*Fotoğraf: İrem Afşin
Maraş’ta gerçekleşen ve Malatya, Adıyaman, Hatay, Kilis, Adana, Urfa ve Diyarbakır'ı da etkileyen 7.7 ve 7.6’lık iki depremin ardından arama kurtarma çalışmaları devam ediyor.
Depremden sonraki yıkımı ve yardım bekleyen halkı haber yapmaya çalışan gazeteciler engelleniyor.
İrem Afşin: Zor şartlarda çalışıyoruz
Urfa’da enkazı görüntülemek isteyen gazeteci Sema Çağlak, iki meslektaşıyla birlikte gözaltına alındı. Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ) gerçekleri halka aktarmaya çalışan gazetecileri susturmaya yönelik politikaları kınadı.
Depremin ikinci gününde depremden etkilenen 10 ilde üç ay boyunca OHAL ilan edildi. Bunu takiben depremzedelerle röportajlar yapan, yardım bekleyen halkın sesini duyuran gazeteciler alandan uzaklaştırılmaya çalışıldı ve engellendi.
CFWIJ deprem bölgelerindeki gazetecilerle konuştu. Gazeteciler, OHAL ilan edildikten sonra alandaki polislerin kendilerine akreditasyon ve turkuaz basın kartı sorduklarını belirtti. Konuyu valiliklere bildiren gazeteciler valilikteki yetkililerden, durumdan haberi olmadıkları ve gazetecilerin akreditasyona ihtiyaçları olmadığı cevabını aldı. Uzun süre yetkili kurumlar arasında anlaşmazlık yaşandığını aktaran gazeteciler alanda uzun süre bekletildi.
Gözaltına alınan gazeteciler serbest bırakıldı
8 Şubat’ta Urfa’nın Birecik ilçesinde depremedelerle konuşan ve enkazı görüntüleyen Jinnews muhabiri Sema Çağlak ve iki meslektaşı gözaltına alındı. Polisin yaptığı kimlik sorgulamasının ardından gazeteciler, turkuaz basın kartları olmadığı gerekçesiyle ifadeleri alınmak üzere polis karakoluna götürüldü.
Çalıştıkları medya kuruluşlarının verdiği basın kartlarıyla alanda haber yapan yerel gazetecilere “Birecik’e neden geldiniz?”, “Kurum kartını size kim verdi?” şeklinde sorular sorulduğu belirtildi. Aynı gün gazeteciler, basın kartlarına el konulduktan sonra serbest bırakıldı.
“Böyle bir şey görmedim.”
7 Şubat Salı günü sabah erken saatlerde Urfa’ya ulaşan gazeteci İrem Afşin de CFWIJ’e konuştu. Gözaltına alınan Jinnews ve Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirlerinin de çekim yaptığı yer olan Urfa’daki İpekyol Mahallesi’ndeki en büyük enkazlardan birinde yabancı bir televizyon kanalı ekibiyle çekim yapan Afşin, sabah saatlerinde hiçbir polis veya jandarmanın bölgede olmadığını belirtti.
Aynı gün öğle saatlerinde alana ulaşan jandarma ve polis ekipleriyle uzun süre hiçbir problem yaşamadıklarını, aksine polisin çekim esnasında kendilerine birçok konuda yardımcı olduklarını belirten Afşin şöyle devam etti:
“OHAL ilan edildikten sonra gün boyunce çekim yaptığımız binayı gece son bir kez daha çekmeye gittik. Bize ‘Buraya giremezsiniz’ dediler. Biz de bütün gün orada sorunsuz bir şekilde çekim yaptığımızı belirttik. Epeyce bir süre tartıştıktan sonra ‘Tek kamera sokabilirsin, tek kişi girebilir.’ gibi kısıtlamalar getirdiler. Çalıştığım yabancı muhabirin yayında ne anlattığını sordular. Çıkarılan pekçok zorluktan sonra gündüz konuştuğum amirlerden biri bizi tanıdığını söyledi ve ancak öyle alana girebildik.”
Gözaltına alınan Jinnews ve MA muhabirlerinin çekerken gözaltına alındıkları aynı binayı bütün gün ekibiyle çektiğini ve kendilerine hiçbir müdahale yapılmadığını belirten Afşin, ertesi gün durumun zorlaştığını anlattı.
“Bu sabah canlı yayın yapmak üzere (8 Şubat sabahı) Urfa’daki tek çadırkente gittik. Önce çadırkentin içinde dolaşmamızın yasak olduğunu söylediler. Biz dün burada çekim yapacağımızı söylediğimizde kimde yasak dememişti. Bunu da belirttim ve ‘Artık OHAL var’ cevabını aldık. Uzun uğraşlar sonucu yalnızca 3 aileyle konuşmak ve sabit bir yerde durmak gibi kısıtlamalarla çekim yaptık. Etrafımızda sürekli 10-15 kişilik çevik kuvet ekibi bekledi.
Akşam yayını için tekrar çadırkente gittiğimizde Urfa’daki çadırkentten sorumlu olan bir polis amiri geldi. ‘Devletimize zeval getirecek herhangi bir şey bu yayında söylenirse ben bu yayını keserim, sizi de buradan atarım. Sana da gerekeni yaparım,’ dedi. Ben gazeteci olduğumu ve gerçekleri olduğu gibi çektiğimizi söyledim. Polis amiri ‘Benim biraz İngilizcem var. Bu yayını dinleyeceğim burada, en ufak kötü bir şey duyarsam o yayını keserim. Sen devleti yabancılara kötüleyemezsin,’ dedi. Uzun süre tartıştık, fakat sonunda yayınımızı zor da olsa yapabildik.”
Gazeteciler sosyal medyada hedef gösteriliyor
Yalnızca yetkililer değil hükümet yanlısı yayın organlarında çalışan gazeteciler de alandaki gerçekleri haber yapan gazetecileri hedef gösterdi. Yeni Şafak gazetecisi Taha Hüseyin Karagöz, ETHA muhabiri Elif Bayburt’u terör örgütü propagandası yapmakla suçlayıp Twitter’da hedef gösterdi. Gazetecinin fotoğrafını ve basın kartını uzaktan çekip sosyal medyada paylaşan Karagöz, ETHA’nın geçmiş tarihli tweetlerini paylaşarak suçlamalarına devam etti. Pekçok zorluğa rağmen deprem bölgesinde neler yaşandığını bizlere olduğu gibi aktarmak için çalışan gazetecilerin, kendileriyle aynı mesleki ünvanı taşıyan kişiler tarafından hedef gösterilmesini kesinlikle kabul etmiyoruz.
CFWIJ'den yapılan açıklamada şöyle denildi:
"Deprem bölgelerinde yardım bekleyen, enkaz altında yakınlarının kurtulması için dua eden depremzedelerle konuşup oradaki gerçekliği halka anlatan gerçek gazetecilerin engellenmesini ve hedef gösterilmesini kınıyoruz. Yetkililer gazetecilere engellemeler yapmak yerine işlerini güvenli bir şekilde yapabilmeleri için onlara yardımcı olmalıdır.
"Böylesi yıkıcı bir afet sonrası yalnızca gerçekleri gösteren gazeteciler hiçbir şekilde tehdit elemez, engellenemez, cezalandırılamaz. Bütün bu basını engelleme çabalarının depremzedelere yardım etme yönünde kullanılmasını talep ediyoruz. Gazetecilik hiçbir zaman olmadığı kadar böylesi zor bir kriz döneminde de hiçbir şekilde suç değildir, olamaz da."
(EMK)