Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi Başkanı Güray Dağ, Torun Center’daki iş cinayetinde 10 işçinin ölmesiyle ilgili sorumlular hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bugün suç duyurusu yaptı.
İstanbul Mecidiyeköy’deki Ali Sami Yen arazisine yapılan inşaattaki asansörün 6 Eylül akşamı 32. kattan düşmesi sonucu Ali Hıdır Genç, İsmail Sarıtaş, Bilal Bal, Cengiz Bilgi, Murat Usta, Menderes Meşe, Vahdet Biçer, Cengiz Tatoğlu, Ferdi Kara ve Tahir Kara isimli işçiler hayatını kaybetmişti.
Olayın kaza değiş iş cinayeti olduğunu ifade eden avukat Dağ, dilekçesinde şu isimlerin “Olası kastla ölüme sebebiyet vermek” suçundan yargılanmasını istedi:
Aziz Torun ve Torunlar Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın diğer hissedarları, Torun Yapı Sanayi ve Ticaret A.Ş. hissedarları, Torunlar Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş hissedarları, Geda-Major Limited Şirketi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, SGK Başkanı Yadigar Gökalp İlhan, Sosyal Güvenlik İl Müdürü Murat Göktaş, Çalışma Bakanlığı İş Teftiş Müdürü Mehmet Tezel, İstanbul Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürü ve diğer yetkililer.
Beş yıl mı, 200 yıl mı?
Dilekçede, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 22. maddesi gereğince bir kazadan bahsedilebilmesi için sonucun öngörülememesi gerektiği belirtildi:
“Ancak gerçekleşmesi muhtemel olumsuz sonuç öngörülebiliyorsa kaza değil, TCK 21/2. maddesi uyarınca ‘olası kast’ sözkonusu olur.”
“Soruşturmayı, dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek suçundan yürütmek sorumluların cezalandırılması değil, ödüllendirilmesi anlamına gelir. Zira, bu suçtan verilmesi muhtemel ceza beş yılı dahi bulmaz, sorumlular cezaevine girmeyebilir.”
“Oysa olay ‘olası kast’ olarak değerlendirildiğinde, sorumlulara, ölen her bir işçi için ayrı ceza verileceğinden, şüphelilerin alması muhtemel ceza 200 yılı bulabilir.”
Neden “olası kast”?
“6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4 ve devamındaki maddelere göre işveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü.”
“Ancak bu olayda işverenlerin ‘maliyet artırıcı’ ve ‘iş yavaşlatıcı’ olarak gördüğü iş güvenliği tedbirleri bilinçli olarak alınmadı, denetimler yeterince yapılmadı. Bu durum, ceza hukukunda ‘olası kast’ olarak nitelendirilir.”
“İşyerindeki iki asansörden birinin hiç çalışmadığı, bu nedenle sık sık arıza yapsa da düşen asansörün kullanıldığı anlaşılıyor. Bu asansörün olaydan birkaç gün önce de yüksekten düştüğü ve ancak 9. katta durabildiği, buna rağmen asansörün bakım ve onarımının tam olarak yapılmadığı görülüyor.”
“Ayrıca, asansörün günlük bakımı periyodik olarak yapılmamış, işçilerin, asansörün arızalı olduğu yönündeki uyarıları dikkate alınmamış ve asansör, hiç sorun yokmuşçasına kullanılmış, ayrıca asansörün eğitimli nezaretçiler tarafından kullanılması da sözkonusu olmamıştır.”
Çalışma Bakanlığı
“Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve bu bakanlığa bağlı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve İl Müdürlüğü ile yine bakanlığa bağlı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı ve bu başkanlığın İstanbul Grup Başkanlığı ile sözkonusu inşaat için 24 saat kesintisiz çalışma izni veren Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yetkilerinin de olaydaki sorumluluğu büyük. Denetimler eksiksiz ve gereği gibi yapılsaydı, gerekli iş güvenliği tedbirleri alınmadığı için inşaatın durdurulması ve iş cinayetinin önüne geçilmesi mümkün olabilirdi.”
“Dolayısıyla, inşaatı denetlemekle görevli kamu görevlileri ve onların bağlı bulunduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının olaydaki sorumluluğu, işveren Torunlar inşaatla aynı boyutta olduğundan soruşturmadaki sorumlulukları “olası kastla ölüme sebebiyet verme’ olarak değerlendirilmeli.” (AS)