ÇGD Akdeniz Şubesi'nin gazetecilerin üçte ikisinin Basın İş Yasası kapsamı dışında, diğer bir ifade ile "yasa dışı" çalıştırıldığını bir dilekçe ile Antalya Valiliği'ne bildirmesi üzerine Antalya'da faaliyet gösteren 42 basın işyerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişleri denetim başlattı.
Doğan Haber Ajansı'ndaki (DHA) 21 gazeteciden sadece 9'unun Basın İş Yasası'na göre sigortasının yapıldığı, 12 gazetecinin ise sigortasız çalıştırıldığı tespit edildi. Bu tespit üzerine bundan sonra sigortasız gazeteci çalıştırmama kararı alan DHA Antalya Bölge Bürosu'ndan 7 gazetecinin işine son verildi, 5 gazetecinin sigortası Basın İş Yasası'na göre başlatıldı.
Denetleme sürecinde Reuters bölgedeki faaliyetini durdurarak bir muhabir ve bir kameramanını işten çıkardı. İhlas Haber Ajansı Genel Müdürü de tüm gazetecilere 212 yapamayacaklarını, gerekirse Antalya Bölge Bürosu'nu kapatacaklarını açıkladı.
2004 yılı Aralık ayında başlayan denetimlerde 17 Mart 2005 tarihine kadar Antalya, Antalya Ekspres, Cumhuriyet, Hürses, İleri, Hürriyet (DHA), Sabah (Merkez), Zaman, Yeni Asya gazeteleri, Anadolu Ajansı, Ajans Bir, İhlas Haber Ajansı ve Reuters'in yanı sıra ART, VTV'nin aralarında bulunduğu 17 basın işyerindeki Basın İş Kanunu'na uygunluk denetimleri tamamlandı.
Kanun yerine kapı gösteriliyor
İlk denetim sonuçlarına göre ÇGD'nin gazetelerdeki haber imzalarından derleyerek Antalya Valiliği'ne bildirdiği çalışanlar listesine göre 21 kişinin çalıştığı Doğan Haber Ajansı'nda 7 gazetecinin işine son verilirken 5 gazetecinin Basın İş Yasası'na göre sigorta işlemleri başlatıldı.
Bu arada, denetimler esnasında İhlas Haber Ajansı Genel Müdürü de Antalya'ya gelerek çalışanlarla yaptığı toplantıda, herkes için Basın İş Kanunu kapsamında sigorta yapamayacaklarını söyledi.
İHA Genel Müdürü'nün bir olasılık olarak ifade ettiğini Reuters gerçekleştirdi. Bölge Çalışma Müdürlüğü'nün denetleme sürecinde Reuters adına Antalya'da görev yapan bir muhabir ve bir kameramanın işine son verilerek bölgedeki haber faaliyetleri durduruldu.
Toplam 7 gazetecinin görev yaptığı Akşam'da ise yapılan denetlemede 2 gazetecinin sigortasız çalıştırıldığı tespit edilince Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne yapılan şikayetin bu arkadaşlardan kaynakladığı düşünülerek önce bu iki gazetecinin iş ilişkisi kesilmek istendi. Daha sonra denetlemenin ÇGD'nin başvurusu üzerine yapıldığı anlaşılınca bu karardan vazgeçildi.
Temsilci de "yasa dışı" çalıştırılıyor
Bugüne kadar denetlemesi yapılmış işyerleri arasında, Antalya'da en fazla gazeteci istihdam eden basın kuruluşlarından birisi olan Sabah gazetesinde ise Bölge Temsilcisi de dahil olmak üzere 10 gazetecinin tamamının Basın İş Yasası yerine normal İş Yasası'na göre sigortalarının yapıldığı tespit edildi. İki kişi haricinde sigortasız personel bulunmayan İHA'da ise sadece Bölge Temsilcisi Basın İş Yasası'na göre istihdam edilmekte.
Resmi ilan almak için asgari sayıda gazeteci çalıştırma zorunluluğu olan yerel gazetelerden Antalya, Antalya Ekspres ve İleri gazetelerinde ise fiilen gazetecilik yapmayan isimlerin de Basın İş Yasası kapsamında sigortalarının yatırıldığı görüldü. Eğer Bölge Çalışma Müdürlüğü'nün gönderdiği listede İleri gazetesinin kadrosunda Basın İş Yasası kapsamında ve "gazeteci" sıfatıyla sözleşmesi olduğu bildirilen Ebru Türel adı, sadece bir isim benzerliği değilse, bunlar arasında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel'in eşi de bulunuyor.
Henüz denetlemesi sonuçlanmamış bazı gazetelerde de benzer durumların olduğunu biliniyor. Şirketin muhasebecisi veya patronun sekreterinin Basın İş Yasası kapsamında ve "muhabir" kadrosunda sigortası yatırılırken haber peşinde koşan gazetecilerin sigortası yapılmıyor ya da hiç muhabir çalıştırmadan basın bülteni ve haber ajansı bültenleriyle gazetenin sayfaları dolduruluyor.
Ancak bu işyerlerinin ve gazetecilik dışı işlerde çalıştığı halde Basın İş Yasası kapsamında istihdam edilenlerin isimlerini ilgili basın işyerlerinin denetleme raporu geldikten sonra açıklayacağız.
ÇGD sayesinde hepsi sigortalı
Şu ana kadar sonuçlanan denetlemelerde dikkat çeken diğer bir ayrıntı da Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın toplu sözleşme yapabildiği tek basın kuruluşu olan Anadolu Ajansı'nın yanı sıra, ÇGD'nin 2002 yılında yaptırdığı ilk denetimde Basın İş Yasası kapsamında sigortalı tek bir gazeteci bulunmayan VTV'de gazetecilerin tamamına yakınının yasaya uygun sigortalarının yapılmış olmasıydı.
2002 yılında yapılan ilk denetimde sigortasız çalıştırıldıkları tespit edilen VTV'de Haber Merkezi'nde görev yapan 12 gazetecinin Basın İş Kanunu'na göre sigortası geriye dönük olarak başlatılmıştı.
Antalya'da görev yapan sınırlı sayıdaki Çalışma Bakanlığı İş Müfettişi ÇGD'nin hazırladığı basın işyerleri isim ve adreslerinin yanı sıra buralarda çalışan gazetecilerin isim listesinin bulunduğu listeye göre denetimlerini sürdürüyor.
Denetimlerin Nisan ayı içinde tamamlanması halinde denetim sonuçların tamamına ÇGD Genel Yönetim Kurulu 2003-2005 Faaliyet Raporu'nda yer vereceğiz.
ÇGD, basın tarihinde bir ilk
Şu anda yapılmakta olan denetimlerin ilki 2002 yılında yine ÇGD Akdeniz Şubesi'nin girişimiyle başlatılmıştı. Gazetecilerin iş ilişkilerini düzenleyen 5953 sayılı Basın İş Kanunu'nun 9. maddesi, gazetecinin işe girişini bildiren mukavelenin yapılışı ve feshinin mülki amirliğe, Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne ve bağlı olduğu sendikaya, eğer değilse bulunduğu ildeki en fazla üyesi bulunan meslek örgütüne bir beyanname ile bildirme zorunluluğu içeriyor.
Antalya'da örgütlü sendika yoktu. Antalya'da en fazla üyeye sahip ve yöneticiliğini Türkiye Gazeteciler Federasyonu 2. Başkanı Erdoğan Kahya'nın yaptığı Antalya Gazeteciler Cemiyeti de bu hakkını kullanmamıştı. "Durumdan vazife çıkaran" ÇGD Akdeniz Şubesi bünyesinde bir Hukuk Komisyonu kuruldu.
Antalya Barosu'nun o tarihteki başkanı Gürkut Acar'a gazetecilerin iş ilişkilerinden doğan sorunları aktarıldı ve hukuksal destek talep edildi. Basın özgürlüğünün gazetecilerin iş güvencesiyle doğrudan ilişkili olduğunu içeren görüşlerimize sahip çıkan Antalya Barosu, Av. Soner Ustaoğlu'nu fahri olarak danışmanlık yapmak üzere Başkanlığı'nı Sebahattin Atmaca'nın yaptığı ÇGD Hukuk Komisyonu'nda görevlendirdi. Bir basın toplantısı yapılarak ÇGD'nin Antalya barosu ile yapacağı işbirliğinin içeriği kamuoyuna duyuruldu.
ÇGD, daha sonra, Akdeniz Şube Başkanı Hasan Üstün, yönetim kurulu üyesi Sefa Seyitoğlu, Hukuk Komisyonu Başkanı Sebahattin Atmaca ve üye Adnan Yıldırım'dan oluşan bir heyet ile Antalya Valiliği'ne başvurarak 27.08.2002 tarihli bir dilekçe (Ek-1) ile yasadan doğan hakkını kullanmak istedi.
ÇGD Akdeniz Şubesi'nin basın tarihinde bir ilki başlatarak yaptığı bu başvuru üzerine İş Müfettişlerinin Antalya'daki 26 işyerinde başlattığı Basın İş Yasası'na uygunluk denetimi dört ayda tamamlandı.
Gazeteciye "ziyaretçi kartı"
Bu denetlemeler esnasında, işveren temsilcilerinin İş Müfettişlerini "atlatmak" için başvurduğu ilginç yöntemlerden birisini daha sonra tekrarlanmaması dileğiyle burada aktarmak istiyoruz:
Hürriyet gazetesi Akdeniz Bölge Temsilcisi Dursun Gündoğdu'nun yönetimindeki DHA Antalya Bölge Bürosu'nda çalışmakta olan 15 kadar gazeteciden sadece üçü Basın İş Yasası'na göre sigortalıdır. İş Müfettişinin Doğan Printing Center'in ana kapısından girdiğini haber alan işveren temsilcisi, haber merkezindeki sigortasız gazetecilere yakalarına "ziyaretçi" kartı takmalarını ve bahçeye çıkmaları talimatını verir.
Bahçeye çıkamayanlar da WC'ye gönderilir. Üzülerek belirtelim ki, "tuvalete saklanma" talimatına uyan gazeteciler arasında ÇGD üyeleri de bulunmaktaydı.
Denetleme esnasında DHA'da kimlerin çalıştığını soran iş müfettişine sadece sigortası olan üç gazetecinin ismi beyan edilir. Her gün Hürriyet gazetesinin Akdeniz Bölge ilavesinde haberlerini okuduğu gazetecilerin isimlerini sigortalı gazeteciler arasında göremeyen iş müfettişi, Hürriyet'in son bir aylık arşivini getirtmiş ve gazetede ismine rastladığı muhabirlerin dosyalarını istemiş.
Müfettişin bu davranışı ile yakalarına "ziyaretçi" kartı takılarak denetimden kaçırılan ve sigortasız çalıştırılan gazetecilerin gerçek sayılarını tespit etmek mümkün olmuş.
Denetim için başvuru şart!
Basın İş Yasası'na göre işe başlayan ve işten ayrılan gazetecilerin Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne bildirilmesi gerekiyor. Ancak, bu yasal zorunluluğu yerine getiren tek bir kuruluş yok. Çalışma Bakanlığı İş Müfettişleri de, personel yetersizliği nedeniyle ancak kendilerine bir şikayet başvurusu olursa işlem yapabiliyor.
Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne bugüne kadar başvuru yapan bir kişi oldu, ona da kapıyı gösterdiler. Gazeteci Engin Korkmaz, Antalya'dan yayın yapan ETV'nin de sahibi olan Bülent Eyilik'in Yeni İleri gazetesinde çalıştığı dönemde, işyeri telefonlarından haber amaçlı yaptığı telefon görüşmeleri için maaşından kesinti yapılmasına itiraz ederek Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne başvurunca aynı gün ilişiği kesildi; kendisiyle aynı işlemi yapmak üzere olan mesai arkadaşları ise işlerini kaybetme endişesiyle dilekçelerini işleme koyamadılar.
2002 yılında yaşanan bu olayın da gösterdiği gibi sınırlı iş alanının olduğu bir ortamda en basit bir itiraz bile işinizden olmanız için bir gerekçe oluşturabiliyor.
İşverenlerin bu yasa tanımazlığının tek engeli, işten atıldıktan ya da kendi isteğiyle ayrıldıktan sonra açılan davalar oluyor. Özellikle ÇGD Akdeniz Şubesi'nin Antalya Barosu'nun desteğiyle kurduğu Hukuk Komisyonu'nun sağladığı danışmanlık hizmetlerinden yararlanarak dava açan gazeteciler ya davaları kazanıp geriye dönük yasal haklarını aldılar ya lehlerine verilen kararların Yargıtay'dan onanmasını bekliyorlar.
İlk adres "Mülki Amir"
ÇGD'in talebi üzerinde Antalya'daki basın işyerlerinde yapılan denetim öncelikle Türkiye Gazeteciler Sendikası, onun örgütlü olmadığı illerde ise gazeteci derneklerinin girişimiyle Türkiye'deki her vilayette tekrarlanabilir.
ÇGD Akdeniz Şubesi yöneticileri Hasan Üstün, Sefa Seyitoğlu, Fikri Cinokur ve üye Kamer Durdu'nun yanısıra Antalya Barosu'nun fahri olarak görevlendirdiği ÇGD Akdeniz Şubesi hukuk danışmanı Av. Munip Ermiş'in katılımıyla, 18 Ekim 2004 tarihinde, Antalya Valisi Alaaddin Yüksel ziyaret edilerek, 2002 yılında yapılan denetlemenin Antalya'da gazetecilerin çalışma koşullarında yarattığı iyileşme hatırlatıldı.
Aradan geçen iki yılda basın sektöründe yeni işyerlerinin açıldığı ve iki yıl önce denetlenen işyerlerinde sigortasız çalıştırılan gazetecilerin sayısının arttığına dikkat çekilerek bunu önlemek amacıyla Basın İş Yasası'nin meslek örgütlerine tanıdığı hakkın yeniden kullanılma isteğini içeren dilekçe teslim edildi.
Basın İş Yasası'nın uygulanması isteğiyle Bölge Çalışma Müdürlüklerine doğrudan da başvuru yapılabiliyor. Ancak, hem denetimlerin hızlanması hem de mülki amire yasadan doğan yükümlülüklerinin hatırlatılması için dilekçenin Valilik Makamı'na verilmesi daha yararlı.
Dilekçede neler var?
Ekinde Antalya'da görev yapan gazetecilerin isimleri ve çalıştıkları işyerlerinin isim ve adreslerinden oluşan listeler bulunan başvuru dilekçesinde ÇGD'nin basın özgürlüğünü halkın haber alma özgürlüğü olarak tanımladığı ve bu Anayasal hakkın etkin ve yaygın şekilde kullanılabilmesi için gazetecilere mesleki faaliyetlerinde ek güvence sağlayan Basın İş Kanunu'nun "Türkiye'nin dünyaya açılan penceresi" Antalya'da tam anlamıyla uygulanmasının önemi vurgulandı.
Dilekçede ayrıca, Antalya'da Basın İş Yasası'na uygun davranmayan işyerlerinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişlerince tespiti, "yasa dışı" gazeteci çalıştıran işyerleri hakkında hukuki işlemlerin başlatılması, Antalya'daki gazetecilerin isimleri, sigorta türü ve unvanlarından oluşan bir listenin yanı sıra basın işverenleri ile gazeteciler arasında yapılan sözleşmelerin ÇGD'ye bildirilmesi istendi.
Denetleme nasıl yapılıyor?
Antalya'da görev yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişleri, kendilerine yapılan denetim başvurularını aylık programlar halinde Ankara'ya bildirip Bakanlıktan onay aldıktan sonra uygulamaya geçiriyor.
Başvuruların yoğunluğu ve müfettiş sayısının azlığı nedeniyle 2004 yılı Ekim ayındaki ÇGD'nin başvurusu için sıra 2005 yılının ilk aylarında ancak geldi. ÇGD'nin gönderdiği basın işyerleri listesine göre çağrı çıkaran İş Müfettişi, gazetecilerin sigorta işlemleriyle ilgili evraklar üzerinden inceleme yaptığı gibi gerekli görürse doğrudan işyerine giderek yerinde çalışanlarla ve işveren temsilcisiyle görüşüp Basın İş Yasası'na uygunluk denetimlerini gerçekleştiriyor.
Denetleme esnasında 2002 yılında yapılan denetimlerde Basın İş Yasası'na göre eksikliği tespit edilen konuların tamamlanıp tamamlanmadığı da kontrol ediliyor. Örneğin, gazeteciye yıllık yasal izninin kullandırılması, fazla mesailerin ödenmesi, sözleşme yapılması gibi konularda daha önceden tespit edilen eksiklikler giderilmemişse, işverenin yasal sorumluluğu artıyor. Yapılan tespitler başta SSK olmak üzere ilgili kurumlara rapor ediliyor.
Denetim dava ile desteklenmeli
Antalya'da ÇGD'nin başlattığı denetlemenin etkili olabilmesi için öncelikle bunun gazeteci arkadaşlar tarafından da desteklenmesi gerekiyor. Denetleme ile tespit edilen 'yasa dışı' durum işveren tarafından giderilmiyorsa bunun ivedilikle mahkemeye intikal etmesi gerekiyor. Cezai yaptırımın kanun yoluyla tahsili için hakim kararı gerekiyor.
Bu nedenle, İş Müfettişlerinin denetlemesinde sigortasız çalıştırıldığı, Basın İş Kanunu kapsamı dışında sigortasının ödendiği, fazla mesai yaptığı halde ücret farkı ödenmediği tespit edilen gazeteciler, işverene tanınan süre sonunda bu konuda bir iyileşme yapılmamışsa vakit yitirmeden dava açma haklarını kullanmalıdır. Dava açtıkları için işten çıkarılma gibi bir tehlike söz konusu değil. Yeni iş kanunu bu konuda açık güvence sağlıyor.
Bunun en somut örneği DHA Antalya Bölge Bürosu muhabiri İbrahim Okumamış'ın deneyimi. Uzun yıllar sigortasız çalıştırılan İbrahim Okumamış, ÇGD'nin 2002 yılında yaptırdığı denetimden sonra işveren aleyhine dava açtı. Davası devam eden İbrahim Okumamış, hem gazetecilik görevini yapıyor hem yasal hakkını almak için hukuk mücadelesini sürdürüyor.
Bundan sonra ne yapmalı?
Buraya kadar aktarılan deneyimlerin bir bölümünü 10 Ocak 2005 tarihinde İstanbul'da yapılan 2. Türkiye Gazeteciler Konferansı'nda dile getirdiğimde, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç kendi deneyimini aktardı.
Orhan Erinç, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanlığı yaptığı 2002 yılında Cağaloğlu'nda yapılan Babı-ali Yürüyüşü sonrasında ziyaret ettikleri İstanbul Valisi'ne Basın İş Kanunu'nun uygulanması istediklerinde Vali'nin gazetecileri sessizce dinlediğini herhangi bir girişim yapmadığını hatırlatarak Antalya'da yaşanan deneyimin önemini vurguladı.
İstanbul'daki ve Antalya'daki girişimler arasındaki en önemli fark, yapılan başvurunun niteliğidir. Dört yıllık denetlettirme deneyimizden öğrendiğimiz en önemli ders, atılacak her adımın matbuu bir şekilde olması ve bir nüshasının arşivlenmesidir.
Yasal girişimler sürerken hem üyelerin hem de denetleme yapılan işyerlerindeki gazetecilerin de öncelikle moral olarak bu mücadeleye hazırlanması gerekiyor. Antalya'da 2002 yılında "Çalışana sigorta, sigortalıya 212, 212'liye sendika!" sloganı ile çıktığımız yolda ciddi yorgunluklar yaşandı.
Bu yorgunlukları ve endişeleri aşmada Antalya Barosu'un önceki başkanı Gürkut Acar ve yeni başkanı Zeki Durmaz manevi olarak, hukuk danışmanlarımız Av. Soner Ustaoğlu ve Av. Münip Ermiş fiilen çok değerli katkı verdiler.
"Gazeteci: yangında ilk kurtarılacak!" sloganı ve üyemiz Orhan Coplu'nun "mağdur gazeteci" karikatürünün yer aldığı 2003 yılı takvimi, aynı karikatürün yer aldığı tişörtler, gazetecilerin sorunlarına kamuoyu oluşturmada oldukça etkili oldu.
Özellikle son denetlemede yaşanan işten çıkarmalar, bazı arkadaşların ÇGD'ye mesafeli durmasına neden oldu. Daha sonra başlayan Basın İş Yasası kapsamında sigorta işlemleriyle bu hava tersine döndü. Şimdi ÇGD'ye üye olmayan gazeteci arkadaşlar bile yapılan çalışmaların değerini takdir ederek duygu ve düşüncelerini bizimle paylaşıyorlar.
Antalya, Türkiye'ye emsal olmalı
Gazetecileri "yasa dışı" çalıştırma durumu sadece Antalya'da mevcut değil. O nedenle ÇGD'nin Antalya'da çaktığı kıvılcım özellikle Türkiye çapında faaliyet gösteren gazete ve haber ajansların yöneticilerini tedirgin etti.
Çünkü, Antalya'daki gazetecileri Basın İş Yasası kapsamında sigorta yapmaları sorunlarını çözmüyordu. Ya diğer kentlerdeki, özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi kentlerdeki sigortasız çalıştırılan binlerce gazeteci için Antalya'daki girişim emsal teşkil ederse ne olacaktı?
Bu endişe ile bölgedeki faaliyetini durduran, durduracağını beyan eden veya gazetecileri işten çıkaranlar oldu, olacaktır da. Ama bu anlayışa karşı durmanın ilk adımı da yasadan doğan haklar için girişilecek hukuk mücadelesinden geçmektedir.
Bu nedenle öncelikle Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın yasadan doğan hakkını kullanarak görevini yapması ve ÇGD'nin açtığı "patika"yı genişletmesi gerekiyor. TGS'nin örgütlü olmadığı yerlerde ise görev, kalemi ve emeği birlikte savunacak gazeteci derneklerine ve onurlu bir iş ilişkisini kendine çok görmeyen gazetecilere düşüyor!(HÜ/EÖ/EÜ)
* Hasan Üstün, ÇGD Akdeniz Şube Başkanı.