Görsel: Cemalettin Güzeloğlu, Umut Vakfı aracılığıyla.
İstanbul, Esenyurt’ta bir tekel bayiine 29 Temmuz’da yapılan silahlı saldırı sonucu iki kişinin ölmesinin ardından Türkiye’de özellikle son yıllarda ciddi artış gösteren bireysel silahlanma yeniden gündeme geldi.
Bu artış, araştırma verilerine de yansıdı. Bireysel silahlanma karşıtı sivil toplum kuruluşu Umut Vakfı verilerine göre 2023’ün ilk yedi ayında 1938 silahlı şiddet olayı basında yer buldu. İki yetişkin erkekten birinde, üç evden birinde silah var. Cinayetlerde kullanılan silahların yüzde 90’ı ruhsatsız.
Bireysel silahlanmadaki artışı toplumsal boyutuna göre değerlendiren Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Boran Ali Mercan, “toplumda yaşanan derin adaletsizlik duygusunun güvensizlik hissine sebep olduğuna” dikkati çekti.
Mercan, “Türkiye’de yaşayan herkes, devletin, bürokrasinin, adalet sisteminin, toplumsal hayatın işleyişindeki mekanizmaların çarpıklığını hissediyor" dedi.
Birey, adaleti kendi eliyle sağlamaya çalışıyor
Sosyoekonomik eşitsizlik, derinleşen yoksulluk gibi sebepler nedeniyle bireylerin suça eğilim gösterdiğini ve son 20 yılda suç oranlarında ciddi artış olduğunu belirten Mercan, şöyle konuştu:
“Kişinin yaşam hakkını koruyacak bir otorite bulamaması bireysel olarak otoriteyi doldurma girişimi olarak karşımıza çıkıyor. Yani adaletin sağlanmadığı durumlarda birey, adaleti kendi eliyle sağlamaya çalışıyor.”
“Türkiye toplumunda farklı kimliklerin yaşadığı sorunları incelediğimizde kişiler, mensup oldukları kolektiviteden kopartıldıklarında bireyselleşiyor” diyen Mercan, bu bireyselleşmenin beraberinde “kendi güvenlik ihtiyacını sağlama duygusunu” getirdiğini de ekledi.
Cezasızlık kültürü
“Şiddet mi, şiddetin artması mı bireysel silahlanmayı arttırıyor?” diye soran avukat İpek Bozkurt ise cezasızlık kültürünün bireysel silahlanmayı artırdığına dikkati çekiyor:
“Silaha erişimin bu kadar kolay olması, partnerler arasında, eski partnerler arasında, hane içinde ve toplumda şiddeti arttıran önemli unsurlardan biri.
"Buna bir de cezasızlık ekleniyor. Adalet sisteminin kendi içinde zayıflaması, erozyona uğraması nedeniyle herkes kendi adaletini yaratmaya çalışıyor.
"Sistemdeki sorunlar, cezasızlık kültürünün derinleşmesi bu durumu besliyor. Bunlar beslendikçe de şiddet artıyor. Bu durum da bireysel silahlanmada artışa neden oluyor.
"Ancak burada çözüm bireysel silahlanma değil. Bireysel silahlanma bir sonuç. Adalet sisteminin düzgün işlemeyişinin, cezasızlığın bir sonucu.”
Silahlanma metropollerde artış gösteriyor
Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Uzman Dr. Ayhan Akcan da şiddetin toplumun her kesimine yayıldığını, özellikle metropollerde ciddi bir artış gösterdiğini söyledi.
Cinayetlerin yüzde 85’inin ateşli silahlarla işlendiğini ve yılda yaklaşık 10 bin insan öldüğünü söyleyen Akcan, bu oranın her yıl yüzde 3,5 ila 5 arasında artış gösterdiğini vurguladı.
Ruhsatlı ya da ruhsatsız silaha erişimin kolay olmasının burada önemli rol oynadığını belirten Akcan, “Siyasi otoriteler ‘silah kullanımını kayıt altına alırım, beş yılda bir ruhsata bağlarım, olay böyle çözülür’ diye düşünüyor ama bunun böyle olmadığını pratikten biliyoruz” dedi.
Üç kişiden birinde öfke problemi var
“Silah taşıyan iki kişiden birinde kişilik bozukluğu var. Üç kişiden birinde öfke problemi var” diyen Akcan, sözlerine şöyle devam etti:
“On kişiden birinde silaha karşı bağımlılık düzeyinde ilgi var. Bu rahatsızlıkları 500 küsur soruluk eski, hantal bir testle tespit etmeye çalışıyorlar. Bunun işe yaramadığını gösteren bir sürü bilimsel çalışma yapıldı.
"Özellikle gençler için çalışmalar yapılmalı. Riskli dediğimiz gruplar var. Bağımlı gençler, parçalanmış ailelerin çocukları, sahipsizler, kronik hastalığı olanlar, aile içi şiddete maruz kalanlar… Bu gruplar için planlar, politikalar üretilmeli. Güney Kore, Japonya gibi ülkelerde bu yapıldı.”
(ZA/VC/AÖ)