Prof. Dr. Narlı, Yeni Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i türbanlı eşi Münevver Arınç ile birlikte uğurlamasından sonra gündeme gelen "türbanın devlet protokolüne girmesi" tartışmalarını "çevrenin taleplerinin merkezde kabul görmesi"yle açıkladı.
Doç. Dr. Sevda Alankuş ise, "Türkiye'nin fotoğrafı bu aslında ve bunu birilerinin meşru görmemesi komik bir oyuna dönüşüyor. Görünen Türkiye, bundan kimsenin gocunmaması gerekiyor" dedi.
Narlı: Çevrenin talepleri merkeze taşındı
"Başörtüsüyle ilgili basında süren tartışmaları anlayabilmek için, merkez-çevre çatışmasını analiz etmemiz gerekir" diyen Narlı, merkezdeki parçalanma sürecini ve çevreden merkeze yaşanan hareketi şöyle açıkladı:
* Merkezi sivil, asker, bürokrat, aydın, eşraf ve devletin desteğiyle yaratılan sanayici-işadamı kesimi oluşturur. Türkiye'de merkezin niteliği sosyolojik açıdan değişiyor. Merkez 70'li yıllarda parçalandı ve sosyolojik nitelik değiştirdi. Çünkü, çevreden merkeze doğru hareket var..."
* Bir zamanlar çevreyi oluşturan sosyal gruplar, coğrafi ve sosyo-ekonomik mobilite kazanarak kentlere geldiler ve yeni kentleşen orta sınıfı oluşturdular. Çevrede ticaret burjuvazisinden sanayi burjuvazisine geçenler de merkeze taşındılar.
İnanç, siyasi talep ve gelenek
* Bu yeni kesimin talepleri de böylece merkeze taşınmış oldu. Bu grupta dini önemseyen insanların taleplerinden birisi de İslami sembollerin ve İslami uygulamaların kamu alanında sergilenmesi. Başörtüsü sorunu da bu çerçevede değerlendirilebilir. Başörtüsü farklı kesimler için farklı anlamlar taşıyor... İnanç, siyasi talep ve gelenek bu noktada birleşiyor...
* Çevreden merkezi taşınan bu talep, sürekli olarak reddedilmişti. Çevrenin, dindarlığını önemseyen, dini kimliğini vurgulamak isteyen insanların bu talebi Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile merkezde yer almaya başladı. AKP iktidarıyla başörtüsü protokole girdi ve kamu alanında çok daha açık bir biçimde sergilendi.
Başörtüsü tek sembol değil
* Buna karşı iki farklı tepki oluştu. Bu tepkilerden biri, "laiklik elden gidiyor, türban protokole girdi"; diğeri ise "Türkiye'deki başörtüsü sorunu çok suni bir sorundur. Türkiye'de başörtüsü takan kadın vardır. Kimse kimseye karışmaz. Bu sorun artık ortadan kalkacak" şeklinde seslendirilebilir.
* Başörtüsü dini sembollerden birisi fakat tek sembol değil. Bugün Cumhuriyet gazetesinde manşetten verilen bir haberde "Hilton'da namaz kılındığı" belirtiliyordu. Başörtüsünün protokolde olması, Hilton'da namaz kılınması hep İslami sembollerin kamu alanında yer almasıyla ilgili...
Alankuş: Türkiye'nin fotoğrafı görünür oldu
Doç. Dr. Sevda Alankuş ise, "başörtüsünün protokole girmesi"ni tartışırken, "Müslüman kadın kimliğini örtünmeyle özdeşleştiren kişiler için kamusal alanın başörtüsü takılan ve takılamayan yerler olarak tasnif edilemeyeceğini" hatırlatıyor.
"Başörtüsü, gündelik hayatı İslama göre yaşama iddiasındaki bir kişi için kamusal alana çıkmanın icazetini veren bir araç. Yani, inancınızla tutarlı davranmak istiyorsanız, ancak başörtünüz olduğunda kamusal alana çıkabiliyorsunuz. Başörtüsünün kamusal alandan dışladığınızda, kadını da dışlamış olursunuz" diyen Kural, AKP'nin kadın milletvekilleri arasında başörtülü bir kadın bulunmayışını da "ikiyüzlü bir tutum" olarak tanımlıyor.
AKP'nin "örtüsüz" vekilleri
Alankuş, şu noktalara dikkat çekiyor:
* Sokağa çıktığımız andan itibaren her yer kamusal alan... Üniversitede öğrencilerimizin bir kısmı derslere perukla giriyor, dışarı çıktığında başörtüsünü takıyor. Bu durumda, kamusal alanı da ikiye ayırmış oluyorsunuz, örtü takılabilecek ve takılamayacak olanlar diye... Ama, inananlar için böyle bir ayrım söz konusu olamaz.
* Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) kadın milletvekillerinin hepsinin başı açık ve ortada çok ikiyüzlü bir durum var. Partinin emektarı kadınlar başka, vitrindeki kadınlar başka... Peki ya başörtülü kadınlar milletvekili seçilmiş olsalardı, AKP bu kadar hoşgörülü karşılanır mıydı?
AKP yumuşak geçiş öngörüyor
* AKP'liler türbanlı eşlerinin geri planda kalacakları ve böylece türbanın pek tartışılmayacağı düşüncesiyle yola çıkıyorlar. Sanırım onlar bu konuda biraz yumuşak bir geçişi öngörüyor. Şimdi, eşleri üzerinden ilerlemeye çalışıyorlar.
* Türbanlı eşler eleştirilip Türkiye'nin vitrini olarak protokollerde yer almaları sakıncalı bulunurken, "seçilmiş" kocalar kurtuluyor. Onların İslamcı kimliklerinin şiddetini/derecesini işaretleyen bir halleri/sembolleri yok ya, kimse onlara laf edemiyor. İslamcı erkekler Meclise girebilir, protokolde yer alabilir, üniversiteye girebilir, kadınlar ise eve sonucu çıkıyor.
* Seçilmiş erkeklerin evlenmek üzere kendilerine uygun diye seçtikleri kadınlar, onların/erkeklerin/kocaların İslamcı kimliklerinin yegane gösterenine dönüşüyor. O zaman da "örtünmüş kadınları saklayalım, protokole almayalım da, yokmuş gibi yapalım" hem iki yüzlülük hem de ayrımcılığın şahikası oluyor. Aslında, AKP de bu ayrımcılığın öbür yüzünü tamamlıyor, kendisi için emek verenleri değil, örtüsüz kadınları vitrinine koyarak aynı ikiyüzlülüğü üretmiş oluyor.
* "Türbanın protokole girmesi" tartışması, "Türkiye'nin imajı" meselesi üzerinden yürütülüyor. Oysa, Türkiye artık bu. Daha doğrusu, üstü örtülmeye çalışılan, yok sayılmayan çalışılan fotoğrafı artık görünür bir yerde.
* Bunu birilerinin meşru görmemesi komik bir oyuna dönüşüyor. Bu Türkiye, bundan kimsenin gocunmaması gerekiyor. Buna alışmak belki biraz zor olacak. Alışmak istemeyenler "mevzi koruma" kaygısına düşebilirler.
Türban, fular ya da "savaşa hayır" rozeti
* Örneğin, Milli Savunma Bakanı'nın eşinin örtüsüz olmasını birileri kazanım olarak değerlendirebilir. Ancak, mevzileri korumaya başladığınızda sadece "bakanın eşinin örtüsü" üzerinden yola çıkıyorsunuz. Bir bakanın ya da AKP'li bir vekilin size yakın olup olmadığını karısı üzerinden değerlendirmiş oluyorsunuz...
* "Türban politik bir simge" deniyor. Tabii ki politik bir simge, her şey kadar politik. Senin yakana taktığın "savaşa hayır" sloganı kadar politik. Ama bu kadar keskinleşmiş olması, onun yasaklanmış olmasıyla ilgili bir şey. O zaman, Bülent Arıç kalkıp "inadına meclis başkanıyım" diyebilir... (BB/NK)