Çizim: Murat Başol
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı'nın da aralarında bulunduğu 22 avukatın yargılandığı ÇHD davası İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Silivri Hapishane Kampüsü salonunda görülen duruşmaya tutuklu avukatlar Selçuk Kozağaçlı, Barkın Timtik, Özgür Yılmaz ve Oya Aslan getirildi.
Duruşmayı farklı ülkelerden avukatlık meslek örgütlerinden izleyiciler de katıldı.
Savcı, “suçun vasıf ve mahiyeti nedeniyle” avukatların tutukluluk hallerinin devamını istedi.
Avukat Derviş Emre Aydın ve Avukat Çiğdem Akbulut ise; tahliyeye ilişkin beyanlarda bulundu.
"Bize ceza veren hakim hapiste"
Ardından konuşan Selçuk Kozağaçlı ise; tutuklama kararının 10 yıl önce verildiğini söyledi ve şöyle devam etti: “Benim hakkımda ilk tutuklama kararını veren hakim 25 yıl hapis cezası aldı ve şu an hapiste. Soruşturma aşamasında tutuk kararı veren hakimlerin hiçbiri hakim değil, hepsi kaçtılar.
"10 yıl sonra siz beni hâlâ 'Adli Tıp Kurumu kararını bekliyoruz' diye tutuklu tutmaya devam edecekseniz, meslektaşlarım kızmakta haklı. CMK'da tutukluluk süresi iki yıl, bir yıl uzatmayla üç yıl olabilir. Ama Türk ceza hâkimleri bunu inatla beş yıl olarak uyguladı.
"Uzatması kendisinden uzun tutuklama süresi olur mu! Yasayı yapanlar iki artı bir yıl dedi, hukukçular iki artı bir yıl dedi, hocalar aynı şeyleri söyledi, ama 10 yıl boyunca yasa ihlal edilerek tutukluluk süresi beş yıl uygulandı ve sonunda OHAL kararnamesiyle kitabına uyduruldu.
"Birini öldürseydim, 7,5 yıl alacaktım"
"Beni tahrik eden, hakaret eden, birini caddenin ortasında çekip vursaydım, öldürseydim, 7,5 yıl ceza alacaktım. Ve infazım bu yılbaşında tamamlanmış olacaktı. Ben şu anda yasa dışı silahlı örgüt üyeliğinin alt sınırını yattım. Tekrar karşılaştığımızda, bir sonraki duruşmada TMK (Terörle Mücadele Kanunu) ile artırılmış alt sınırı da yatmış olacağım.
"Hukuksal olarak bizi tutuklu tutamayacağınızı zannederim anlatabildim. 26 senedir bu mesleği yapıyorum. Yedi senedir de bu işi yapıyorum, tutukluyum. Siyasal mesele siyasal olarak konuşulur, halledilir. Bizi siyasal olduğuna inandığım bir gerekçeyle tuttuğunuza inandığım için tahliye talep etmiyorum."
"Can Atalay'ın yanındayız"
Kozağaçlı, konuşmasını Gezi Davasında tutuklanan Avukat Can Atalay'a selam göndererek noktaladı: "Tutukluluk artık zorunlu hale gelmiş durumda, tâli değil. Bir düzenleme gelse idi, 5 sene zorunlu tutukluluk diye bir takım suçlarda, onu da yattık, onu da tükettik artık. Öngörülebilir olmayan hukuk, hukuk değildir.
"Davasını senelerdir hiç aksatmadan takip etmiş meslektaşımız Can Atalay'ı duruşma salonundan tutuklayıp hukuk uyguladığınızı mı sanıyorsunuz? Bu karara karşı meslektaşımız Can'ın yanında olduğumuzu da söyleyelim."
"Halk için avukatlık yaptık"
Daha sonra söz alan tutuklu avukatlardan Barkın Timtik, "Pişman değiliz halk için avukatlık yaptık, mesleğimizi savunduk. Kazanacağız çünkü direniyoruz" dedi.
Avukat Oya Aslan da kovuşturmanın genişletilmesi taleplerinin reddedilmesini eleştirdi. Mahkemenin hukuka uygun davranmadığının belirten Aslan, Hizbullah sanıkları serbest bırakıldığını, adil yargılanma hakları ihlal edilen avukatların tutuklu olduğunu söyledi:
"Ben devrimci bir avukatım... Biz kendi onurumuzu korurken hâkimlerin de onurunu korumaya çalışıyoruz. Tutukluluğun devamına karar verebilirsiniz, bunun için alkış da alabilirsiniz" diyerek, tepkisini dile getirdi. Tutuklu avukatlardan Özgür Yılmaz da "Ezilenlerin avukatlığını yaptık; haklıyız, kazanacağız."
Beyanların ardından mahkeme heyeti tutuklu avukatların hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı 7 Eylül'e erteledi.
Ne olmuştu?
Avukatların Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (DHKP-C) üyeliği ve yöneticiliğiyle suçlandığı, Savcı Adem Özcan tarafından hazırlanan 624 sayfalık iddianame 19 Temmuz 2013'te kabul edilmişti. İddianamede, 22 avukat sanık olarak yer alıyordu. Avukatların dokuzu yaklaşık bir yıl kadar tutuklu kalmıştı.
Ardından ikinci operasyon düzenlendi. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan ikinci davada mahkeme 20 Mart 2019'da karar verdi, 18 avukata toplam 159 yıl 1 ay 30 gün hapis cezasına hükmetti.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, bu ikinci davayla ilgili Eylül 2020'deki kararıyla avukatlar Barkın Timtik, Selçuk Kozağaçlı ve Ezgi Çakır hakkındaki hükümler hariç diğer cezaların onanmasına hükmetti. Avukat Ebru Timtik ölüm orucunda hayatını kaybettiği için onunla ilgili karar verilmesine yer olmadığı ifade edildi.
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesince, TCK'nın 314/1 maddesi uyarınca "örgüt kurmak ve yönetmek" suçundan 18 yıl 9 ay hapse mahkum edilen Barkın Timtik'in "örgüt üyeliği" suçlamasıyla yargılandığı diğer davayla birlikte değerlendirilmesine karar verildi.
Bu davada "örgüt üyeliği" suçundan 11 yıl 3 ay hapis cezası verilen Selçuk Kozağaçlı'nın ise diğer davada "örgüt yöneticiliğinden" yargılandığı ifade edilerek yine birlikte değerlendirme kararı verildi.
Sanık avukatlardan Ezgi Çakır'a yerel mahkemece 8 yıl hapis cezası verilmişti. Yargıtay, Çakır'ın, sanıklardan Ahmet Mandacı, Zehra Özdemir, Ayşegül Çağatay, Yağmur Ereren, Didem Baydar Ünsal ve Yaprak Türkmen gibi Türk Ceza Kanunu'nun 314-3, 220-2 maddeleri uyarınca "örgüte bilerek isteyerek yardım etme" suçundan cezalandırılması gerektiğine hükmetti.
Diğer sanıklara verilen ve Yargıtayca onanan hapis cezaları ise şöyle: Özgür Yılmaz: 13 yıl 6 ay, Behiç Aşçı: 12 yıl, Şükriye Erden: 12 yıl, Engin Gökoğlu: 10 yıl 6 ay, Aytaç Ünsal: 10 yıl 6 ay, Süleyman Gökten: 10 yıl 6 ay, Ayçan Çiçek: 9 yıl, Naciye Demir: 9 yıl.
Birleştirilen iki davanın, cezası kesinleşmeyen sanıklar yönünden görülmesine devam ediliyor.
(RT)