Senda ve Lydia son moda kıyafetleriyle 17 yaşında liseli iki güzel genç kız ve çok iyi Fransızca konuşuyorlar. Cezayir burjuvazisinden geliyorlar, ebeveynleri üniversite profesörü. El Mouradia ve Sacré-Coeur isimli zengin muhitlerde büyük evlerde yaşıyorlar.
İkisinin de kız kardeşi var. Soyadlarının kullanılmasını istemiyorlar, çünkü tanınmış ailelerden geliyorlar. İkisi de özel ders alıyor, bu Cezayir'de başarılı olabilmek için gerekli. Yine de özgürlük alanlarının sınırlı olduğunu ve tabular ve toplumun kurallarıyla başa çıkmaları gerektiğinin farkındalar.
Geleceğinizi nasıl görüyorsunuz?
Senda: Öncelikle üniversite eğitimimi tamamlayacağım ve çevre konusunda uzmanlaşacağım. Daha sonra evleneceğim ve iki çocuğum olacak. Ama bundan önce hayatı en iyi şekilde yaşamak istiyorum. Gezmek ve eğlenmek istiyorum.
Lydia: Doktor olacağım, babam gibi bir cerrah. Sonra evleneceğim ve çocuklarım olacak.
Evlilik sizin için önemli bir şey mi?
Lydia: Evet, ama kocamın arkadaşım gibi olması şartıyla. Çok modern bir kocam olsun istiyorum. Özgür olmak ve istediğim zaman istediğim yere gidebilmek istiyorum. Bir de çok iyi Fransızca konuşması lazım.
Senda: Evlilik bir zorunluluk değil. Öncelikle evlilik benim için bir aşk hikayesi ve bir çiftin modern bir yaşam sürmesi demek. Ama evlilik töreni için geleneksel bir düğün istiyorum, tıpkı annemin düğünü gibi. Kına gecesi ve diğer şeyler.
Size Cezayir'in altın gençleri diyorlar.
Senda ve Lydia: Hiç de öyle değil! Okuldan çıktığımızda bizi bekleyen özel şoförümüz yok, ailelerimiz her istediğimizi alıp bize çok fazla para vermiyor. Ama azınlığın bir parçası olduğumuzun farkındayız.
Bir gün başka bir ülkeye gitmeyi düşünüyor musunuz?
Senda: Vize almak, yurtdışına gitmek gibi şeyler beni endişelendirmiyor. Senede bir-iki kez seyahat ediyorum ve bu bana yetiyor.
Lydia: Gençlerin hepsinin İtalya, İngiltere ya da en azından Fransa'ya gitmek istediğini biliyorum. Ama ben burada iyiyim. Senede bir-iki kez seyahat ediyorum. Geçen sene Barselona'ya ve Chamonix'e (Fransa) gittim.
Peki ya siyaset, gazeteler neden bahsediyor?
Lydia ve Senda: Siyasetle ilgilenmiyoruz. Bouteflika (Cezayir devlet başkanı) yeni bir manda getirmeye çalışıyor, hepsi bu. Gazeteler... Spor sayfaları dışında hepsi aynı.
Boş vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz?
Senda: Yazın plajda. Onun dışında tüm gençler gibi Facebook ve MSN. Arkadaşlarımızla yemeğe çıkıyoruz. Araban yoksa burada hiçbir şey yapamıyorsun.
Lydia: Abartıyorsun! Konserlere de gidiyoruz. Sonuçta burası çöl değil! Bazen diğer kızlarla gece kulübüne de gidiyoruz. Ayrıca büyükannemin kitaplığından ödünç aldığım kitapları okuyorum.
Senda: Evet yazın konserlere gidiyoruz çünkü iki bin dinardan daha aza mal oluyor ve hiç sinemaya gitmiyoruz. Dışarı çıktığımızda da üç kız on beş erkek oluyoruz, çünkü buna izin veren çok az aile var.
Peki Cezayir'de genç olmak tam olarak ne anlama geliyor?
Lydia: Genç olmak güzel bir şey, baskılar dışında. Ben ortaokuldayken kolsuz ve kısa kıyafetler giymek yasaktı. Önlük giymek mecburiydi. Çok fazla tabu ve tolerans eksikliği var. Özellikle Fransızca konuşuyorsan ve dua etmiyorsan. Ayrıca uyuşturucu kullanımı da çok yaygın ve sadece erkekler arasında değil.
Senda: Alkol de aynı şekilde. Ve şöyle bir gerçek var ki, uyuşturucuyu edinmek çok kolay. Bu arada çok özgür olmadığımızı söylemiştim ama baskı altında da değiliz. Gittiğim okulda ne istersek onu giyebiliyoruz.
Yabancı arkadaşlarınız var mı?
Senda: Evet, ailesi bir Afrika ülkesinin diplomatlığını yapan arkadaşlarım var, ama hangi ülke hatırlayamadım. Diğer arkadaşlarımız onlarla dalga geçiyor, ama ırkçı olduklarından değil. Tıpkı Çinliler gibi, sadece takılıyoruz.
Lydia: Acımasız, ırkçı bir tavırla değil, sadece şakalaşıyoruz.(GK)
* Fransızcadan İngilizceye Elizabeth Grech, Türkçeye Çiçek Tahaoğlu çevirdi.