24 Haziran 2018’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) adayı olan İstanbul milletvekili Selahattin Demirtaş, 4 Kasım 2016’dan beri tutuklu yargılanıyor.
Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı makamına aday olmasına karşın tahliye edilmiş değil.
Seçim çalışmalarını dört duvar arasında gerçekleştiriliyor. İçeriden dışarıya ulaştırabildiği ve onun seçim çalışmaları hakkında yazılanları gün gün aktarıyoruz.
İşte mahpus adayın 13 Mayıs 2018 seçim günlüğü...
Anneler gününü kutladı, Bahçeli’ye cevap verdi
Demirtaş, Devlet Bahçeli’nin “Alaattin Çakıcı, Kürşat Yılmaz, 100 bin ülkücünün imzasıyla aday gösterilseydi, bu kahramanlarımız için de cezaevinden çıkarılmaları için bir kampanya yapılacak mıydı?” sözlerine cevap verdi.
Demirtaş, avukatları aracılığıyla Twitter hesabından yaptığı paylaşımda şunları söyledi:
“Milyonlarca oy alıp parti lideri olacağıma azılı katil, psikopat bir mafya lideri olsaymışım daha iyiymiş! Yok ama çok şükür, ben böyle iyiyim. Sen bu boş laflara üzülme güzel anam. Senin ve tüm annelerin ellerinden öpüyor, anneler gününü kutluyorum.”
HDP'liler Selahattin Demirtaş adına annesi Sadiye Demirtaş'ı ziyaret etti.
“Taşlar bir sonraki seçimde oturacak”
AKP iktidarının istifa etmek zorunda kalamamak için erken seçim kararı aldığını söyleyen Demirtaş, ikinci tura kalması halinde seçimi kazanacağını ifade etti.
HDP’nin ve kendisinin yüzde 20’yi aşma potansiyelleri olduğunu ama bu potansiyelin henüz oya dönüşmediğini ifade eden Demirtaş, HDP’nin baraj civarında göründüğünü belirterek, “Halkın güçlü desteğiyle HDP’nin barajı aşacağına ve Parlamentoya gireceğine inanıyorum. Aksi bir durum, AKP’nin 70-80 sandalyeyi gasp etmesi anlamına gelir ki bu sadece HDP’nin sorunu olmaz artık” dedi.
Demirtaş, Türkiye’de taşların 24 Haziran’da değil, bir sonraki seçimde yerine oturacağını da söyledi.
"HDP karşıtlık üzerinden politika üretmeyecek"
Artı Gerçek'ten Candan Yıldız'ın cezaevine gönderdiği soruları yanıtlayan Demirtaş, "HDP bu seçimde neyi öncelemeli? İYİ Parti’nin HDP fobisine karşı bir tavır mı almalı İttifak’a karşı, yoksa Ak Parti iktidarını zayıflatmayı mı öncelemeli?" sorusuna şöyle yanıt verdi: "HDP, kendini anlatacak. Herhangi bir karşıtlık üzerinden söylem ve politika üretmeyecek. Her yerde, herkese Türkiye'nin temel sorunlarının çözümü için önerilerini anlatacak. Biz iktidar alternatifiyiz ve bunu projelerimizle, fikirlerimizle ortaya koyacağız."
Cumhurbaşkanlığı seçiminde İYİ Parti’den Meral Akşener'in ikinci tura kalması halinde HDP'nin destek verip vermeyeceği konusunda ise şunları söyledi: "HDP, ikinci turda kimi destekleyeceği konusunda hiç mi hiç zorlanmayacak. Çünkü ikinci turda da ben olacağım. Asıl, diğer partiler şimdiden bunu düşünüp, buna yoğunlaşsalar iyi olur."
Demirtaş, cumhurbaşkanı adayı olarak, milletvekili seçilip Meclis'e yeniden girme olanağından feragat etmesi konusunda da şöyle dedi: "Aslında arkadaşlarım beni düşünerek milletvekili adaylığı önerdiler, ama ben kabul etmedim. 'Benim dokunulmazlığa falan ihtiyacım yok. Ben hiçbir suç işlemedim ve bu taraflı yargıya rağmen, içeride de olsam mücadelemi sürdürürüm' dedim. Derdim kendimi korumak olsaydı zaten içeri girmeyebilirdim."
Selcen: "Kürtlerin değil, Türkiye’nin şansı Demirtaş"
Gazete Duvar'da bugün yayınlanan yazısında Aydın Selcen, Selahattin Demirtaş'a ulaştırmak istediği bir kitaptan söz etti ve Demirtaş için, "En etkin katkı sunabileceği dönemde tıkmışız Edirne Cezaevi’ne" dedi.
"Evirip çeviriyorum kitabı elimde. 1988’de yazılmış. Yani 79 yaşındayken. Yani annemin şimdi olduğu yaşta. Annem gazete dahi okuyamaz oldu. Oysa Bobbio o yaşta bu kitabı yazmış. Pırıl pırıl bir zihin ve o denli berrak bir üslupla. Dr. Uncu’ya soruyorum 'Kitabın Türkçesi varsa, Selahattin Başkan’a ulaştırsak mı?' diye. 'Sağ ve Sol - Bir Politik Ayrımın Anlamı' kitabının Türkçesi varmış. Belki okumuştur zaten Demirtaş. Sevgili İrfan Aktan’a yazılı verdiği söyleşide beş yüzün üzerinde kitap okuduğunu aktarıyor içeride. Okumaya, yazmaya zaman ayırabildiği için tutsaklığı bir fırsata çevirmiş. Belki okumuştur Bobbio’yu da. Kürtlerin değil, Türkiye’nin şansı Demirtaş. En etkin katkı sunabileceği dönemde tıkmışız Edirne Cezaevi’ne. Adam cumhurbaşkanı adayı. Oy verirsiniz, vermezsiniz başka. Cumhurbaşkanı adayı, hakkında mahkeme kararı yok. Tutuklu, cezaevinde. Neden? Kaçma şüphesi var..."
"Kürtlerin Mandelası"
Foreign Policy'de Henri J. Barkey imzalı "Kürtlerin Mandelası'na Doğru" başlıklı makalede, Türkiye'de hükümetin Selahattin Demirtaş'ı hapiste tutmasının kendileri açısından onu "daha da popüler ve güçlü bir rakibe dönüştürme riski" yarattığı belirtildi. Demirtaş'ın düzmece terörizme yardım suçlamalarıyla 4 Nisan 2016'dan beri tutuklu bulunduğuna işaret edilirken, hapsedilmesinin Türkiye'deki Kürt hareketine darbe vurma ve makul, popüler ve ılımlı bir liderin yükselişini engelleme çabalarının bir parçası olduğu, uydurma iddialarla birçok HDP'li vekilin tutuklandığı ve vekillikten çıkarıldığı, 12 bine yakın HDP üyesinin gözaltına alındığı kaydedildi. Avukat olan Demirtaş'ın, Nelson Mandela'nın 1964'deki savunmasında yaptığı gibi, hakkında düzenlenen iddianameyi sistematik biçimde altüst ettiği vurgulandı.
Makalenin son bölümü şöyle:
"Erdoğan uzun vadeli tatsız bir ikilemle karşı karşıya: Yargı üzerindeki tam kontrolü, Demirtaş'ın bir daha güneş yüzü görüp görmeyeceğine ya da özgürlüğüne kavuşacağına karar verebileceği anlamına geliyor. Ama iki durumda da Erdoğan kaybediyor. Demirtaş'ı serbest bırakması, en etkili ve becerikli rakibinin güçlü bir temel üzerinde örgütlenmesi ve onu sıkıştırması demek. Parmaklıkların arkasında tutması ise sadece Demirtaş'ın ülke içindeki destekçilerini değil, yabancı hükümetleri ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarını da harekete geçirecek. Özellikle Avrupa'daki diaspora topluluklarının harekete geçmesi bir PR karabasanı haline gelebilir. İnandırıcı olmayan suçlamalarla uzun bir hapis cezası, Demirtaş'ı zamanla herkesin dikkatini çeken bir vakaya, belki de yeni bir Mandela'ya dönüştürecektir."