ve cinsel istismara uğradıklarına ilişkin yakınmalar sonucunda yapılan incelemeler, ne yazık ki savların gerçek olduğunu ortaya çıkardı. Pandemi bahane edilmeksizin, bu konuda özel bir denetime ihtiyaç bulunuyor.
Çözüm önerileri
Biçer- Karaca, son olarak AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e şu çağrıyı yaptı:
*Çocuğa özgü adalet sistemi oluşturulmalı.
*Çocuklar değil çocuk cezaevleri kapatılmalı.
*Merkezi Bütçede yeni cezaevi inşasına değil önleyici hizmetlere para ayrılmalı
*Çocukların yargılanmaları neticesinde kapalı-şehir dışında bulunan kampüslerde ya da yetişkin cezaevlerindeki tahsis edilen bir koğuşta kalmalarına değil sosyal hizmet mekanizması ve alternatif denetim yolları ile çocuğa özgü infaz sisteminin oluşturulmasına kaynak ayrılmalı.
*Tutuklama ve ceza ya da eğitim evinde infaz yerine alternatif olabilecek modellerin geliştirilmesi zorunludur. Bu amaçla alt yapı, kurum ve kuruluşların oluşturulması için adım atılmalı.
*Çocuğa özgü adalet sistemi; eğitici, onarıcı, telafi edici, toplumsal barış ve dayanışmayı sağlayıcı programların hazırlanması ile gerçekleşebilir. Kalıcı, etkin, çözüm içeren programlar derhal hayata geçirilmeli.
*Sivil Toplum kuruluşlarının, bağımsız araştırmacıların, meslek odalarının ve akademisyenlerin ulusal önleme mekanizmasına dâhil edilerek veya Kurumdan bağımsız izleme yapabilmesine imkân verilmeli.
*Kapalı kurumlar, bağımsız izlemeye açık olmalı
*Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye taraf olan devletlerden biri olan Türkiye’de, çocuğun insan haklarını gözeten ve çocuğa özgü bir adalet sistemi içerisinde, “özgürlüğün kısıtlanması” son çare olarak başvurulması gereken bir yaptırımdır. Kapalı kurumların doğaları gereği şiddet oluşumuna zemin hazırladıkları da gerek araştırmalarla gerek iz bırakan deneyimlerle bilinmektedir. Çocuk Hakları Komitesi; çocukların her türlü şiddetten korunma haklarını vurgular. (EMK)
*Fotoğraf: Sosyal medya