Cezaevleri İzleme Koordinasyonu, süresiz dönüşümsüz açlık grevlerinin 43. gününde Cezayir Toplantı Salonu'nda bir basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısına, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel, sinema sanatçısı Yusuf Çetin, araştırmacı yazar Osman Köker, Çağdaş Hukukçular Derneği, Özgürlükçü Hukukçular Derneği, Halkevleri İstanbul Şubesi, Doğu-Güneydoğu Dernekleri Federasyonu, 78'liler Derneği destek verdi.
"Talepler dikkate alınsın"
Koordinasyon adına basın metnini okuyan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Ümit Efe şöyle dedi:
"Türkiye cezaevlerinde 12 Eylül 2012 günü PKK VE PAJK davası tutukluları tarafından başlayan süresiz ve dönüşümsüz açlık grevleri 43. gününe girmiştir. Açlık grevcilerinin temel istemlerinin 'Abdullah Öcalan'ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının yaratılması, anadilde savunma ve eğitim hakkının tanınması' olduğu kamuoyunca da bilinmektedir."
"Tutuklu ve hükümlülerin bedenlerini açlığa ve ölüme yatıran nedenlere bakıldığında; binlerce Kürt siyasetçisinin tutuklandığı, hiçbir demokratik talebin ve istemin karşılanmadığı, avukatların, gazetecilerin, öğrencilerin ve insan hakları savunucularının hapsedildiği, Kürt sorununda demokratik ve barışçıl bir çözüm üretilmediği, muhalif yurttaşların yasal, meşru zeminlerde siyaset yapmasının engellendiği, kendilerini ifade edecek imkânların yok edilerek cezaevlerine doldurulduğu bilinmektedir."
"Kurumlarımıza gelen bilgilerden anlaşıldığı kadarı ile yaklaşık 60 cezaevinde 700'ün üzerinde tutuklunun açlık grevini sürdürdüğü ve her hafta yeni katılımların olduğu anlaşılmaktadır. Böyle bir şey gerçekleşirse binlerce kişinin sağlık ve yaşam hakkının tehlikeye gireceği de kesindir."
"2000'de yaşanan açlık grevlerine yapılan müdahale ve devam eden açlık grevleri sonucu onlarca insanın ölmesi yüzlerce insanın sakat kalmasına neden olan bir durumun tekrar ortaya çıkmaması için gerekli girişimlerde bulunmak görevimizdir. Bizler Cezaevleri İzleme Koordinasyonu adı altında bir araya gelen kurumlar olarak açlık grevi yapılan cezaevlerini yakından takibe aldığımızı, konunun çözümü ve ölümlerin engellenmesi için çabalarımızı birleştirdiğimizi bildiriyoruz."
"Yetkililere sesleniyoruz; 43. gününe gelen açlık grevinin, ölümler yaşanmadan ve kalıcı sakatlanmalar oluşmadan bitirilmesi için talepler dikkate alınarak çözüm yolları bulunmalıdır. Bunun için de başta kurumlarımızın temsilcilerinden olmak üzere duyarlı kişilerin arabuluculuğuna başvurulmalıdır. Dolayısıyla sorun, diyalog ve müzakere yöntemi ile çözülmelidir. Cezaevlerinde yaşanacak ölümlerin ve çözümsüzlüğün tek sorumlusu siz olacaksınız."
Kritik eşik
Açıklamanın ardından konuşan İstanbul Tabip Odası üyesi Nevin Küçükçallı, sağlık sorunu yaşayan açlık grevcilerinin sorunlarının kaynağı olan taleplerinin karşılanmasını istediklerini ifade etti.
"Tutsaklarda; ses ve ışık hastalıkları, kanama, mide hastalıkları, halsizlik ve baş ağrıları görülmektedir. Cezaevlerinde açlık grevcilerine hayatı önemdeki B1 vitamini verilmemektedir. Temiz su verilmemektedir. Silivri'de tecrit koşulları uygulanmaktadır."
"Açlık grevleri intihar amaçlı değil yasam amaçlıdır bu sebeple açlık grevine giren tutsaklar cezalandırılmaz. Zorla tedavi edilemez, yeterli bilgilendirmeden sonra tedaviyi kabul etme veya reddetme hakkı açlık grevcilerinin hakkıdır."
"Ayrıca, Bakırköy Cezaevi'nde resmi tatil sebebiyle tabip bulunmamaktadır. Buradan açıklıyoruz. İstanbul. Tabip Odası her türlü göreve hazırdır. Tutsaklarla görüşmemize engel olunmamalıdır."
"B1 verilmiyor"
İHD Cezaevleri Komisyonu üyesi Avukat Gülizar Tuncer de şöyle dedi:
"Marmara bölgesindeki cezaevlerini dolaştık, Kandıra 1 ve 2 No'lu cezaevlerindeki tutsakların yasam koşularında tehlikeler ortaya çıkmıştır, kritik eşiğe ulaşılmıştır, Kürdistan'daki cezaevlerinde durum çok daha vahimdir."
"Cezaevlerine Tiramin adlı saf B1 vitamini götürdük ama alınmadı. Cezaevi yönetimiyle sorun yaşayanlara özellikle verilmiyor. Açlık grevine giren Tekirdağ 2 No'lu cezaevindeki Mazlum Diken çıplak aramayı reddettiği için yedi sekiz infaz memuru tarafından açlık grevinde olması dikkate alınmaksızın darp edilmiştir."
"Cezaevi revirlerinde doktor bulunmuyor. Gelen doktor tedaviyi kabul edip etmediklerini sorup gidiyor. Kandıra Cezaevi'ndeki Muhammed Maho adlı tutsağın durumu çok ağırdır ve yatalak durumdadır."
"Haber yapılması için cenaze mi gerekiyor?"
Çocuğu açlık grevindeki Hasan Şen, "Oğlum Ubeyt Şen Dicle Üniversitesi Makine Mühendisliği öğrencisiyken 'anadilde eğitim istiyoruz' eylemine katıldığı için tutuklandı ve 13,5 yıl ceza aldı" dedi.
"Diyarbakır D Tipi Cezaevi'ndeydi. Açlık grevine başlayınca Giresun cezaevine sürgün ettiler, ziyaret bile edemiyoruz."
"Çocuklarımız açlık grevinde olduğu için görüşe de çıkamıyorlar, öldüler mi kaldılar mı onu da bilmiyoruz. Basın da haber yapmıyor, haber yapmaları için cenazelerinin mi gelmesi gerekiyor." (AS/EKN)