Cumhuriyet gazetesi, Ergenekon Soruşturması kapsamında 49 gün tutuklanan ancak cezaevinden yazı yazmasına izin verilmeyen gazetenin Ankara temsilcisi Mustafa Balbay'ın mektuplarını yayımladı.
Silivri Cezaevi'nde bulunan gazeteci Balbay, hükümetin iktidardan düşürülerek darbe ortamını yaratmak amacıyla çeşitli cinayetleri planladığı iddia edilen Ergenekon yapılanmasında yer almakla suçlanıyor.
Balbay'dan mektup: Ben samimiyet içinde olurum
Gazete, dün (22 Nisan) "Yalnız değilim" başlığıyla yayımlanan mektubunda Balbay, "29. yılına geldiğim meslek yaşamımda 3 şeyi iyi yapmaya çalıştım: Gazetemin Ankara Temsilciliğini, köşe yazarlığı ve haberciliği ve kitap üretimini" diyordu.
Balbay, kimi meslektaşlarının fikirlerini değiştirerek, "Bu, haber kaynaklarıyla gereğinden fazla yakınlıktır... Meslek sınırı aşılmıştır" demeleriyle ilgili olarak, "Benim gazetecilik üslubuma ilişkin eleştirileri anlayışla karşılıyorum. Bütün eleştirilere açığım, zaten öyle olmam gerekir. Ancak beni yakından tanıyanlar bilirler, benim genel davranış biçimim bu. Görüşlerine çok karşı olduğum kişiyle bile eğer ortam uygunsa belli bir samimiyet içinde olurum. Bu yapımı eleştiren dostlarım da olmuştur" dedi; haber kaynaklarının güvenini boşa çıkarmadığını ifade etti.
İkinci mektup: Belge ve kaynağımın olması normal
Balbay, bugün Cumhuriyet gazetesi sitesinde "Darbesever Değil Yurtseverim..." başlığıyla çıkan mektubunda durumunu şu sözlerle açıklıyor:
"Benim meslek yaşamımın, gazeteciliğimin bütün "delilleri" şunlardır: 5000 kadar köşe yazısı, yüzlerce manşet ve 21 kitap. Bir gazetecinin bunları başarabilmesi için binlerce bilgi-belgeye, haber kaynağına sahip olması gerekiyor. Bunun hakkını verdiğimi düşünüyorum. Bir gazetecide neden notlar, belgeler olduğunu sormak, bir hukuk adamının evinde neden çok yasa kitabı var diye sormaktan farklı mıdır? Bence değildir... Eğer bu gözle bakmazsak bugün benim yaşadıklarımı yarın hangi meslektaşımın yaşayacağı belli olmaz"
Küçük: Ergenekon ile Danıştay birleştirilmesin
Ntvmsnbc.com sitesine göre, Ergenekon'un tutuklu sanığı emekli Tuğgeneral Veli Küçük da, avukatı aracılığıyla sunduğu dilekçede, Danıştay saldırısı davasının, Ergenekon davasıyla birleştirilmemesini istedi.
''Her iki dava arasında irtibat kurulmasını teminen var edilen tek gerekçenin, Osman Yıldırım'ın gerek tanık ve gerekse gizli tanık olarak alınan beyanları olduğunu'' belirten Veli Küçük, ''Yıldırım'ın ifadelerinin yalan olduğu İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yaptığı yargılama esnasında kanıtlanmıştır.''
Yıldırım'ın, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada hüküm giymesinin ardından, Ergenekon' soruşturmasını yürüten savcılarca cezaevinde ziyaret edildiği iddia edildi.
Doktorlarından Saylan'a ziyaret yasağı
Soruşturma kapsamında evi arandıktan sonra sağlık durumu ağırlaşan ve 18 Nisan'da hastaneye kaldırılan ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan'ın tedavisi ise sürüyor. Doktorları, kan değerleri düştüğü gerekçesiyle Saylan'a ziyarette bulunulmasını yasakladı. (EÖ)