Birleşmiş Milletler’in 69. Genel Kurulu kapsamında İklim Zirvesi yarın New York’ta toplanacak. Toplantı öncesinde çevre aktivistleri iklim değişikliğine dikkat çekmek için küresel etkinlik ve protestolar düzenledi.
Türkiye’de çevre aktivistlerine zirveden ne beklediklerini, iklim değişikliğinin durdurulması için ne yapılması gerektiğini sorduk. Aktivistlerin ilk cevabı: Karbon salınımını azaltmak.
Cansın Leylim Ilgaz, Aktivist |
Bu seneki protestoların önemi bir iklim hareketi başlatmak. İklim sadece bizi değil, tüm ekosistemi, hayatı etkileyecek. Bunu engellemek için tabandan ses çıkması önemli. Biz bu dünyada yaşayan bir türüz. Dünyayla, yaşadığımız yerle ilgili söz hakkına sahibiz. Bu mesele sadece “çevreci” olarak adlandırılan bir kesimin sorunu değil, herkesin sorunu. Bugün Türkiye’de en dezavantajlı gruplar iklim değişikliğinden en çok etkilenenler. Mevsimlik, gezici ve geçici tarım işçileri bu sene fındık ve kayısıya gidemedi, gelirleri düştü. Ve bunu ikame edebilecekleri başka bir alan yok. Bu insanların da sesinin duyulması gerekiyor. |
Mahir Ilgaz, 350.org |
BM’nin iklim zirvesi 20 senedir yapılıyor ve gelinen nokta bu. Afrika’da bazı ülkelerde yürütülen bir kampanya var, “Siz bize değil, biz size liderlik ediyoruz” diyorlar. Asıl siyasi irade sokakta. Mesele tabandaki baskıyı zirveden sonra ülkelerine döndüklerinde de hissettirmek. Tabii ki her yerelin kendi ihtiyaçları var, ama genel talebimiz şu: Fosil yakıtlardan vazgeçin. Kamusal mülkiyete dayanan, topluluk temelli, yenilenebilir, doğa dortu enerjilere geçin. BU yapılabilir, bunu biliyoruz. Geçtiğimiz yıl enerji yatırımlarının yüzde 58’i yenilenebilir enerjiye yapıldı. Demek ki istenince yapılıyormuş. Türkiye de artık kömürden, kaya gazından vazgeçmeli. Türkiye gibi güneş zengini bir ülkenin böyle kirli enerjilerin peşinde koşması abesle iştigal. Keza Türkiye iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkeler arasında. |
Elif Gündüzyeli, Çevre Aktivisti |
İklim değişikliği söz konusu olduğunda herkes kendine dokunduğu yerden mücadele yürütmeli. Bu şekilde hem iklim değişikliği karşıtlarından ve karar alıcılardan bütünsel bir bakış bekleyebiliriz. Küresel ısınmanın sonuçları ekonomiden, gıdaya ve göç politikalarına her alanı etkiliyor. Karbon salınımlarıyla ilgili ciddi kısıtlamalar, yaptırımlar olmalı. Ekonomik gelişmenin ne olduğunu devletlerin masaya yatırılması gerekiyor. Bu en zor olanı belki de. Bizim bahsettiğimiz bu bütüncül yaklaşım, ekonominin küçülmesi ve yerelleştirilmesi anlamına geliyor. Bu küresel ekonomiye çok ter bir yaklaşım ama esas talebim bu. |
Özdeş Özbay, Küresel Eylem Grubu |
Açıkçası BM zirvesinden pek bir şey beklemiyoruz. Devletler daha önce de biraraya geldi ama çözüm bulamadı. Çünkü bu işin temelinde devletlerin sürekli olarak içinde bulundukları rekabet ortamı var. Devletlerin şirketlerin çıkarlarını savunması var. Dolayıısyla sermaye birikimi hala temel amaç olduğu sürece bizim istediğimiz çözümün devletler tarafından sağlanabilmesi mümkün görünmüyor. İlk olarak atmosferdeki karbondioksit ortanının en fazla 350 PPM (Parts Per Million) olması gerekiyor. Eğer hemen şimdi karbon salınımı sınırlandırılmazsa artık geri dönülemez bir noktaya gelinecek. Bu nedenle en başta enerji politikalarının değişmesi, fosil yakıttan vazgeçilmesi gerekiyor. |