Çevirmenler Meslek Birliği (ÇEVBİR) 11 Şubat günü resmi web sitesinde bir açıklama yayınladı. Açıklama “Yapı Kredi Yayınları’nın Yöneticilerine Açık Mektup” başlığını taşıyordu.
Bu başlıkla açıklama yapma nedenleri 29 Ocak 2019 günü Yapı Kredi Yayınları (YKY) yöneticilerine yolladıkları mektuba yanıt alamamalarıydı.
Açıklamada yayınevinin yeni bir sözleşmeyle kitapların yeni baskılarında telif oranını en alt düzeye indirmek istediğini, kabul etmeyen çevirmenlerin yeni baskılarda çevirilerini kullanmama tehdidiyle karşılaştığı söyleniyordu.
Ekonomik krizle birlikte yaşanan kağıt fiyatlarındaki artışın yayıncılık sektörünü sarstığı haberleri bir süredir kamuoyuna yansıyordu.
ÇEVBİR ekonomik krizle birlikte yayınevlerini çeviri harcamalarını kısmaya yönelik hamlelerine karşı Kitap Çevirmenlerine Çağrı: Kölelik Sözleşmelerine Hayır (15 Kasım 2018) ve "Kötü Sözleşme" Nedir? (9 Ekim 2018) gibi açıklamalar yapmıştı. Ardından YKY açıklaması geldi.
Krizin faturasının bir kısmı çevirmenlere mi kesiliyor? Çevirmenler haklarını nasıl koruyacak?
ÇEVBİR Yönetim Kurulu bianet’in sorularını yanıtladı.
Yapı Kredi Yayınları'nın (YKY) çevirmenlerine dayattığı yeni sözleşme nedeniyle kamuoyuna açık bir mektup yayınladınız. YKY halihazırda geçerli sözleşmeleri de değiştirmek istiyor anladığım kadarıyla. Yayınevleriyle çevirmenler arasındaki iş ilişkisini düzenleyen bir kanun yok mu? Kanun ne diyor bu konuda?
Evet, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu var. Ancak bu kanunun ücret ilişkilerini düzenleyen maddesi birtakım boşluklar içeriyor, çünkü heykel ve resim gibi çoğaltılması şart olmayan eserlerle, beste, film ve kitap gibi çoğaltılabilir eserleri aynı maddede hükme bağlıyor. Bir başka deyişle, bir yazar ya da çevirmen, çünkü yasaya göre çevirmen de “işlenme eser” sahibidir, iyi bir teklif aldığında eserinin bütün haklarını bir kerede devredebilsin istenmiş. Ama uygulamada bu imkân her zaman yazarın lehine işlemiyor olabilir, çevirmenin lehine hiç işlemediğini ise çok iyi biliyoruz.
Yasanın boşluğunu, başka yerlerde olduğu gibi bizde de teamüller, yani tarafların mutabık kaldığı gelenekler doldurur. Türkiye'deki yayın piyasasının yaygın teamüllerinden biri de çevirmenlerin eser sahibi sıfatıyla her baskıdan pay almalarıdır. YKY'nin krizden sonra değiştirmek istediği ve bizim karşı çıktığımız maddelerden biri bu. Çevirmen haklarını kısıtlayan başka maddelerle birlikte bu tip uygulamalar çevirmenin manevi haklarını, yani eser sahibi sıfatını da sarsıyor ki yasaya göre manevi haklar hak hiyerarşisinin tepesindedir. Diyalog kurma imkânı olsaydı bunları yayınevi yönetimine açıklayabilirdik. Ama nedense diyaloğa yanaşmıyorlar.
"Türkiye'de yayıncılık sektörünün lokomotifi çeviri kitaplar"
Mesele YKY ile görünür oldu ama siz ÇEVBİR olarak bir süredir, "kötü sözleşme nedir", "kölelik sözleşmelerine hayır" gibi açıklamalar yapıyorsunuz. Sektörde ekonomik krizle birlikte bir takım kötü gelişmeler olduğuna dair izlenim edindim. TL'nin döviz karşısında hızlı değer yitirmesiyle başlayan kriz ortamında çevirmenlerin durumu nasıl?
Geçen yaz başlayan döviz krizi elbette yayıncıları da etkiledi. Kâğıt fiyatları, yurtdışı yazar telifleri kısa süre içinde katlandı. Sonbahara kadar yayıncılık piyasası epey durgunlaştı. Kurun nispeten sabitlenmesiyle faaliyetlerini sürdürmeye devam ettiler. Türkiye’nin en büyük dağıtım zincirlerinden D&R’ın el değiştirmesi, sektörün en eskilerinden Final Pazarlama’nın konkordato ilan etmesi de yayıncıları zor duruma düşürdü. Sektörün yaşadığı zorlukların farkındayız ama çevirinin ve çevirmenlerin ülkemiz yayıncılık piyasasındaki öneminin her şeye rağmen unutulmaması gerektiğine inanıyoruz. İyi kitapların özenli çevirilerle yayımlanması bir ticari faaliyet olmaktan öte, ülkemizin kültür dünyası için yapılabilecek en önemli hizmetlerden biridir. Her yıl yayımlanan eserlerin en az yarısının çeviri kitap olduğu bir ülkede, çevirinin dünyaya açılan en önemli kültür penceresi olduğunu herkesten çok yayıncıların bildiğine eminiz. Türkiye’de yayıncılık sektörünün lokomotifi olan çeviri kitapları Türkçeye kazandıran profesyonel çevirmenler, bu mesleği sadece hayatlarını kazanmak için değil aynı zamanda metinleri, kitapları, sözcükleri sevdikleri için yapan kalifiye kişiler. Hiçbir sosyal güvencesi, sağlık, emeklilik gibi hakları olmayan çevirmenler için yeni baskılar bir tür güvencedir, bu baskılardan elde ettikleri çoğu zaman için mütevazı gelir de muhakkak ki hak edilmiş bir kazançtır.
Kriz döneminde masraflarını kısmak ve kâr artırmak isteyen bazı yayınevlerinin ilk düşüncesi, yayıncılığın mutfağında çok önemli bir yerleri olduğu halde emekleri sıklıkla yok sayılan örgütsüz çevirmenlerin teliflerini düşürmek oldu. Zaten gelişmiş ülkelerdeki ortalama rakamlardan çok daha düşük olan çevirmen telif ücretinin maliyet hesabında kesinti yapılacak ilk kalem olarak akla gelmesi, kültürel gelişmişlikle ters orantılıdır. Bir önceki soruyu cevaplarken söylediğimiz gibi, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre çevirmen eser sahibidir ve çevirmiş olduğu eser üzerinde mali ve vazgeçilmez manevi hakları vardır. Yayınevleri, yazarlardan istemedikleri fedakârlıkları çevirmenlerden de istememeli.
"YKY düzgün sözleşmeler yapan bir kurumdu"
Yanıt alamadığınız için kamuoyuna açıklama yaptınız üç gün önce. Sonrasında neler oldu, YKY'den size ya da çalıştığı çevirmenlere bir geri dönüş oldu mu?
YKY’den hiçbir açıklama gelmedi ve bu durum hem bizi hem YKY okurlarını çok üzdü. Diyaloğa açık olsalar, süregiden sorunu kısa sürede çözebilirdik, en azından karşılıklı gerekçelerimizi ayrıntılı öğrenebilirdik. Yapı Kredi Yayınları ülkemizin büyük ve köklü yayınevlerinden biri. Kurulduğu dönemde yazarların ve çevirmenlerin haklarını kurumsal olarak koruyan düzgün sözleşmeler yapan, bu duruşuyla diğer yayınevlerine de örnek olan önemli bir kurum. Şu an çevirmenlerin müteakip baskı teliflerini yok seviyesine çekmek istemeleri, geriye dönük sözleşme değişikliklerini çevirmenlere dayatmaları gerçekten çok üzücü bir durum. YKY’den ve bütün yayıncılardan çeviri emeğine gereken özeni ve desteği göstermelerini bekliyoruz. (HK)