Lakhdari Hicham, Mebarki Fatah ve Zouari Walid arkadaşlar. 20 yaşındalar ve Cezayir Cumhurbaşkanlığının ve şık sokakların yakınında Diar Saada ve Dias Chems'te yaşıyorlar. Eve dönerken lüks villaların yüksek duvarlarının yanından geçiyorlar.
Aslında evleri yok. Dört yaşından beri Hicham geceleri dışarıda başkalarının arabalarına göz kulak olarak geçiriyor. Park bekçiliği, gençlerin hayatta kalmak için icat ettikleri bir iş. Üçü de araba kullanmayı biliyor ama ehliyet alabilecek paraları yok.
Onlara gerçek bir iş sunma imkânı olmayan devlet, bu yasadışı park yerlerini görmezden geliyor. Onlara nasıl yaşıyorsunuz diye sorulduğunda "Allah'ın izniyle" diye cevap veriyorlar.
Zaten Hicham'ın başka seçeneği yok. Babası işsiz; on iki kardeşi ve büyükannesiyle Diar SAADA mahallesinde iki odalı bir evde yaşıyor. Çocuklar nerede yaşadıklarını bize göstermekten çekinmiyorlar.
İbrahim'in yerinde
Onlarla İbrahim'im yerinde buluşuyoruz. İbrahim bölge gençlerinin ağabeyi gibi. Bir okulda güvenlik görevlisi olarak çalışıyor ve öğrencileri hizaya sokmaya çalışıyor. Uyuşturucu satışına ve kaçakçılığa bulaşmış öğrencilere yardım eli uzatıyor. Okumak isteyen çocuklara kendi parasıyla kalem ve kitap alıyor.
İbrahim, şehirdeki gençleri mağdur eden sistemle kendi yöntemleriyle mücadele ediyor. Hicham, bozuk bir aksanla ve şapkasın altından gözüken şimdiden beyazlamış saçlarıyla, uyuyacak bir köşe bile bulamadığı bir yerde kalmanın zorluğunu, hayatta kalmak için kurnaz olman gerektiğini, tüm ailenin sorumluluğunu ve çaresizliği anlatıyor.
Fatah da genç yaşta okulu bırakmış ve her türlü işi yapmış. Yedi kardeşiyle birlikte tek odalı bir dairede yaşıyor. "Komşulardan depo odalarını bana ödünç vermelerini istedim ama kabul etmediler" diyor. Park bekçiliği yapan büyük ağabeyi şu an hapiste.
"Mahalleden bir arkadaşını senelerdir içinde yaşadığı karavanına yatıya davet etmişti. O gün o bölgede gerçekleşen iki soygun nedeniyle polis devriye geziyormuş. Ağabeyimle arkadaşının da üstünü ararken arkadaşının üzerinde çok miktarda esrar bulmuşlar. Sonra ikisini de tutukladılar ve on sekiz ay hapse mahkûm ettiler, ama ağabeyim masum."
Devletle mücadele
Fatah problemleriyle yüzleşirken, devletle mücadelelerini anlatırken mahzunlaşıyor, ama ilkokulu bıraktığı zaman aklına gelince sinirleniyor. Babası ona "git ve kendi kendine geçin. İstersen çal, ama bana güvenme" demiş. Babasını anlıyor ama yine de bunu kabullenemiyor. "Ben de tıpkı diğerleri gibi başarılı olabilirdim, ama ben kendimi idare edecek kadar kazanmayı tercih ediyorum."
Walid de aynı şekilde idare ediyor. Bu üçlü arasında tek ortaokul öğrencisi o ve diplomasını alabilmesi için sınavları geçmesi gerekiyor. Bunu yapabileceğine inanmıyor. "Düşünmem gereken başka şeyler var" diyor arkadaşları gibi.
Hicham gülmeye başlıyor, "Zavallı çocuk bunu yapabileceğine inanmıyor, bu dönemki not ortalamasını söylememesi daha iyi olur," diyor.
Walid'in annesinin 2009 başında doğum yaparken ölmesi gibi bahaneleri var. Babası tekrar evlenmiş ve Walid iki halası ve büyük annesi ile birlikte bodrum katında iki odalı, kasvetli bir evde yaşıyor. Üç kız kardeşi anne tarafında kalmışlar.
"Paran yoksa hiçbir şeysin!"
O, grup içinde iyi görünümlü, iyi giyimli olan ve gelecekten, derslerden ve işten diğerlerinden biraz daha inançlı bahsediyor. Öğretmenlerin de kendi sıkıntıları var ve ayda 2000 Dinar'a özel dersler öneriyorlar. Sınavlara hazırlanmak ve tekrar yapmak için gidecek bir yer yok.
"Bölgede sadece bir tane özel kütüphane var ve girişi ücretli. Her şey için para vermemiz gerekiyor, spor, dersler, vs. Cezayir'de paran yoksa hiçbir şeysin."
Bu gençlerin üçü de zaman zaman internet kafelere "film izlemeye" gidiyorlar. İnternet'te chat yapmak, sosyal ağları kullanmak onlara göre değil, özellikle de ilkokula kadar okuyan Fatah için.
Walid'in ortaokulunda, bilgisayar kullanmak için başlangıç seviyesinde birkaç ders dışında, öğrencilerin bilgisayarlara erişimi yok. Nadiren haberleri okuyorlar ama içeriği ilgilerini çekmiyor.
"Sadece şiddetten korkuyorlar"
"Bunların neresi bizi ilgilendiriyor ki? Bu onların, kodamanların arasında olan bir şey. Hapishanede iki-üç ay geçirdikten sonra çıkıp çaldığım milyarlarca Dinar'ı harcamayı ben de isterdim."
Fatah ve Hicham da ona katılıyorlar.
Walid, "Petrol parasını aralarında bölüşüyorlar. Daha da önemlisi, halkı sefalet içinde yaşatıyorlar, bir kilo mercimek 200 Dinara satılıyor! (yaklaşık iki avro, ancak Cezayir'de asgari gelir 120 Avro, yani 12 bin Dinar). Sadece şiddetten anlıyorlar" diyor.
"Devletin bir konut bulup onları yerleştirene kadar Diar Chems'teki insanlar ayaklanmak zorunda kaldı ve gençler iki gün boyunca her şeyi kırıp döktüler. Sadece şiddetten korkuyorlar, başka ne diyebilirim ki!"
Ekim ayında, 1958'de Fransız sömürgecilerinin yaptığı barakalarda çok kötü koşullarda yaşayan 1500 aile yeni konutlara yerleştirilmek için şiddetli ayaklanmalara katıldı. Belediye gecekonduları da yıkmaya karar verdi. İsyanlar polis tarafından bastırıldı.
Çözüm gitmekte mi?
Çözüm? Başka bir yere gitmek dışında bir çözüm yok. "Burada gelecek yok. Çoğu arkadaşımız yasadışı şekilde göç etti ve bazıları çok zengin oldu."
Birçok Cezayirli gencin inatla inandıkları bir efsane. Üç arkadaşımız birçok kez Cezayir'den kaçmaya çalıştı. Pasaportlarının tarihi dolduğu halde yenilemediler, "çünkü her halükarda vize alamazdık" diye anlatıyorlar,
"Yabancılar buraya çalışmaya gelebiliyor. Afrikalılardan bahsetmiyorum, onlar da fakir. Ama İtalyanlar, Fransızlar, Çinliler burada gayet iyi durumdalar. Onların devletleri vatandaşlarını korumayı biliyor, bizimki ise adaletsiz."
105 farklı ülkeden gelen 4500 yabancı, Cezayir'de yatırımlar ve kontratlar dâhilinde yasal olarak çalışıyor.
Aşk
Yirmili yaşlar aynı zamanda ilk aşkların yaşı. Hicham kız arkadaşıyla sokakta, Walid ise lisede tanışmış.
Walid'in kız arkadaşının babasının fırını var. "Dışarı çıktığımızda parayı o ödüyor" diyor gülerek.
"İçini dökebileceğin birine sahip olmak çok önemli. Tabi futbol ve 2010 Dünya Kupası elemeleri de var, ama bu bambaşka bir hikâye."(GK)
* Fransızcadan İngilizceye Elizabeth Grech, İngilizceden Türkçeye Çiçek Tahaoğlu çevirdi.