*Fotoğraf: AA/İdlib-Arşiv.
Suriye'nin kritik noktası İdlib'de son olarak muhalifler, İdlib eyaletindeki stratejik öneme sahip Serakib kasabasını, Suriye ordusundan yani hükümetten geri aldıklarını duyurdu. Rusya'dan askeri bir kaynaklar ise haberi yalanladı.
TIKLAYIN - İdlib'de Gerilim Sürüyor, Son Gelişmeler Ne?
İngiltere merkezli Times gazetesi ise, Suriye ordusunun muhaliflerin kalesi konumundaki Kafranbel'i almasının sembolik önemini vurguladığı bugünkü haberine "Erdoğan, İdlib'de 'müttefiki' Putin tarafından küçük düşürüldü" başlığı attı.
Bir yandan Türkiye ve Rusya heyetlerinin müzakereleri sürüyor, bir yandan dörtlü bir zirve için verilen 5 Mart tarihi vardı.
İdlib'deki gelişmeleri ve Türkiye'nin dış politikasını Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili, Emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz ile görüştük.
"İktidar tutarlı bir politika izlemedi"
Hükümetin şimdiye kadarki İdlib politikasında gördüğünüz yanlışlar neler?
İktidar İdlib ile ilgili olarak samimi ve tutarlı bir politika izlememiştir. Daha 2018 yılının Eylül ayında, Soçi mutabakatı sağlandığı zaman bu konuda görüşlerimizi dile getirmiş ve iktidarın altından kalkamayacağı görevler üstlendiğini, bunları yerine getirememenin Türkiye'ye büyük bedeli olacağını belirtmiştik.
Üzülerek söylemek zorundayım ki, bu öngörülerimiz haklı çıktı.
2019 yılı boyunca Türkiye İdlib'te Soçi Mutabakatı ile üzerine aldığı yükümlülükleri yerine getirmemekle suçlandı.
Bunun en çarpıcı sonucunun bu yükümlülükleri Rusya ve Suriye yönetiminin üstlenerek Türkiye yerine onların yerine getirmeye başlamaları olması beklenirdi, nitekim öyle de oldu.
Maksat bölgenin "terör unsurlarından" temizlenmesi idi.
M4 ve M5 otoyollarının güvenlikli şekilde transit ulaşıma açılmasının sağlanması idi.
Türkiye bunları yapmadığı için bugün Suriye yönetimi bölgede yeni bir insani trajediye yol açabilecek bir harekat yürütüyor.
Bu harekat maalesef Türkiye'nin bölgedeki mevcut gözlem noktalarının da kuşatılmasına yol açmış ve Mehmetçiğin can güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye sokmuştur.
Bir ayda 18 şehit verdik. Türkiye üstlendiği yükümlülükleri yerine getirseydi ve İdlib konusunda verdiği sözleri tutsaydı, bir diğer ifadeyle samimi ve dürüst bir politika izleseydi, bunlar olmayacaktı.
"Dörtlü zirve gerçekleşemiyor"
5 Mart dillendirildiği gibi bir "milat" olabilir mi? Bu tarihle ilgili öngörüleriniz neler?
5 Mart hiç bir şeyin miladı olmaz. Bu tarihte Türkiye, Rusya, Almanya ve Fransa'nın birlikte düzenleyecekleri dörtlü zirvenin gerçekleşmesi öngörülüyordu.
Bunun olmayacağı belli oldu. Ayak sürüyen taraflar Fransa ve Almanya değil, Rusya. Rusya'dan yapılan açıklamalarda "İdlib konusunu İran ve Türkiye ile görüşürüz" deniyor. Türkiye'nin de hatası bu zaten.
Soçi mutabakatını kimlerle yaptınız? Almanya ve Fransa ile değil ki...
Şimdi Rusya'ya baskı yapmak için değişik yöntemlere baş vuruluyor. Türkiye, Soçi mutabakatının koşullarını ve parametrelerini yeniden müzakere etmek zorunda. Bunu da Rusya ve İran ile yapabilir, Fransa ve Almanya ile değil.
"Pasif ve reaksiyoner tavır izleniyor"
Rusya ile ABD arasında bir sıkışmışlık ve iki tarafı da "kızdırmama" politikası mı güdülüyor şu anda? Bu konudaki dış hamleleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye'nin Suriye politikası başından beri zigzaglar içinde tutarsızlıklarla sürdürülmüştür. Bugün karşı karşıya bulunduğumuz durum bundan kaynaklanmaktadır.
Türkiye kah ABD ile kah Rusya ile görüşerek onların politikaları ile kendi beklentileri arasında bir arayüz oluşturmaya gayret etmiştir.
Oysa olması gereken Türkiye'nin kendi ulusal güvenlik çıkarlarını gözeten ve ABD ile Rusya'nın Suriye'deki oyun planlarını bu perspektifle dikkate alan bir politika izlenmesi idi. Bu yapılmadı.
Rakamlarla savaş
|
Bunun en somut örneğini Barış Pınarı harekatında gördük. Türkiye harekat öncesi belirlediği ve davul zurna ile ilan ettiği hedeflerine ulaşamadı.
Önce ABD, sonra Rusya olaya müdahil olarak Türkiye'nin harekatını durdurdular. Oysa Türkiye'nin bölgedeki temel askeri ve siyasi hedefleri iyi anlatılabilseydi, belki harekata dahi ihtiyaç duyulmayacaktı. İzlenen politika pasif ve reaksiyoner bir politikadır.
Proaktif bir dış politika değildir.
"BM'nin göç uyarıları haklı ama yetmiyor"
BM soğuk hava koşullarında göç etmek zorunda kalan insanlar hakkında sık sık uyarılar yapıyor, bu zorunlu göç ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
-Suriye'de iç savaş var. Ülke nüfusunun yarısından fazlası yerlerinden edilmiş durumda.
Bu nüfusun da yarısı komşu ülkelere sığınmış durumda. Türkiye, resmi rakamlara göre 4 milyona yakın SuriyeIi sığınmacıyı ağırlıyor.
Bu halkın çektiği çile ne zaman bitecek? Suriye'ye ne zaman barış gelecek? Şimdi bir de İdlib'te başlayan çatışmalar göç hareketliliğini daha da artırdı.
BM'nin uyarıları son derece haklı.
Ancak uyarı yapmak yetmiyor. Külfeti Türkiye'nin üstlenmesini beklemek ise hiç adil değil. Sürekli olarak Türkiye'nin göç sorununa BM, AB ve diğer uluslararası toplum aktörleriyle eşgüdüm halinde çalışarak çözüm üretmesi gerektiğini söylüyoruz.
Diplomasi vurgusu
Bundan sonra atılması gereken makul adımlar size göre nedir?
Suriye sorunsalı makul olmayan bir şekilde gelişti. Bu safhada Türkiye'nin çözümü askeri yöntemlerle araması ise en makul olmayan yol. Biz, hala meselenin kuvvet kullanımı ve savaş tehdidi ile değil, barışçı ve diplomatik yöntemlerle çözüme kavuşturulması gerektiğine inanıyoruz. Rusya ile konuşmak en öncelikli davranış biçimi olacaktır.
Evet, şehitlerimiz var. Böyle bir durumda, sürekli Suriye ve Rusya'nın askeri eylemleri ile şehit verdiğimiz bir ortamda diyaloğu savunmak haksız görülmemeli.
Diplomasi daha fazla şehit vermemek ve can kaybını önlemek için vardır. Rusya ile konuşmak ve Suriye yönetiminin de rızasını sağlayarak Suriye toprakları dahilinde geçici bir güvenli alan yaratmak suretiyle sivil halkın bu olumsuz koşullardan daha fazla etkilenmesinin önüne geçmek gerekir.
Aksi takdirde Türkiye zaten olumsuz bir algı içinde olduğu komşu coğrafyamızda Suriye'nin toprak bütünlüğünü en ziyade tehdit eden ülke olarak görülecektir.
İdlib hakkındaHalep'e 60 kilometre uzaklıkta bulunan İdlib, aynı isimli yönetim bölgesinin de merkezi. Suriye'nin kuzeybatısındaki, Afrin'in ise güneyinde yer alan kent Hatay sınırında bulunuyor. Kent sınırları içinde MÖ. 3 bin yılın sonlarında ve MÖ 1800-1650 yılları arasında önemli bir merkez olan Ebla Antik kenti de bulunuyor. Afrin gibi zeytin üretimi açısından önemli bir merkez olan İdlib, Suriye'nin en önemli tarım merkezlerinden de biri. Kentte şu anda resmi rakamlara göre yaklaşık 700 bini iç göçle gelen 3 milyon civarında kişi yaşıyordu. |
(PT)