Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), 5 ayrı bölgede ve Paşalimanı bölgesinin tamamı olmak üzere 10.200 hektardan fazla bir alanın devredilmesinin planlandığını, bunun doğaya ve çevreye geri dönüşü olmayan zarar vereceğini açıkladı.
"Kanun hükmündeki uluslararası sözleşmeler ihlal edilerek doğal değer ve zenginliklerimiz tehlikeli ve yoğun yapılaşma getirecek ve doğal kaynakları tüketecek kitle turizmine açılıyor. Alternatif çözüm, doğayı bozmayan, ekolojik ve kamunun yararlanmasına açık bir turizm anlayışıdır."
Örgütler, "Çeşme-Alaçatı-Paşalimanı'yla ilgili tahsis duyurusuyla ilgili 20 Ekim'de, "Çeşme Altınkum Turizm Merkezi, Çeşme Alaçatı- Paşalimanı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ile I,II,III,IV,V Numaralı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Alt Bölgeleri Turizm Kentleri" tahsis duyurusuyla ilgili de 13 Ekim'de İzmir İdare Mahkemesi'nde iki ayrı yürütmeyi durdurma davası açtı.
Bakanlık'ın düzenlemesine göre, devredilecek alan içinde kalan özel mülkler takas edilecek ya da kamulaştırılacak.
"Devir gerçekleşirse, Çeşme kuraklık yaşayacak"
EGEÇEP, tahsislerin gerçekleşmesi halinde Çeşme'de yaşanacakları şöyle özetledi:
Su havzaları devredilecek: "Devredilecek kamu arazilerin 4 bin hektarı koruma altında doğal ve arkeolojik sit alanı. Alaçatı kıyı ekosistemi, uluslararası öneme sahip sulak alan. Devletin hüküm ve tasarrufunda olması gereken yarımadanın güney kıyıları, endemik Katran Ardıcı Ormanları, tarım ve mera alanları, yeraltı su rezervleri ve su havzaları, yerli ve yabancı yatırımcı şirketlere devrediliyor."
Çeşme'nin su varlığı tükenecek: "Çeşme yarımadası su varlığı bakımından çok fakir. Halen yeraltı su havzasını besleyen yıllık su miktarının 17 katı su, havzadan çekiliyor. Yeraltı su potansiyeli hızla tükeniyor. Kamu arazileri devredilerek bölgede 72 bin yatak kapasitesi yaratılması ve golf alanları kurulması planlanıyor. Bu kullanımla bölgenin zaten sınırda olan su varlığı hemen tüketilecek. Küresel sıcaklık artışı da düşünüldüğünde bölgede pek yakında kuraklık yaşanacak."
EGEÇEP, devir uygulamasının Anayasa'ya ve uluslararası sözleşmelere de aykırı olduğunu belirtti.
"Doğal değerlerimizin, kıyılarımızın, ormanlarımızın, tarım alanlarının, kıt su kaynaklarının kamunun elinden alınıp girişimcilere devir işlemleri, Anayasa'nın "orman alanlarının korunması ve geliştirilmesi" başlıklı 169. maddesine, "kıyılardan yararlanmada kamu yararının öncelikli olduğunu" düzenleyen 43. maddesine, "tarihi, kültürel ve doğal varlıkların korunması"na ilişkin 63. maddesine ve "sağlıklı çevrede yaşama hakkı"nı düzenleyen 56. maddesine açıkça aykırı.
"Akdeniz'in Kirlenmeye Karşı Korunması Sözleşmesi'ne ve diğer uluslararası sözleşmelere göre, Türkiye devredilecek sit alanlarını, endemik bitki türlerini ve yaban hayatı ve yaşama ortamlarını koruma yükümlülüğünde."
Davaları açan örgüt ve kişiler şöyle:
Çeşme Çevre ve Doğal Yaşamı Koruma Derneği, Alaçatı Koruma Derneği, Ege Doğal Yaşamı Koruma Derneği, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Arif Ali Cangı, Oya Otyıldız, Ali Osman Karababa, Ertuğrul Barka, Muammer Sakaryalı, Zeki Noyan Özkan, Ömer Turgut Erlat, Serkan Cengiz, Mehmet Şahin, Erhan İçöz, Yelda Kullap, Öztan Küçük, Vezan Karabulut, Tanay Sıdkı Uyar (TK)