Araştırmada, çocukların yüzde 80'i aile içinde kimsenin rolünü yerine getirmediğini belirtirken, yüzde 72'si ise aile içinde iletişimin olmadığını kaydetti. Araştırma da çocukların yüzde 61'i ise sorununun aile içinde çözülebileceğine inanmıyor.
Suç itilen çocukların toplum içindeki temel sorunlardan biri haline gelmesinden yola çıkan Ayna, "Suç işlemiş çocukların aile değerlendirmeleri ve psikopatolojik bulguları" başlıklı bir araştırma yaptı.
Çeşitli suçlardan ötürü cezaevinde bulanan 83 çocukla görüşen Ayna, çocukların durumu ve ailelerine bakışını yaptığı araştırmayla ortaya koyarken, çocukları suça iten en büyük etkenin aile içindeki ilişkiler olduğunu belirtiyor.
suça itilen çocukların yüzde 46'sı 14-16 yaş arasında
Araştırmaya göre; suça itilen çocukların yüzde 46'sı 14-16 yaş arasında yer alırken, yüzde 54'ü ise 17-18 yaş arasında değişiyor. Aynı şekilde suça itilen çocuklardan yüzde 70'i göç etmemiş ailelerden çıkarken, yüzde 29'u ise göçle Diyarbakır'a gelen ailelerin çocuklarından oluşuyor.
Araştırmaya göre suça itilen çocukların babalarının yüzde 25'i, annelerinse yüzde 68'i okur yazar değil. Araştırma da çocukların yüzde 37,8'i 3-5 kardeş, yüzde 35'i 6-8 kardeş ve yüzde 27'si ise 9 ve üstü kardeşe sahip.
Araştırma sonuçlarına göre çocuklardan yüzde 40'ının ailelerinin gelirleri 0-250 YTL, yüzde 31'inin 251-500 YTL, yüzde 10'unun ise 501-750 YTL, yüzde 8'nin bin YTL düzeyinde olduğu belirlendi.
Araştırmaya dahil edilen çocukların yüzde 78'inin madde bağımlısı olduğunu belirlenirken, madde bağımlısı olan çocukların yüzde 20'si sigara, yüzde 27'si alkol, bali ve hap kullanırken, ikisini birden kullananların oranı ise yüzde 23 olarak belirlendi.
Çocuklar aile içi sorunlar yaşıyor
Diğer taraftan çocukların aileleri hakkındaki ifadeleri ve onları nasıl algıladıkları yönünde ki küçük testte ise çok çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı.
Araştırmaya göre çocukların yüzde 39'u ailelerinde problem çözebilme becerisi açısından, yüzde 29'u aile içi duygusal tepki verme konusunda, yüzde 28'i ise aile içi iletişimde, yüzde 32'si ise davranış kontrolünde sorun yaşıyor.
Araştırmaya katılan çocuklardan yüzde 70.7'si aile içinde sorun yaşandığını ifade ederken, çocukların yüzde 72'si aile içinde aile bireylerinin birbirleri ile iletişim kurabilmeleri konusunda da sıkıntılar yaşadığını bildirdi.
Çocukların yüzde 80'i aile içinde kimsenin rolünü yerine getirmediğini düşünürken, yüzde 61'i kendi sorununun aile içinde çözülebileceğine inanmadığını, yüzde 70'i aile içindekilerin birbirlerine duygularını ifade edemediğini, yüzde 63'ü ise aile içinde davranış kontrolünün olmadığını ifade etti.
Ayna: Cezaevleri çocukların kişiliklerini olumsuz etkiliyor
Araştırma Görevlisi Yunus Emre Ayna, çocukların durumu, kişilik yapıları ve aileleriyle ilgili değerlendirmeler yapmak için araştırmayı yaptığını belirterek, çocukların cezaevlerinde bulunmalarının kişilikleri üzerinde olumsuz etkiler bıraktığını ifade etti.
Bir süre sonra çocuklarda çeşitli takıntıların ortaya çıkmaya başladığını aktaran Ayna, özellikle takıntıların ortaya çıkmasıyla birlikte ileriki yaşamlarında kişilik gelişimlerinin olumsuz etkilendiğini söyledi.
Çocukların yetişkinlerin arasında olması sakıncalı
Özellikle çocukların adli suç işlemiş yetişkin tutukluların arasında olmasının, çok sakıncalı bir durum olduğunu ifade eden Ayna "Çocuklar adli suçlarla cezaevine girmiş büyükleri model olarak alıp, onlar gibi olmaya gayret ederek büyümek istiyorlar. Buda kişilik gelişimlerini etkiliyor. Çocukların kendilerini ifade edebilecek ortamların olması gerekiyor. Özellikle bu tür yerlerde uzmanlarında işe dahil edilerek ileride suç işlememeleri için iyi bir eğitim verilmesi gerekiyor" dedi.
Araştırmada suça bulaşan çocukların olumsuz olan aile yapılarını olumlu gösterme çabasında olmadıklarına dikkat çeken Ayna şöyle devam etti:
"Bu onların suç işlemiş olmalarına rağmen ne kadar saf ve yönlendirmeye, eğitilmeye, rehberliğe ihtiyaçlarının olduğunun göstergesidir. Ruh sağlığı bozuk insanların oluşturduğu toplumlar sağlıksız toplumlardır. Bugünün çocuklarının bu yaşlarda psikolojileri bozulursa sağlıksız toplumların eşiğindeki süreçteyiz. Suçlu çocuğun iyileştirilerek yeniden topluma kazandırılması süreci, suçun oluştuğu anda başlatılmalıdır."
Ayna, suça bulaşmış çocuklarla ilgili bundan böyle durum tespitine göre değil, sonuca göre bir şeylerin yapılması gerektiğini belirterek, "Önlemler arasında birinci öncelik, çocuğu aile içinde korumak olmalıdır. Onun sağlıklı gelişmesi ve sağlıklı aile ortamında yaşaması, çocuğun aileden uzaklaşmasını engellemek ve buna yönelik her türlü hizmeti ve desteği vermek gerekir" diye konuştu.(AB/KÖ)