Eylül 1995'te Fransız "TF1" ve "Canal Plus" televizyonlarına verdiği demeçte, Cezayir'deki "gazeteci cinayetlerinde devlet parmağı" bulunabileceğinden söz etmişti. İlk yargılama sonucu "Anayasal kurumlara saldırı" gerekçesiyle Kasım 1997'de mahkum edilen gazeteci, kararı temyiz etmişti.
18 Şubat'taki sorgusunda gazeteci, Anayasal kurumlarını hedef almadığını, "bazı gazeteci cinayetlerinde siyasi-iktisadi mafya tarafından işlenmiş olabileceğini"ifade ettiğini bildirdi.
Adalet Bakanı'na RSF mektubu
RSF, Cezayir Adalet Bakanı Ahmet Uyahya'ya bir mektup göndererek, gazeteciye hapis istenmesini protesto etti.
Mektupta RSF, şu noktaları hatırlattı:
Birleşmiş Milletler'de düşünce ve ifade özgürlüğünün korunması ve geliştirilmesinde görevli Özel Raportör Abid Hüseyin 18 Ocak 2000'de bir çağrı yapmıştı.
* Tüm hükümetlere yapılan bu çağrıda, "Irkçı, ayrımcı ve şiddete çağrı gerekçeleri hariç, basın yoluyla işlenen suçlara bundan böyle hapis cezası verilmemesine özen gösterilmesi belirtildi ve düşüncenin barışçıl ifadesine karşılık verilen hapis cezaları insan haklarının ağır ihlali olarak değerlendirildi.
1993-96 yıllarında 57 cinayet
RSF'ye göre:
* Cezayir'de 1993-1996 döneminde toplam 57 gazeteci ve yaklaşık 40 medya işçisi katledildi.
* Bu cinayetlerin birçoğu, kendilerini İslamcı olarak tanıtan çeşitli örgütler tarafından üslendi.
Ancak RSF, kimi cinayetler üzerindeki esrar perdesinin halen aralanamadığını bildirdi.
Cezayir'de basının son durumu
Son haftalarda Cezayir'de, birçok bağımsız gazeteci ve karikatürist, "Milli Savunma Bakanlığı'na yönelik iftira"gerekçesiyle emniyette ifade vermeye çağrılıyor.
En son 28 Ocak'ta, "El Vatan" muhabiri Salima Tlemçani, gazetenin 11 Aralık 2001 sayısında çıkan ve istihbarat şubedeki (DRS) görev değişikliklerini konu alan yazısı nedeniyle ifadeye çağrıldı. (EÖ/NU)