Çizim: Murat Başol
“Dijital materyalin kopyası ve asılları, içerik dökümleri, imaj raporları, teslim alınma tutanakları, el koyma ve inceleme kararları dosyada yok…”
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ile Halkın Hukuk Bürosu’ndan (HHB) 22 avukatın yargılandığı davanın gelecek duruşması, 7-11 Kasım’da Silivri Kampusu’ndaki duruşma salonunda görülecek. Bu duruşmada, İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin nihai kararını açıklaması bekleniyor.
Savunma avukatlarının mahkemeye 3 Ekim 2022’de sunduğu dilekçede, mahkemeye “dijital delil” olarak sunulan belgelerin, dosyada olmadığı ifade edildi. Ayrıca, işkenceyle alınan tanık ifadeleri sıralandı. Ancak mahkeme, bu talebi gerekçe göstermeksizin reddetti. Bunun üzerine 11 Ekim’de reddi hakim talebinde bulundular. İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi, reddi hakim talebine 13 Ekim’de yanıt verdi ve savunma avukatlarının reddi hakim talebini, “duruşmayı uzatmayı yönelik” diyerek reddetti.
Diğer mahkeme, delil niteliği yok” demişti
Mahkeme sunulan dilekçede delillerle ilgili durum, “2017/105607 N. Soruşturma Dosyasına Eklenen İdil Kültür Merkezinde Ele Geçirildiği İddia Edilen Delil Niteliğinden Yoksun Dijital Materyaller” başlığı altında ifade edildi.
Talep dilekçesinde, başka bir yargılamaya da konu edilen dijital materyalle ilgili, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinin “delil niteliği bulunmuyor” kararı verdiği hatırlatıldı.
Yargılanan avukatların da aleyhine delil olarak gösterilen dijital materyalin dosyada olmadığı belirtilerek bahsi geçen delillerin dosyaya sunulması ve Adli Tıp Kurumunca incelenmesi istendi:
“Birleşen dosya kapsamından İdil Kültür Merkezi isimli mekandan alındığı iddia edilen dijital materyal içeriklerinin 08/03/2018 tarihinde B.E. isimli kişiye gösterilerek yeni bir ifade tutanağı hazırladığı, iddianame içerisine de bu ifadenin aktarıldığı anlaşılmaktadır. 2020/247 E sayılı dosyasının Yargıtay bozma kararı öncesi esası olan 2018/84 Esas numaralı dosya içeriği incelendiğinde B.E. isimli şüpheli şahıs tarafından incelenerek yorumlandığı anlaşılan bu materyallere ilişkin;
- Kopyalarının ve Asıllarının
- İçerik Dökümlerinin
- İmaj Raporlarının
- Teslim Tesellüm Tutanaklarının
- Emanet Kayıtlarının
- El Koyma ve İnceleme Taleplerinin
- El Koyma ve İnceleme Kararlarının dosyada olmadığı anlaşılmaktadır.
Dosyada olmaya dijital asıllarının, adli imajların ve diğer ilgili evrakların dosyaya getirtilmesi, tarafların incelemesine olanak tanınması üzerine daha önce hem sözlü hem de yazılı olarak sunduğumuz talepler yeterli gerekçe kurulmadan reddedilmiştir. Halen söz konusu dijital materyaller delil olarak kabul edilmekte ve mütalaaya konu edilmektedir.
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/28 E ve 2020/181 E sayılı dosyalarında aynı dijital materyal içerikleri doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde mahkeme hükmünü kurarken söz konusu dijital materyallerin delil niteliğinin bulunmadığına karar vererek kararda delil olarak kullanmamıştır. Söz konusu gerekçeli kararlar Yargıtay kararının akabinde dosyaya eklenen yeni olgular ile kurulmuş olup dosyaya celbi ile mahkemenizce anılan materyallere dair evrakların celbi ve bilimsel incelemesinin yapılabilmesi için Adli Tıp Kurumuna sevki gerekmektedir.”
“Polis nişanlımla tehdit etti
Savunma avukatlarının mahkemeye sunduğu dilekçede ayrıca “İşkence ve Tehdit ile Alınan İfadeler” başlığı altında, tanık ifadelerinin yoğun tehdit ve baskı altında alındığına dair birçok beyanın bulunduğu belirtildi:
Tanık İ.İ., avukat Görkem Ağdede’ye gönderdiği mektupta, “ifade vermezse tutuklanacağının, başka kişilerden örnek verilerek öldürüleceğinin, nişanlısının zarar göreceğinin ima edildiğini, polis tarafından beyanlarının çarpıtıldığını müdahalede bulunduğunda azarlandığını, gözaltında sürekli tehdit edildiğini, psikolojik işkence gördüğünü ve darp edildiğini, ifadeyi imzalamadığı takdirde baskı ve işkence görmeye devam edeceğini düşündüğü için imzalandığını, ifadesinin üzerinde oynandığını ve asılsız birçok şey eklendiğini” beyan etmişti.
“Seni Ankara’da çiftliğimizde misafir etmesini biliriz”
Dilekçede yer alan bilgiye göre, tanıklardan C.Y. de mahkemeye sunduğu dilekçesinde, “soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki ifadesini tehdit ve baskı altında verdiğini beyan etti”.
C.Y. dilekçesinde Şakran 3 Nolu T Tipi Cezaevinde kaldığı sürece sürekli olarak güvenlik görevlilerince ziyaret edildiğini, bir personelin kendisine “Seni buradan alırız Ankara’ya götürürüz ve çiftliğimizde misafir etmesini biliriz ama sana insan gibi söylüyoruz bize yardımcı ol biz de sana yardım edelim… Ya konuş ya da olacaklara katlanırsın” dediğini aktardı.
C.Y. ayrıca, vermesi istenen ifadenin defalarca okutulup ezberletildiğini anlattı. Diğer tanıklar S.B., M.S. ve İ.B. de polislerce alınan ifadelerindeki beyanların gerçeği yansıtmadığını, ifadelerdeki sözlerin doğru olmadığını mahkemede anlatmıştı. (AS)