26 Nisan 1986'da gerçekleşen Çernobil nükleer felaketinin 26. yıldönümü nedeniyle Greenpeace, Karadeniz İsyandadır ve Küresel Eylem Grubu bir dizi etkinlik düzenleyecek.
Greenpeace, Akkuyu ve Sinop'ta açılması planlanan nükleer santrallere karşı imza kampanyası başlatırken, Karadeniz İsyandadır grubu "Radyasyonlu çay içenleri, yararlıdır diyenleri unutmadık" diyerek bu gece 00.00'de Tünel'de toplanıp İstiklal Caddesi boyunca çay içecekler.
Küresel Eylem Grubu ise Anti-Kapitalist Öğrenciler, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP), Doğa Derneği, Greenpeace, ICAN, TEMA Vakfı ve Yeşiller'in de katılımıyla yarın bir basın toplantısı düzenleyecek.
"'Nükleerin azı iyidir' diyenleri unutmadık"
Greenpeace'ten yapılan açılamada 1986'da yaşanan Çernobil felaketinin, Çernobil'in yanı sıra Avrupa ve Karadeniz'in büyük bölümünü etkilediği ve Çernobil ile civarında tüm yaşamın sona erdiği hatırlatıldı.
Greenpeace, nükleer karşıtlarını "Genel izleyici olma" çağrısıyla internet eylemine katılarak imza vermeye davet ediyor.
"Türkiye'de, özellikle Karadeniz bölgesinde yaşananlar. Kaybettiklerimiz, sevdiklerimiz. Radyasyonlu çay içen bakanlar. Radyasyonun azı iyidir, kemiklere iyi gelir diyen başbakanlar. Bunları unutmadık, unutturmak istemiyoruz."
"Çünkü yakın zamanda Fukuşima nükleer felaketinden sonra yaşananlar, politikacıların hiç değişmediğini gösteriyor. Bir takım çıkarlar için yalan söylemeye, insanların yaşamını hiçe saymaya devam ediyorlar."
"Ülkemizde de durum ne yazık ki aynı. Yangından mal kaçırırcasına bir nükleer santral inşa etmeye çalışıyorlar."
"Biz buna izin vermeyeceğiz. Çünkü başka Çernobiller, Fukuşimalar olmasın istiyoruz. Akkuyu Çernobil olmasın, Sinop Çernobil olmasın istiyoruz. İnsan hayatı bu kadar ucuz olmasın istiyoruz."
"Nükleer santralleri tüpgaza benzetiyorlar"
Karadeniz İsyandadır grubu ise bu gece 00.00'de Tünel Meydanı'nda toplanarak Çernobil'de patlamanın meydana geldiği saatte İstiklal Caddesi boyunca çay içerek Çernobil felaketini hatırlatacak.
"Radyasyonlu çay içenleri, yararlıdır diyenleri unutmadık! Aynı zihniyet yaşıyor, halktan gerçekler saklanıyor."
"Nükleer santraller tüpgaza benzetilip bizlerle dalga geçiliyor! Akkuyu Rus kamu şirketiyle inşa edilmeye çalışılıyor. Sinop ve İğneada için imzalar atılıyor, Çin'de teklifler veriliyor, Çırağan'da Sinop satılıyor..."
"Hiçbir hükümet nükleer santral açamadı"
"Çernobil'i unutmadık, nükleer santrale izin vermeyeceğiz" diyen Küresel Eylem Grubu ise Türkiye'de çok sayıda hükümetin nükleer santral kurma girişiminde bulunduğunu ama halkın yüzde 84'ünün nükllerin tehlikelerinin farkında olması nedeniyle hiçbir hükümetin santral açamadığını belirtti.
Küresel Eylem Grubu, yarın saat 11.30'da İstiklal Caddesi'nde Yeşil Ev'de Anti-Kapitalist Öğrenciler, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, DSİP, Doğa Derneği, Greenpeace, ICAN, TEMA Vakfı, Yeşiller gibi kurumların da destek verdiği bir basın açıklaması düzenleyecek.
Çernobil'de ne olmuştu?
Yeşiller'in hazırladığı "Çernobil hakkında öteki rapor" ile Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından hazırlanan Çernobil raporunda yer alan bilgilere göre, 26 Nisan 1986 gecesi 01.24'te Ukrayna ve Belarus sınırında bulunan Çernobil nükleer enerji santralinin dördüncü reaktöründe meydana gelen patlama sonucunda açığa çıkan radyasyon Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarının toplamından 200 kat fazlaydı.
Çernobil kazasının sağlık üstündeki ilk doğrudan etkisi, 237 temizlik işçisinin akut radyasyon sendromu yaşamasıydı; bunlardan 28'i 1986'da, 19'u da 1987-2004 arasında öldü.
2005'e kadar, Beyaz Rusya, Ukrayna ve Rusya'da, 18 yaşından küçük 4 bin kişide tiroit kanseri vakası görüldü. Radyasyona 45'ten küçük yaşlardayken maruz kalmış kadınlarda menopoz öncesi göğüs kanseri vakalarında artış olduğuna dair kanıtlar var. Beyaz Rusya'da iç organ tümörü vakalarında yüzde 40 oranında bir artış gözlemlendi.
Çernobil'in akıl sağlığı üstündeki etkileri, kazanın bugüne kadar neden olduğu en büyük halk sağlığı sorunu. Bu sorunların bazıları, endişe ve kaygı, hayat biçimindeki değişiklikler özellikle beslenme şeklinin değişmesi, alkol ve nikotin bağımlılığı, kendini kurban gibi hissetme ve toplumdan dışlanma hissi, yeniden başka bir yere yerleşmenin getirdiği stres. (EKN)